Milletimiz uzun süredir bayramları bayram tadında yaşayamadı.
Hizmet yerine kriz üreten siyaset anlayışını ülkenin huzurunu bozdu. İnsanımızın geleceğini, ümitlerini kararttı. Millet olarak bütün bu olumsuzluklara karşı, sağlam aile yapısı, inancı ve gelenekleri sayesinde ayakta durabiliyor.
Bozulan gelir dağılımının çöplükten ekmek toplayan insan sayısındaki artışla ölçülür hale geldiği bir ortamda, Ramazan ayı adeta yardıma yetişti.
Ramazan boyunca yoksulların sıkıntısını öğreten, başkalarının hakkını hatırlatan, sosyal yardımlaşmayı artıran oruç sayesinde dertleri paylaşmayı öğrendik. Bayramda ise bunun ödülü olarak sevinçleri doya doya paylaşacağız.
Sevinçlerin güzelliklerin paylaşıldığı bayramda dargınların barışmasının esas olduğunu millet olarak biliyoruz Dileriz aynı ruh syasete de kalıcı olarak yansır.Rutin bayramlaşma merasimi ile sınırlı kalmaz.
Sivil -asker, devlet ve millet olarak, işçi; köylü, memur, esnaf, sanayici, siyasetçi, asker bütün millet olarak kucaklaşmamız gerekiyor. Bu birlik sağlanmadan millet olarak krizlerden çıkmamız mümkün değil.
Siyasetçinin görevi milletimize hakettiği bayramları yaşatmak, geçmişte olduğu gibi güçlü bir millet, güçlü bir devletin imarı için çalışmaktır. Maalesef bugün tam aksi bir görüntü ile karşı karşıyayız.
Dışarıya şirin gözükme, millet meselelerine karşı duyarlı olmak yerine dışardan dayatılan gündemleri millete kabul ettirme anlayışı siyasetçilerimiz tarafından ülkenin değişmez kaderi gibi dayatılıyor.
Türkiye'nin çıkış yolu milletin iç enerjisini tüketen kısır tartışmaları bir yana bırakarak Kuvay-ı Milliye anlayışıyla yeniden ayağa kalkmakta olduğunu bayram vesilesi ile bir kez daha idrak etmeliyiz.
IMF politikalarına mahkum bir anlayışın, borç ve rant anlayışının terkedilerek güçlü, müreffeh bir Türkiye'nin kurulabilmesi için "önce Bağımsız Türkiye" anlayışının her şeyden üstün tutulması gerekiyor.
Bu anlayışın öncüsü bir partinin, BTP"nin yöneticisi olarak , Türkiye namerde muhtaç olmadan kendi imkân ve insanı ile yeniden tarihteki gibi özenilen model bir ülke olabileceğine hiç kuşkum yok.
Türkiye'nin bu imkân, servet ve en önemlisi insan cevherine sahip olduğunu bilelim. Yeterki aidiyet duygumuzu yitirmeyelim, yeter ki kendimize, insanımıza güvenelim göreceksiniz en zor sanılan meseleler bir çırpıda çözelecektir .
Millet olarak hazinenin üzerine oturan dilenci gibiyiz, bizi bu hale getiren mandacı anlayıştan kurtulup, hazinenin kapılarını açacak şifrenin "önce Bağımsız Türkiye" olduğunu bir kez daha hatırlatarak, bayramınızı kutluyor, Cenab- ı Haktan Türkiye'ye, İslam alemine ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum.
Hizmet yerine kriz üreten siyaset anlayışını ülkenin huzurunu bozdu. İnsanımızın geleceğini, ümitlerini kararttı. Millet olarak bütün bu olumsuzluklara karşı, sağlam aile yapısı, inancı ve gelenekleri sayesinde ayakta durabiliyor.
Bozulan gelir dağılımının çöplükten ekmek toplayan insan sayısındaki artışla ölçülür hale geldiği bir ortamda, Ramazan ayı adeta yardıma yetişti.
Ramazan boyunca yoksulların sıkıntısını öğreten, başkalarının hakkını hatırlatan, sosyal yardımlaşmayı artıran oruç sayesinde dertleri paylaşmayı öğrendik. Bayramda ise bunun ödülü olarak sevinçleri doya doya paylaşacağız.
Sevinçlerin güzelliklerin paylaşıldığı bayramda dargınların barışmasının esas olduğunu millet olarak biliyoruz Dileriz aynı ruh syasete de kalıcı olarak yansır.Rutin bayramlaşma merasimi ile sınırlı kalmaz.
Sivil -asker, devlet ve millet olarak, işçi; köylü, memur, esnaf, sanayici, siyasetçi, asker bütün millet olarak kucaklaşmamız gerekiyor. Bu birlik sağlanmadan millet olarak krizlerden çıkmamız mümkün değil.
Siyasetçinin görevi milletimize hakettiği bayramları yaşatmak, geçmişte olduğu gibi güçlü bir millet, güçlü bir devletin imarı için çalışmaktır. Maalesef bugün tam aksi bir görüntü ile karşı karşıyayız.
Dışarıya şirin gözükme, millet meselelerine karşı duyarlı olmak yerine dışardan dayatılan gündemleri millete kabul ettirme anlayışı siyasetçilerimiz tarafından ülkenin değişmez kaderi gibi dayatılıyor.
Türkiye'nin çıkış yolu milletin iç enerjisini tüketen kısır tartışmaları bir yana bırakarak Kuvay-ı Milliye anlayışıyla yeniden ayağa kalkmakta olduğunu bayram vesilesi ile bir kez daha idrak etmeliyiz.
IMF politikalarına mahkum bir anlayışın, borç ve rant anlayışının terkedilerek güçlü, müreffeh bir Türkiye'nin kurulabilmesi için "önce Bağımsız Türkiye" anlayışının her şeyden üstün tutulması gerekiyor.
Bu anlayışın öncüsü bir partinin, BTP"nin yöneticisi olarak , Türkiye namerde muhtaç olmadan kendi imkân ve insanı ile yeniden tarihteki gibi özenilen model bir ülke olabileceğine hiç kuşkum yok.
Türkiye'nin bu imkân, servet ve en önemlisi insan cevherine sahip olduğunu bilelim. Yeterki aidiyet duygumuzu yitirmeyelim, yeter ki kendimize, insanımıza güvenelim göreceksiniz en zor sanılan meseleler bir çırpıda çözelecektir .
Millet olarak hazinenin üzerine oturan dilenci gibiyiz, bizi bu hale getiren mandacı anlayıştan kurtulup, hazinenin kapılarını açacak şifrenin "önce Bağımsız Türkiye" olduğunu bir kez daha hatırlatarak, bayramınızı kutluyor, Cenab- ı Haktan Türkiye'ye, İslam alemine ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014