12 Haziran seçimlerinden sonraki en önemli gündem maddesinin "Başkanlık sistemi" olduğunu daha önceki yazılarımızda belirtmiştik. Başbakan Erdoğan seçimlerin hemen sonrasında konuyu referanduma taşıyacağının sinyallerini veriyor.Başkanlık sisteminin detaylarına girmeden önce yapılması muhtemel referandum hakkında biraz değerlendirme yapalım. Türkiye'de referandumların nasıl yapıldığını 12 Eylül Anayasa değişikliği referandumunda gördük. Hatırlarsanız bu referandumda, Anayasa değişikliğine "evet" yüzde 58, "hayır" ise yüzde 42 çıkmıştı.Bu referandumda AKP, iktidar olmanın her türlü imkanını kullandı, basın ve medya ise tamamen AKP'ye çalıştı. Esasen buna rağmen aldığı oy oldukça düşüktü. Meclis içi muhalefetin ise maalesef böyle önemli bir konuda pek sesi çıkmadı, bu referandum için seferber olmadılar. Anayasa değişikliğinin ne anlama geldiğini gören, Türk milletine izah etmeye çalışan, kısıtlı imkanlara rağmen hummalı bir çalışma yürüten tek parti Bağımsız Türkiye Partisi oldu. Bu noktada referandumdaki rakamları yeniden değerlendirmekte fayda var.12 Eylül referandumunda seçmen sayısı 49 milyondu. Bunların 22 milyonu evet, 16 milyonu hayır dedi, 11 milyon kişi ise oy kullanmadı. Oy kullanmayanlar niçin oy kullanmadı? Anayasa değişikliğini kabul etmedikleri için? Yani yeni Anayasa'yı kabul edenlerin sayısı 22 milyonken, kabul etmeyenlerin sayısı ise 27 milyon kişi oldu.Bunun anlamı gerçekte Anayasa değişikliğini kabul edenlerin oranı yüzde 58 değil, yüzde 45, kabul etmeyenlerin oranı ise yüzde 42 değil, yüzde 55'tir. Bunu o günlerde de ifade etmiştik. Hatta Prof. Dr. Haydar Baş, bu tablo karşısında "yeni Anayasa tam bir azınlık anayasasıdır" demişti.Şimdi gelelim Başbakan Erdoğan'ın 12 Haziran sonrası için sinyal verdiği "Başkanlık sistemi" referandumuna? Anayasa değişikliği gibi temel bir konuda bile referandum tablosu buyken ve milletin azınlığının kararıyla Anayasa değişmişken, Türkiye'nin üniter yapısını ortadan kaldıracak ve federasyon sistemiyle ülkeyi paramparça edecek bir konuda nasıl demokratik bir netice çıkar?Bu kafayla bu siyasiler, ülkemizi Türk milletinin ekserisinin de kabul etmeyeceği bir vadiye rahatlıkla sokarlar ve bundan geri dönüş zor ve de imkansız olur.Hiç düşündünüz mü, hadi Başbakan Erdoğan, devlet başkanlığı statüsü ile siyasi konumunu güçlendirmeye çalışıyor da, teröristbaşı APO, dün önümüze Sevr'i koyan AB ya da askerimizin başına çuval geçiren, BOP haritalarında ülkemizi bölünmüş gösteren ABD neden bu başkanlık istemini istiyor? APO'nun hedefi, eyalet sistemiyle birlikte sözde Kürdistan sınırları içinde gösterilen Güneydoğu coğrafyamızın özerk bir devletçik haline gelmesini sağlamak. Diğer bir ifadeyle Başbakan Erdoğan'ın dostu ve kardeşi olan Barzani'nin Güney Kürdistan olarak ifade ettiği coğrafyanın Kuzeyinin Büyük Kürdistan için hazır hale getirilmesi?AB ise zaten yıllardan beri 36 etnik kökenden bahsedip duruyor. Yani Türk milletini oluşturan unsurların etnik kökenlere göre tasnif olmasını ve bunların devletçikler haline gelmesini arzuluyor. İç çatıma için bu gerekli?ABD ve İsrail'in arzusu da bu doğrultuda?AKP'nin ve Başbakan'ın, amaçları bölmek ve parçalamak olan APO, AB, ABD ve İsrail ile neden paralel düşündüğünü ve buna göre hareket ettiğini ciddi bir şekilde düşünmesi lazım.Bizden uyarı: Sayın Başbakan, Sayın AKP'liler, emin olun ki başkanlık sisteminde beraber hareket ettikleriniz size bu devlet başkanlığı kumaşını giydirmezler. Lütfen ABD'nin eski müttefikleri Saddam'dan, Hüsnü Mübarek'ten, Bin Ali'den ders alın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025