Batı Türkiye'yi tehdit görüyor
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, Batının gözünde Türkiye'nin İslam ülkeleri arasında ilk sırada yer alan tehdit olduğuna işaret ederek, “Asıl tehdit Türkiye'dir. Şii dünyasının başı da İran olduğu için o da ikinci tehdittir” dedi
15.08.2012 00:00:00
RECEP BAHAR - İSTANBUL
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Batının Türkiye'yi de bir tehdit olarak gördüğünü ifade etti. Umre ziyareti öncesi Atatürk Havalimanı'nda açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Baş, Irak'ın başına gelenle Suriye'nin başına gelecekler arasında bir fark bulunmadığını dile getirerek, "Öte yandan Suriye'nin başına gelenlerle Türkiye'nin başına gelecekler arasında da bir fark olmayacaktır. Dahası bu bölgede bulunan 4 ülke -Türkiye, İran, Irak ve Suriye- aynı kaderi yaşayacaktır."
Batının İsrail'in adına Türkiye, Irak, Suriye, İran'a karşı işgal projelerini uygulamaya koyduğuna işaret eden Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: “Önce Irak'ı ele aldılar ve bu ülkeyi elde ettiler. Sıra Suriye'ye geldi. Şimdi Suriye gidecek. Türkiye'ye ‘sana aferin, asırlardır İslam dünyasının başındasın, senin bir zararın olmayacak' mı yoksa gel buraya bakalım, senden biz neler çektik mi diyecekler? Mutlak surette bize hesap sorulacak. Bunu görmemek bana göre körlüktür. İran bunu gördü. ‘Sıra Türkiye'ye gelecek' derken, adamlar hamaset yapmıyor. Aldıkları bilgiyi paylaşıyorlar.
NATO karargâhlarında Türkiye'nin bölünmüş haritaları mevcut. Zannediyorsun ki, ben Avrupa ile anlaştım, o bana bir şey yapmayacak? Bu bir hayaldir, bir vehimdir. Allah bunları ayıktırsın. Batının hedefi –kim ne derse desin- bütün İslam ülkeleri elde edilmiş olsa bile Türkiye ayakta durdukça onlar için tehdit ‘yok' olmamıştır. Asıl tehdit Türkiye'dir. Şii dünyasının başı da İran olduğu için o da ikinci tehdittir. Batı bunu yapabilir mi? Eğer Türkiye, Irak, Suriye ve İran, bir diyalogla birlikte güç birliğine girip müşterek cephe oluşturabilirse, Batının bu bölgede sonu olur. Asırlar boyu İslam'a hizmet etmiş bu milletin bir an önce ayıkıp yine baş olmasıdır.”
TSK önemli bir güç
Bu durumu görmeyen insanın siyaset terketmesi gerektiğine işaret eden BTP Lideri, sözlerini şöyle sürdürdü: "Neden? Çünkü Türkiye gündemin ilk sırasındadır. Ancak niçin şimdi Türkiye değil de, Suriye? Veya Türkiye değil de, Irak oldu? Türkiye değil de, İran olacak? Bu bölgede kabul edilse de, edilmese de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bir güçtür. Dünyanın iki önemli ordusundan biri TSK'dır. Binaenaleyh topyekûn bu bölgede çıkacak bir savaşta TSK'nın yalnız kalması lazım. Yapılabilirse, bölge ülkelerinin arası açılmalı ki, güç dağılımı ile birlikte bölge ülkelerinin kuvvetini yitirmesi gerekiyor. Mutlak surette bölgeyi Şii - Sünni olarak ikiye bölüp kavgayı bu surette başlatma projesiyle yola çıkıldı. Bu proje ABD'nin arzu etmesinden doğmadı. ABD aslında Büyük İsrail'e çanak tutuyor. İsrail'in bu bölge üzerindeki hesabı din kaynaklıdır ve bu da esasen Tevrat'tan kaynaklanmaktadır. Arz-ı Mev'ud yani Vaadedilen Topraklar Türkiye, Suriye, Irak ve İran'dadır."
Hedefteki ülkeler
Oyunların bu 4 ülke üzerinde yoğunlaştığını dile getiren Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Ben şahsen bu konuda Türk siyasetinin ne yaptığını anlamış değilim. Her gün kendi ayağına kurşun sıkıyor. Hatta kendisini ayıktırmaya kalkan yabancı siyasileri de tehdit ediyor. Hatırlarsanız bendeniz Saddam Kuveyt'e girip, bunun üzerine ABD bölgeye çıkarma yaptığı zaman 1991'de şu sözü söylemiştim: Aslında yapılan bu çıkarma Türkiye Cumhuriyeti devletine ve topraklarınadır. Ama bu şu anda görülmeyecek, yaşanan hadiseler bunu ortaya koyacak! Niçin bu sözü o zaman söylemiştik? Bu savaşın çıkma nedeni Arz-ı Mev'ud'un hayata geçmesi ve Büyük İsrail devletinin oluşmasında Yahudilere destektir.
Çıkacak olan bir dünya savaşı, bir din savaşı olacaktır. Bu işin başını Hıristiyanlar çektiği halde, aslında bu İsrail'in savaşı olacaktır. Bu da maalesef bu topraklar üzerinde cereyan edecektir. Bunu bildiğimiz için o gün dedik ki, 'bu savaş Türkiye'yedir. Niçin Türkiye? Türkiye'nin burada yeri ne? Çünkü Türkiye bu coğrafyaya asırlar boyu liderlik yaptı. Şimdi Büyük Ortadoğu Projesi'ne bakıldığı zaman ne görüyorsunuz? Osmanlı İmparatorluğu'nun tasarruf ettiği sahayı ele almışlar. Şu anda bütün hesaplar bu bölgeyi ele geçirmek üzerinedir."
