'Mandıra Filozofu' filmi geldi aklınıza değil mi? Evet, ben de böyle büyümeye karşıyım. Büyüyeceksek, hep beraber büyüyelim. Öyle değil mi?
TÜİK, Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde baz etkisiyle yüzde 21,7 büyüme kaydettiğini açıklayarak hükümete derin bir nefes aldırdı.
Gerçi Sayın Erdoğan son iki haftadır ekonominin nasıl şahlandığını anlatmaya çalışıyordu. Şimdi bütün kurmaylarıyla beraber dünyadan ekonomisi en çok büyüyen ikinci ülkeyiz, başlığıyla iç ve dış mihraklara rağmen bu başarıyı elde ettiklerini uzun uzun anlatacaklar.
TÜİK'in açıkladığı bu rakamlardan hükümet mutlu. Sanayi ve ticaret oda başkanları yaptıkları açıklamalarda da bu büyümeden mutluluklarını dile getirip, sürdürülmesi gerektiğini vurguladılar.
Gerçekten de Türkiye'de 19 yıldır her şart ve koşulda büyüyen bir kesim, dünkünden daha fazla zenginleşen bir kesim var ve onlarda zaten memnuniyetlerini açıkça ifade ediyorlar.
Buradaki asıl soru bu büyümeye devlet ve millet olarak neden ortak olamıyoruz, sorusudur.
İlginçtir! TÜİK'in % 21 büyüme açıklamasını yaptığı gün ajanslarda şu haber vardı; 'Adıyaman'da, Gençlik ve Spor Bakanlığı Adıyaman Gençlik ve Spor il Müdürlüğü'nde açılan 6 kişilik erkek temizlik görevlisi kadrosuna, 3 bin 813 kişi başvurdu'.
Ülkemizde sadece ekonomi büyümüyor. Hemen her başlıkta müthiş bir büyüme var.
İşsizlik giderek büyüyor. Açlık sınırı rakamları büyüyor. Yoksulluk sınırı rakamları büyüyor.
Devletin hem borcu, hem de borç faizi büyüyor.
Özel sektöründe borç ve borç faizleri de büyüyor.
Vatandaşın kredi, kredi karşı borçları ve borç faizleri de büyüyor.
Adliyelerdeki haciz dosya sayıları da büyüyor.
Başka büyüyenlerde var. Örneğin salatalık yüzde 55 büyümüş. Bildiğimiz patlıcan var ya! Tamı tamına % 41 büyümüş. Ya kabak? O da % 41 büyümüş.
Diğer büyüyenleri % 21 zam isteyip, % 7 artı 5'e fit olan ardından da, 'kazanım yönüyle en yüksek toplu sözleşmeyi' yaptık diyerek zafer ilan eden Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın'dan öğrenelim;
Kıyma" % 92 büyüdü. Pirinç % 50, simit % 28 büyüdü.
Sıvıyağ % 94, süt % 60, makarna % 37, deterjan % 28 büyüdü.
Meğer enflasyonda büyümüş. Hem de % 26. Dolar % 46, avro % 56, altın ise % 71 büyümüş. Diğer ifadeyle sahiplerini büyütmüş.
Gerçekten büyüklük gösterisi yapmak istiyorsanız gideceksiniz özel güvenlik görevlisi Mustafa'ya, marketteki kasiyer Nur'a, ovorlokçu Nalan'a, son ütücü Sezgin'e, inşattaki Murat'a, sokakta simit satan emekli Yusuf amcaya, pazarda maydanoz Emine teyzeye, 'büyüdük mü' diye soracaksınız.
Büyüdük, diyorlarsa eyvallah. Tebrik ve teşekkür ederiz. Ama ortada maalesef bir büyüme yok. Onun için ben böyle büyümeye karşıyım. Ya Sen?
Gerçekten hep beraber büyümek mi istiyoruz?
BTP'nin genç lideri Hüseyin Baş geçtiğimiz hafta il başkanlarına toplantısında, babasına ait Milli Ekonomi modelini referans göstererek, 'bu vatan için, bu millet için kalkınacak, bütün dünyada kainat devletini kurabilecek, tüm projeleri, tüm çalışmaları yapıyoruz. Allah'ın izniyle hepsinden de alnımızın akıyla çıkacağız' dedi.
Aklında soru işareti olanlara da aynen şöyle hitap etti; "Milli Ekonomi Modeli'nin iktidar olmak gibi bir problemi yok. Milli Ekonomi Modeli bütün dünyada zaten iktidarda.
Bakın bütün dünya evrensel temel geliri yani vatandaşlık maaşını tartışıyor. Bütün dünya Milli Ekonomi Modeli'ni uyguluyor ve uygulamaya devam edecek.
Milli Ekonomi Modeli'nin iktidar olmak gibi bir problemi yok, problem bu milletin aç yatıp aç kalkması veya tok yatıp tok kalkmasıdır. Bu da bu milletin kendi problemidir. Bu millet bu problemden kurtulmak istiyorsa sizin vasıtanızla BTP kadrolarını iktidara taşıyacaktır."
Demek ki, dünya Mersin'e giderken biz tersine gitmeyeceğiz ve Milli Ekonomi Modeline sahip çıkacağız.
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025