Bağımsız Türkiye Partisi 2005 yılına çok anlamlı bir mitingle başladı. Yılın ikinci günü ve ilk Pazar'ında, Çağlayan Meydanı'nı dolduran insan seli "Ne AB ne ABD Tek Çözüm Bağımsız Türkiye" diye haykırarak, tüm dünyaya önemli mesajlar verdi.
Bu miting vesilesi ile gittiğimiz İstanbul'da bir çok dostlarımızla hasret giderdik ve Genel Başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş'ı daha yakından görme ve dinleme fırsatı bulduk. Mitingdeki konuşmasının tadı henüz damağımızda iken hafta içinde de Ankara'da tüm parti teşkilatı ile beraber, birebir dinleme imkanı bulduk.
BTP Genel Başkanı, o denli vatan, bayrak, bağımsızlık ve millet sevdalısı ki; bu konuların çok çok uzağında bir konuyu işlerken bile, satır aralarında jest ve mimiklerinde, vurgularında iyi bir dinleyici bu sevdaları rahatlıkla hissedebiliyor. Konu ekonomi de olsa, dış ticaret de olsa, IMF de olsa; söz gelip vatana, bayrağa, bağımsızlığa bağlanıyor. Bu kutsal değerlerden yoksun milletlerin, diğer meseleleri düşünmeye, konuşmaya bile imkan bulamadığına şahit olan dünleri yaşadık ve günleri yaşıyoruz.
Kıbrıs'ın geldiği, getirildiği son durumu konuşurken; "Ben Meclis'te olsaydım... Çok değil, elli milletvekili ile Meclis'te olsaydım, bütün bunlar olmazdı, olamazdı. Kıbrıs, Rumlara terk edilemezdi. Meclis çatısını onlara dar ederdim..." cümlelerini söylerken, hem yüreğindeki yangını, başından çıkanı dumanı, hem de bir devlet adamında olması gereken vakarı, dik duruşu tüm muhatapları hissedebiliyordu.
Genel Başkanımızın bu cümlelerini dinlerken geriye doğru zihnî bir yolculuk yaptık. 3 Kasım ve 28 Mart seçimlerinde yaşadıklarımızı, yakın çevremizin bize söylediklerini hatırlamaya çalıştım. Üçüncü yılına devam eden AKP iktidarı boyunca olup bitenleri, ülkemizin, Cennet vatanımızın başına gelenleri düşündüm ve "Keşke Haydar Bey siyasete girmeseydi, ilim adamının particilikte ne işi var?" lakırdılarının hangi çevrelerce insanımıza fısıldandığını daha iyi anladım. Şimdi bütün bunları "Ben Meclis'te olsaydım..." cümlesi ile beraber düşünün. Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey Meclis'te olsaydı kimlerin işine gelmeyecekti, hangi çevrelerin canına ot tıkayacaktı, hangi yasa teklifleri gündeme geldiğinde, gök gürlemesi gibi gürleyip hükümeti sallayacaktı? Bu soruların cevaplarını bulun ve demir çarıklarınızı giyin, yollara düşün, insanımıza ulaşın... Bugünümüz için, yarınımız ve yarınların yöneticileri çocuklarımız için...
Bu miting vesilesi ile gittiğimiz İstanbul'da bir çok dostlarımızla hasret giderdik ve Genel Başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş'ı daha yakından görme ve dinleme fırsatı bulduk. Mitingdeki konuşmasının tadı henüz damağımızda iken hafta içinde de Ankara'da tüm parti teşkilatı ile beraber, birebir dinleme imkanı bulduk.
BTP Genel Başkanı, o denli vatan, bayrak, bağımsızlık ve millet sevdalısı ki; bu konuların çok çok uzağında bir konuyu işlerken bile, satır aralarında jest ve mimiklerinde, vurgularında iyi bir dinleyici bu sevdaları rahatlıkla hissedebiliyor. Konu ekonomi de olsa, dış ticaret de olsa, IMF de olsa; söz gelip vatana, bayrağa, bağımsızlığa bağlanıyor. Bu kutsal değerlerden yoksun milletlerin, diğer meseleleri düşünmeye, konuşmaya bile imkan bulamadığına şahit olan dünleri yaşadık ve günleri yaşıyoruz.
Kıbrıs'ın geldiği, getirildiği son durumu konuşurken; "Ben Meclis'te olsaydım... Çok değil, elli milletvekili ile Meclis'te olsaydım, bütün bunlar olmazdı, olamazdı. Kıbrıs, Rumlara terk edilemezdi. Meclis çatısını onlara dar ederdim..." cümlelerini söylerken, hem yüreğindeki yangını, başından çıkanı dumanı, hem de bir devlet adamında olması gereken vakarı, dik duruşu tüm muhatapları hissedebiliyordu.
Genel Başkanımızın bu cümlelerini dinlerken geriye doğru zihnî bir yolculuk yaptık. 3 Kasım ve 28 Mart seçimlerinde yaşadıklarımızı, yakın çevremizin bize söylediklerini hatırlamaya çalıştım. Üçüncü yılına devam eden AKP iktidarı boyunca olup bitenleri, ülkemizin, Cennet vatanımızın başına gelenleri düşündüm ve "Keşke Haydar Bey siyasete girmeseydi, ilim adamının particilikte ne işi var?" lakırdılarının hangi çevrelerce insanımıza fısıldandığını daha iyi anladım. Şimdi bütün bunları "Ben Meclis'te olsaydım..." cümlesi ile beraber düşünün. Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey Meclis'te olsaydı kimlerin işine gelmeyecekti, hangi çevrelerin canına ot tıkayacaktı, hangi yasa teklifleri gündeme geldiğinde, gök gürlemesi gibi gürleyip hükümeti sallayacaktı? Bu soruların cevaplarını bulun ve demir çarıklarınızı giyin, yollara düşün, insanımıza ulaşın... Bugünümüz için, yarınımız ve yarınların yöneticileri çocuklarımız için...
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Çayırhan’da bir Genel Başkan: Hüseyin Baş / 27.11.2024
- Malum parti gruplarının oylarıyla reddedildi / 26.11.2024
- Yılından ne anladık ki gününden ne anlayalım? / 24.11.2024
- Duyurun her yana bu feryadımı / 23.11.2024
- Enflasyona ezdirilmeyenlerden misiniz? / 22.11.2024
- Kâr muhafızlarının iktidarı / 21.11.2024
- Kimsesizler çığ gibi… / 20.11.2024
- Söyleyecek sözü mü kaldı? / 19.11.2024
- 21. asrın ilk çeyreğini böyle bitiriyoruz / 16.11.2024
- Riyad’da sergilenen riyakârlık / 15.11.2024
- Malum parti gruplarının oylarıyla reddedildi / 26.11.2024
- Yılından ne anladık ki gününden ne anlayalım? / 24.11.2024
- Duyurun her yana bu feryadımı / 23.11.2024
- Enflasyona ezdirilmeyenlerden misiniz? / 22.11.2024
- Kâr muhafızlarının iktidarı / 21.11.2024
- Kimsesizler çığ gibi… / 20.11.2024
- Söyleyecek sözü mü kaldı? / 19.11.2024
- 21. asrın ilk çeyreğini böyle bitiriyoruz / 16.11.2024
- Riyad’da sergilenen riyakârlık / 15.11.2024