Bütün hüneri, bütün mahareti yaralara tuz basmaktan ibaret.
Bu yöntemi kimden öğrenmiş, 'bu eli kimden almış' ve kimden okumuş olduğu hususunda rivayetler muhtelif.
Yaraya tuz basılır mı, her yaraya ve her mevsimde tuz mu basılır, türünden soruların cevapları da ne yazık ki ol tabibin lügatinde yoktur.
Bir tabip ki, dertten anlamaz, dertlilerin derdinden bihaber ve kendi dışındaki hiç bir tabibin görüşünü almaz, fikrini sormaz ve görüş beyan edeni de asla dinlemez.
Önüne gelen bütün yaralara, bütün yaralılara tek dermanı, yegâne merhemi tuz basmak.
Peki, yara içerde ise?
İçerdeki yaralar için de, tuz basmaktan daha fena acıtacak, yaralının canını daha çok yakacak sözleri, jestleri, mimikleri, tavır ve davranışları mebzul miktarda cebinde hazır.
Yarası içerde olan, içten yaralı insanlar, söz konusu tabibe müracaat edip onu dinlediklerinde, içleri paramparça, dertleri kat kat katlanmış olarak ve kıvranarak ondan ayrılıyorlar.
Bir tabip ki, çatık kaşlı, daima asık suratlı ve yaraların azmasından, yaralıların sızlanmasından zevk alan, o yüzden yaralara tuz bastıkça kıvrandıran, kıvrandırdıkça tuzu artıran bir mizaca sahip.
Kanayan bir yara mı var, sızım sızım sızlanan bir yaralı mı var, onun çaresi ve çözümü belli; tuz basmak.
Yarası içerde olanlar için ise, yaralarını derinleştirecek, acılarını ve ağrılarını artıracak o kadar malzeme var ki onda, saymakla bitmez.
Bir tabip ki, yaralara basacak tuzu da hazır, yarası içerde olanları, tuz basmaktan daha beter edecek sözleri de, tavır ve davranışları da hazır.
Bu durumda, âşık Reyhani'nin şu mısralarını kulaklara küpe yapmakta fayda var:
'Demedim mi gönül kalkıp yürüme
Bir gün yollarını harami bağlar
Dertliysen derdini dertsize deme
Dertsiz hekim olsa yara mı bağlar
Yazılan kaderdir başa gelince
Suç sende ayağın taşa gelince
Kudretin damlası coşa gelince
Onu bent mi eyler dere mi bağlar
Oku sayfasını geçen çağların
Yaprağı dökülmüş nice bağların
Âdeti böyledir yüksek dağların
Aslı'ya yol verir Kerem'i bağlar
Ben de Reyhani'yim susuz pınarım
Damlam coş ederse olmaz kenarım
Öldüğümü duysa o nazlı yarim
Bilmem al mı giyer kara mı bağlar'
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025