Ortadoğu'yu coğrafik olarak tanımlarken bu tanımlandırmayı yaparken hangi coğrafyayı baz alarak yön tayininde bulunduğunuz önemli.
Ortadoğu...Nerenin ortası ya da nerenin doğusu.
Bölgeyi tanımlarken Avrupa'yı mı yoksa Asya'yı mı merkez alıyorsunuz?
Siyasal bilimciler ve uluslararası stratejistler Ortadoğu tanımlamasını Avrupa merkezli ele almış ve Doğu yönüne paralel bir izaha sahip olmuşlardır.
Doğunun ortası ise onlara göre Ortadoğu'dur.
Bu sınır stratejistlerin bakış açısına göre farklılık gösterirken genel bir kanı olarak Türkiye'nin de kısmen içerisinde bulunduğu Mısır, Arap Yarımadası, Körfez bölgesi, İran ve Irak'ı içine alan alanlar Ortadoğu kalıbına alınmıştır.
Yirminci yüzyılın başlarından itibaren İstanbul Boğazı'ndan Hindistan'ın doğusuna kadar uzanan bölge de Ortadoğu olarak kabul görmüştür.
Önümüzdeki on yıllarda Küresel ağırlık merkezi Ortaasya'dan Uzak Asya'ya kayacak.
Ala bu kayış Ortadoğu'nun ehemmiyetinde azalma sağlamayacak.
Ortadoğu ve Uzak Asya'da güç sahibi olan ülkeler dünyanın seyrine yön verebilecek potansiyele sahip olma imkanına kavuşacaklar.
Orta ve Uzak Asya'da barışın tesisi aynı zamanda dünya barışının da çekirdeğini oluştururken bu bölgede nifak tohumları atılmaya da devam edecek.
Bu bölgede El Kaide Benzeri yeni yeni örgütler ortaya çıkacak ve dünyanın başına bila olmayı sürdürecekler.
Değişik isimler altında eylemlere tutuşacak olan bu örgütler Türkiye'yi transit ülke olarak kullanacaklar.Mülteci ve uyuşturucu ticaretini kontrol altında tutan Kaide benzeri örgütler Türkiye'yi geçit olarak kullanırlarken yasadışı bağlantılarını Türkiye'nin büyük şehirlerinde organize ederek etkinlik kazanacaklar.
Yemen de olduğu gibi Rus ve Amerikan ajanları Türkiye'nin belli kentlerine belli garekçelerle operasyonlar tertipleyerek kendilerini muhalif olarak gördükleri örgütleri yokedecekler.
Kendilerini antioperasyona başvuracak olana El Kaide tipi yerel örgütler tedbir olarak Türk halkının belli kurum ve kuruluşlarındaki bürokratları kaçırarak kendilerine kalkan yapaçcaklar.
Operasyonların bazılarında Türk siyasilerindn ölümler olduğu zaman Türk halkı Müslüman kimlik kullanan bu örgütlerin gerçek anlamda müslüman olmadıkların anlayacak ve onlara karşı mücadele eden Amerikan ve Rus ajanlarınan da gerçek anlamda amaçlarının terörle mücadele olmadığı gerçeğinin farkına varacaklar.
Ortadoğu...Nerenin ortası ya da nerenin doğusu.
Bölgeyi tanımlarken Avrupa'yı mı yoksa Asya'yı mı merkez alıyorsunuz?
Siyasal bilimciler ve uluslararası stratejistler Ortadoğu tanımlamasını Avrupa merkezli ele almış ve Doğu yönüne paralel bir izaha sahip olmuşlardır.
Doğunun ortası ise onlara göre Ortadoğu'dur.
Bu sınır stratejistlerin bakış açısına göre farklılık gösterirken genel bir kanı olarak Türkiye'nin de kısmen içerisinde bulunduğu Mısır, Arap Yarımadası, Körfez bölgesi, İran ve Irak'ı içine alan alanlar Ortadoğu kalıbına alınmıştır.
Yirminci yüzyılın başlarından itibaren İstanbul Boğazı'ndan Hindistan'ın doğusuna kadar uzanan bölge de Ortadoğu olarak kabul görmüştür.
Önümüzdeki on yıllarda Küresel ağırlık merkezi Ortaasya'dan Uzak Asya'ya kayacak.
Ala bu kayış Ortadoğu'nun ehemmiyetinde azalma sağlamayacak.
Ortadoğu ve Uzak Asya'da güç sahibi olan ülkeler dünyanın seyrine yön verebilecek potansiyele sahip olma imkanına kavuşacaklar.
Orta ve Uzak Asya'da barışın tesisi aynı zamanda dünya barışının da çekirdeğini oluştururken bu bölgede nifak tohumları atılmaya da devam edecek.
Bu bölgede El Kaide Benzeri yeni yeni örgütler ortaya çıkacak ve dünyanın başına bila olmayı sürdürecekler.
Değişik isimler altında eylemlere tutuşacak olan bu örgütler Türkiye'yi transit ülke olarak kullanacaklar.Mülteci ve uyuşturucu ticaretini kontrol altında tutan Kaide benzeri örgütler Türkiye'yi geçit olarak kullanırlarken yasadışı bağlantılarını Türkiye'nin büyük şehirlerinde organize ederek etkinlik kazanacaklar.
Yemen de olduğu gibi Rus ve Amerikan ajanları Türkiye'nin belli kentlerine belli garekçelerle operasyonlar tertipleyerek kendilerini muhalif olarak gördükleri örgütleri yokedecekler.
Kendilerini antioperasyona başvuracak olana El Kaide tipi yerel örgütler tedbir olarak Türk halkının belli kurum ve kuruluşlarındaki bürokratları kaçırarak kendilerine kalkan yapaçcaklar.
Operasyonların bazılarında Türk siyasilerindn ölümler olduğu zaman Türk halkı Müslüman kimlik kullanan bu örgütlerin gerçek anlamda müslüman olmadıkların anlayacak ve onlara karşı mücadele eden Amerikan ve Rus ajanlarınan da gerçek anlamda amaçlarının terörle mücadele olmadığı gerçeğinin farkına varacaklar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005