Biri bana yardımcı olsun

Önceki akşam bir TV'de yine birkaç saat süren bir horoz dövüşüne şahit olduk milletçe.

Bu hafta hangi konuyu işlesem diye kara kara düşünen her "dini bütün" program yapımcı ve sunucusunun imdadına din yetişir.

Burada dinden kasıt İslam dinidir. Diğer dinlerin ve inanışların akla ve mantığa ters düşse de değerlerini tartışmaya açmak kimin haddine?

Şimdi önceki akşam tartışılan bir çok konudan en başta geleni; İmam nikahı meselesine bir nebzecik de olsa değinmek istiyorum.

Daha akıcı olması için önce birkaç soru ile ve o sorulara cevap bulmakla başlayalım.

Soru: Allah yüce Kur'an'da namaz için ne buyuruyor?

Cevap: "Ekımu's Salah" buyuruyor. Yani; "Namazı ikame edin/dosdoğru kılın" namaz ibadetini laikiyle yerine getirin.

Soru: Nikah için ne buyuruyor?

Cevap: Fenkihû/Nikahlayın/Nikah kıyın.

Her iki ifade de emir şeklindedir.

Yani hem namaz hem de nikah Allah'ın emri olması münasebetiyle birer farzdır.

Başka dinlerin ve inanışların ibadetinin ve nikahının olması İslam'da var olan nikah ve namaz ibadetiyle aynıdır anlamına gelmez.

Soru: Belediye tarafından görevlendirilen nikah memuru ile Diyanet tarafından görevlendirilen imam aynı kanunî sorumlulukları taşıyor mu?

Cevap: Aynı sorumluluklar taşıyor, her ikisi de 657'ye tabi.

Soru: Bir imam cemaatin önüne geçip onlara namaz kıldıracağı zaman şöyle bir niyette bulunsa caiz olur mu?

Mesela:

"Diyanet İşleri Başkanlığının bana verdiği yetkiye dayanarak imamlık yapmaya niyet ettim. Allah-u Ekber."

Evet bir imam namaz kıldırırken böyle niyet etse olur mu olmaz mı?

Şimdi aynı şeyi nikah için düşünelim.

İmamla aynı kanunî sorumlulukları olan bir belediye memuru Allah'ın Kur'an'da emrettiği bir ibadeti yerine getirmekle görevlendiriliyor.

Emir Allah'ın.

Yani nikah akdini yerine getirirken Allah'ın emrini yerine getiriyor.

Hani şu; "Fenkihû/nikahlayın" ilahî emrini.

Memur bey resmi kostümünü giyiyor ve işe başlıyor. Birkaç giriş cümlesi ve son söz:

"Harmandüzü Belediye Başkanı Rıfkı Baltutan'ın bana verdiği yetkiye dayanarak nikahlarınızı kıyıyor ve sizi karı-koca ilan ediyorum."

Şimdi hiçbir art niyet taşımadan soruyorum:

"DİB'nın bana verdiği yetkiye dayanarak namaz kıldırmaya niyet ettim," diyen bir imamın imameti ile,

"Harmandüzü Belediye Başkanının bana verdiği yetkiye dayanarak sizi karı-koca ilan ediyorum."

Diyen belediye görevlisi arasında ne fark var?

Şimdi şol imamın imameti caiz mi, değil mi?

Namazla nikah arasında bir fark yok. Çünkü ikisi de Allah'ın emri dedik.

İkisi de farz dedik.

İkisi de Allah için yapılması gereken farklı birer ibadettir dedik.

"Allah'ın emri, Peygamber (as)'ın sünneti ve İmam Azam'ın içtihadıyla..." diye kıyılan nikahla, "Belediye Başkanının bana verdiği yetkiye dayanarak..." kıyılan nikah aynı mı?

"Şimdi resmi nikah olmayınca kadınlar haksızlığa uğruyor." Sözünü tutarlı bulmuyorum.

Zira aralarında resmi nikah olmasına rağmen hiç de hoş olmayan şeylerin meydana geldiği aileler az değildir.

Bazen resmi nikahın olması işin daha çözülmez noktaya varmasına bile sebep olabiliyor.

Mal ve çocuk paylaşımı,

Aile içi katliamlar,

Adliye kavgaları.

Bu resmi nikah olmasın demek değil.

Aralarında resmi nikah olmadığı halde hiçbir sıkıntı olmadan ömürlerini idame ettiren ve şu vatana ve millete sayısız kahramanlar yetiştiren anne-babaları unutmamak lazım.

Tekrar ediyorum;

Bunu derken resmi nikaha gerek yok demek istemiyorum.

"Allah'ın helal olması yanında hiç hoşlanmadığı şey talaktır/kadın boşamaktır" hadisini duyan bir Müslüman'ın çok ciddi bir gerekçe olmadan eşini boşayacağını aklım almaz.

Ama iş çıkılmaz ve çözülmez bir noktaya varınca daha ağır bir bedel ödememek için de talak/boşanma tek çare olabiliyor bazen.

Allah kimseyi böyle bir şeyle karşı karşıya getirmesin. Amin.

Şu değişmez bir ölçüdür:

"İslam önce insanı yetiştirir, daha sonra o insanın kabullenmekte zorlanmayacağı kuralları koyar."

Yoksa önce kuralları koyup daha sonra bunlara uyacaksın diye emr-ü ferman buyurmaz.