Müslümanın huzur içinde olmasını istemiyorlar
Batı dünyasının Müslümanların huzur içinde olmasını istemediğini vurgulayan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, "Bu çerçevede Medeniyetler arası İttifak düşüncesini savunanlar bilerek ya da bilmeyerek yabancı güçlerin ajanlığını yapıyorlar. Milletin içindeki inancı, gayeyi ve hırsı söndürmek istiyorlar. Müslümanda Müslüman olmayana karşı inancından dolayı manevi bir tepki vardır. Ona teslim olmaz, ona karşı da temkinlidir."
Türkiye'yi kilise evlerine boğdular
Türkiye'de bazı arkadaşların 'İslami idare kurma' idealiyle yola çıktığını ancak geldikleri noktanın 'domuz etini serbest bırakma' noktasını olduğunu ifade eden BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu... Türkiye'de 50 bine yakın kilise evi açıldı. Ben Trabzonluyum. Trabzon Lisesi etrafında 7 tane kilise evi açılmış! Bir tane Hıristiyanın olmadığı bir yerde 7 tane kilise evi! Sen bu kilise evlerini Hıristiyan için mi yoksa Müslüman çocukları için mi açıyorsun? Şimdi Türkiye'de bilerek ya da bilmeyerek batıla karşı, Allah'ın reddettiğine karşı bir yöneliş var. Trabzon'da böyle, İstanbul'da ise binlercesi var. Git Ankara'ya, keza öyle! 50 bin kilise evi! Bu ne demek yahu?!
Buna Büyük Ortadoğu Projesi'ne hazırlık için 'evet' denmiş, dinler arası diyalog kabul edilmiş. Siz dinleri nasıl birbirine karıştırıp, ondan bir içtihat vücuda getirebilirsiniz? Her dinin kendine ait akaid, amel, vicdan ve ahlak kuralları vardır. Bu kurallar o dinlere hastır ve hiç bir zaman birbirini kabul etmezler. Birinde A, diğerinde Z'dir. Böyle bir ortamda siz kalkıp 'ben Medeniyetler İttifakının eş başkanıyım' diye yola çıkıyorsunuz. Elbette siz bu milletle taban tabana zıt düşeceksiniz. İnsanların size olan ikaz ve yönlendirmesi kendi menfaatlerinden ziyade sizin de kaybettiklerimize dönmeniz içindir. 'Sen bir zamanlar bunun iddiası içindeydin, kendini niye kaybettin, kendine gelsene!'
Çok önemli bir hatıra
Siyasete neden girdiği hususunda da açıklamalarda bulunan BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, kendisinin BTP'nin 3. genel başkanı olduğunu hatırlatarak, şu hatırasını paylaştı: "Bendeniz parti kuracak değildim. Siyasete girme diye bir niyetim de yoktu. Sayın Başbakan'la Boğaz'da sabahtan öğle vaktine kadar uzun bir kahvaltıda sohbet yaptık. Zat-ı âlilerini destekleyeceğimize söz verdik. Trabzon'da Trabzon eski belediye Başkanı Asım Aykan'ın düğüne gitmiştik. Sayın Tayyip Bey o zaman İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı geldiler, herkesle tokalaştı ancak benimle en az bir dakika ayakta sohbet etti. O kısa görüşmeden sonra bana dediler ki, 'özel bir yemek verilecek, mutlaka beraber olalım'. 'Tamam, biz zaten bu yola girdik' dedik. Kalktık davet edildiğimiz otele gittik. Trabzon Valisi, Tayyip bey, çok sayıda önde gelen kişiyle bir sofrada oturduk. Burada Tayyip Bey bana dedi ki, "Ben şimdi memlekete (Rize'ye) geçiyorum, dönüşte sizinle konuşup bu oluşu iyi bir noktaya taşıyacağız." Ben de, "Allah hayırlı eylesin, duacınızız, merak etmeyin bizim desteğimiz tamdır" dedim.
Fakat o gitti, bir daha da dönmedi. Aradan bir hafta geçti, bir ay geçti, yeni bir gelişme olmadı. Bundan takriben 3 ay sonra 'Tayyip beyin Of'a geldiğini, 4 hak(!) dinden bahsettiğini' duydum. Bunu ben duyduğum zaman 'iftira ediyorsunuz, bu arkadaşlarla ben bizzat görüştüm' dedim. Biz sakıncalarımızı ortaya koyduk. Dedik ki: Biz dinler arası diyalog denilen faaliyete karşıyız. Bu İslam'ı Müslümanı çökertmek, gayesinden uzaklaştırmak manasına gelir. Eğer bir Müslüman aydın olarak buna cevaz verirsek, Allah bizim de belamızı verir. Gerekçelerini de ortaya koyduk ve orada Tayyip bey buna 'evet, böyle şey olmaz' dedi. Bana gazete kupürlerini getirdiler, 'haber doğru.' Bu sözler sıkça Anadolu'daki mitinglerde söylendi, bizim de kulağımıza geldi. Ben de bizim ilgili arkadaşımızı onların ilgilisine şu mesajla gönderdim: Bizim sizinle birlikte olmamızın amacı bir siyasi güç oluşturmaktı ama siz bizimle yaptığınız anlaşmadan caydınız.”