Yaklaşık 30 yıldır milletimizi milli ve manevi alanda uyaran, çözümler ortaya koyan, devletin bölünmez bütünlüğünü savunan, devlet-millet kaynaşmasını kendine dava edinen bir lider tanıdım. Dünyalık kaygısı olmayan, şan, şöhret, koltuk peşinde koşmayan, ben değil biz diyen bir lider tanıdım. Prof. Dr. Haydar Baş'ı tanıdım.Siyaset sahnesine girmeden öncede vatan-millet konularında, ülkemizin çıkmazlara sürüklendiğini görerek, bu konuların çözüm yollarını siyasilere görüş ve öneri olarak sunan bir lider. Yaklaşık 30 yıldır hiçbir tespitinde yanılmayan bu lideri siyasiler dinlemediler. Bu sefer Sayın Baş halka yöneldi. BTP kuruldu. Sayın Baş'ın tespit, çözüm ve önerilerini yerinde bulan, hak veren halk maalesef gerekli desteği vermedi ve ülkemiz artık bölünmenin konuşulduğu bir noktaya kadar geldi. Yine Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle; "biz bütün siyasilere gittik. Bizim derdimiz koltuk değil. Ben partimi de kapatayım, size ücretsiz danışmanlık yapayım. Milli Ekonomi Modelini hayata geçirelim. Devleti de kurtaralım, milleti de kurtaralım." Ama siyasiler yine bu kapıya sırtlarını döndüler.Zaman ilerliyor, ülke her alanda çıkmazlara daha hızlı gitmeye devam ediyor. Buna birilerinin "dur" demesi lazım. Prof. Dr. Haydar Baş yine öne geçiyor; "Referandumun hemen ardından CHP'ye çağrı yaptık. Bu çağrıda dedik ki, yüzde 42 oy alan ulusal bir kitle oluştu, bunu biz yüzde 45'lere 50'lere çekebiliriz. Başı çekin, biz şimdiden milletin ittifakını temin edelim. Ama gördük ki Kemal Kılıçdaroğlu milletle bu işi yapmak yerine Avrupa'ya gitti, Amerika'ya gitti. Bizim sesimize, sözümüze hiç kulak asmadı. Ortaya koyduğu siyasetle de, nokta diyebileceğimiz bir hareketle beraber fevri davranışlar içerisinde bulundu, bizim sesimize cevap vermedi.MHP'ye de, biz bu durumu intikal ettirdik. CHP bu işi yapmadı, ortada korkunç bir gidişat var. Siz de söylüyorsunuz, gelin merkezde olun bu toparlamayı siz yapın. Onlar da iki gün beklediler ve 'hayır bu ittifak görüntüsü olur, onun için bizde buna yanaşmayız' dediler." (Yeni Mesaj gazetesi)Şu durumda diyebiliriz ki, MHP'de, CHP'de devletin ve milletin sadece avukatlığını yapıyor. Yani ortada bir dava var. Avukat savunmasını hazırlıyor. Kazanırsa kendide, müvekkili de kazanır. Kaybederse müvekkili kaybeder, kendisi yine avukattır, başka davaya bakar. CHP'nin de, MHP'nin de yaptığı budur.Ülkenin getirildiği nokta tehlikeliydi ve bu noktada ümitsizliğe, bananeciliğe, durmaya hiç zaman yoktu. Diğer partilere de gelinen noktayı, milli bir ittifakın gerekliliğini anlattı Sayın Baş. "NATO'nun ve BM'nin kurumlarında Türkiye'nin bölünmüş haritaları dağıtılıyor. Eskiden bir duyum olarak ortaya çıkan bu sözler bugün gerçek olarak karşımızda duruyor. Şimdi böyle bir dönemde üniter yapının bozulmasından, federatif bir yapıya dönüştürülmesinden bahseden bir iktidar bulunmaktadır. Devletlerin nihai olarak varmak istedikleri en güzel sistem üniter yapıdır. Yani milletin ve devletin birlik ve beraberliğidir."Geçen seçimlerde yüzde 10 barajının altında kalan partilerde bu çağrıya kulak tıkadılar. İhtiraslarına yenildiler. DP hariç. Ve gün geldi milletin beklediği "mili ittifak" gerçekleşti. Milletimizin de desteğiyle tam bağımsız Türkiye için gerekli adımlar atıldı.Millet adına oluşturulan bu ittifakın amaç ve hedefini de yine Prof. Dr. Haydar Baş'tan dinleyelim; "Demokrat Parti'nin 1950 yılından itibaren 10 yıl boyunca Türkiye'de demokrasi, insan hakları, sanayi, tarım ve madenciliği şaha kaldırdı. O dönemde Türkiye'de müthiş yatırımlar yapıldı. Bugün de aynı yoldan, çok daha modern bir tezle, Milli Ekonomi Modeli ile gidilerek, milletimizin tamamına fevkalade bir hizmet getireceğiz, herkese iş ve aş temin edeceğiz, bu da yetmiyor vatandaşlık maaşını millete en güzel şekilde vereceğiz, ailelere maaş vereceğiz. Bütün bunların planı ve projesi bizde var. Malum biz bunu 7 uluslararası kongre ile tüm dünyaya deklare ettik. Bizim tezimizin bazı bölümleri dünyanın birçok ülkesinde uygulamaya geçmektedir. Hatta bizim projelerimizin neredeyse yüzde 30'a yakın bölümü bugün Rusya'da uygulamaya geçmiştir. Böyle bir projenin sahibi olarak Demokrat Parti, bana göre bu seçimde beklenenin üzerinde de büyük bir netice ortaya koyacağından zerre kadar tereddüdüm yok. Kadrolarına baktığımız zaman fevkalade deneyimli arkadaşlar var. Başta Genel Başkan Namık Kemal Zeybek Bey'in şahsiyeti ve etrafındaki deneyimli politikacılar olmak üzere genç ve enerjik arkadaşlarımız inşallah bu oluşta Türkiye'ye çok ciddi bir hizmet getirecektir." (15-04-2011 Yeni Mesaj gazetesi) Hayırlı olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025