Tarih boyunca insanların yönetici, kral ve başkanlara, imparatorlara karşı iki tercihi olmuştur.
Ya, kendi ortak akılları, dayanışması, hayat şartları ve isteklerine göre birini seçmişler ya da ortak akıldan, bir ve beraber olmaktan, kendi istediklerini değil otoritenin (dayatılan, zorla kabul ettirilen) istediğini başa geçirmişlerdir. Daha doğrusu boyun eğmişlerdir.
Bir kavim yahut topluluk yahut millet hangi karakterde ise, yönetici olarak başa getirdikleri de öyle oluyor. Bu konu uzar gider. Artı-eksi, sebep sonuçlara girersek konu değişir. Şimdilik bu kadar açıklama ile devam edelim.
Kur'an-ı Kerim'de buyrulur:
"Şüphe yok ki bir topluluk, ahlakını değiştirmedikçe Allah o topluluğu değiştirmez." (Rad, 11) (Abdulbaki Gölpınarlı Meali).
Enfal Suresi 53. ayet-i kerimede şöyle buyrulur:
"Bu böyle olmuştur; çünkü Allah, bir topluluğa lutfettiği nimetini, onlar kendilerini değiştirmedikçe değiştirmez ve Allah her şeyi işitip bilmektedir."
Merhum Elmalılı Hamdi Yazır bu ayet-i kerimeyi şöyle açıklar:
"Bu, yani bu âdetin böyle olması, bütün bunların başlarına gelen cezaların ve ikabın böylece kendi amellerine, dayanması şu iki sebep iledir ki, Allah Teâlâ bir kavme, bir topluma ihsan ettiği nimeti durup dururken değiştirecek değildir. Ta onlar kendilerindekini değiştirinceye kadar. Yani onlar o nimete erdikleri zaman kendilerinde o nimete sebep ve vesile olan fıtri misakı, ahlâk ve güzel amelleri, kendileri bozup değiştirinceye kadar, huylarını değiştirinceye kadar Allah'ın o nimeti değiştirmesi, Allah'ın âdetlerinden değildir…
Yine bir kavmin kendi içinde veya dışında bulunan ve kendilerine ilâhî ahkamı tebliğ eden hak rehberlerinin davetini duymak ve tanımak istememesi, toplumsal şuur ve zihniyetlerinde öyle bir bozukluktur ki, bu da onların ellerindeki nimetlerin değişmesine ve elden çıkmasına sebep olur." (Elmalılı Tefsiri).
Şairin dediği gibi: "Bir zamanlar millet hem nasıl milletmişiz."
Bu milletin var oluşundan, ayakta kalmasına ve ilerlemesine, temel dinamiklerine, aile yapısına kadar sahip oldukları faziletleri vardır.
Bu nimetlere sahip çıkmalıyız.
Sahip çıkanlara da sahip çıkmalıyız.
İçimizde, yanımızda, yakınımızda bir bilge var. Prof. Dr. Haydar Baş Bey.
Milletin imanı diyorsak, sahasında otorite, Ehl-i Beyt ilmi ile mükemmel, kıymetli hocalar elinde, kıymetli bir aile terbiyesinde, ömrünü iman ve insan davasına adamış, bu uğurda hayat mücadelesini devam ettiriyor. Yetiştirdiği ihlas ve iman sahibi gençliği, kitapları ve çalışmaları ortada...
Milletin refahı diyorsak, 'Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet' projesi, dehası, icadı ortada. Ulusların, konusunda uzman, ilim adamlarının önüne bir eser koymak adam gibi adam işidir. Hem de kalkıp elini öptüreceksin.
Küçücük bir sınava giriyoruz. Kalbimiz yerinden çıkacak oluyor. Sen kalkacaksın dünyaya meydan okuyacaksın. Bunu görmemiz lazımdır.
Ahlak ve kültür mü istiyorsun. İlmi ile amil, insan eğitimi ve terbiyesinde başarılı, tesirli, bir hoca, alim ve irfan sahibi…
Birlik ve beraberlik mi diyorsun.
Hem eser, hem konferans ve hem nasihatleriyle, milletin birliği ve beraberliği için emek sarfeden, dimdik duran, isabetli karar veren ikinci bir isim var mı? Elbette yok.
Matematik ile hesaplasan Prof. Dr. Haydar Baş çıkıyor.
Hangi ilmin mihengine vurursanız vurun Prof. Dr. Haydar Baş Bey çıkıyor.
Koronavirus sebebi ile yaşadığımız bu sıkıntılı süreçte can simidine tutunmak zamanıdır.
Eğer kıymetini bilirsek…
Kıymetini bilmez, Nuh (a.s) oğlu gibi, sırtımızı dönüp, hiçbir çözüm ve çaresi olmayan dağlara kaçıp kurtulacağımızı zannedersek batıp gideriz. Yok olmaya mahkum oluruz.
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021