Erdoğan, ABD’ye gitmeden önce en çok merak edilen ama döndükten sonra pek merak edilmeyen, sorgulanmayan bir konuydu; Erdoğan, Gülen’i ziyaret edecek mi? Konusu. Erdoğan bu konuya, “resmi programda yok ama…” diyerek açık kapı bırakıyordu. Bu “ama” nın anlamı, “Gülen kabul ederse olur” demekti. Gülen’le, Arınç görüştü. Erdoğan görüşemedi. Neden?Ortada özellikle son birkaç yıldır AKP ile cemaat arasında büyük bir kavga var. Bu kavga veya ayrılık bazen gündeme geliyor, bazen ise teğet geçiyor. Ama direk geçmesi yakın gibi gözüküyor. Medya, AKP ile cemaat arasındaki soğukluğun sebebini dershaneler gibi aktarsa da asıl sebep bu değil. Asıl sebep, Erdoğan’ın tek adam olma arzusudur. Bu coğrafyada tek adamlığa giden yolun olmazsa olmazı ise başkanlık sistemidir. Bugüne kadar ABD, AB şemsiyesi altında el ele, kol kola giden bu iki zihniyet bir anda ters düştüler. Hatta bu ters düşüşü bizzat Gülen ifade etti.Gülen, kendisini ziyarete gelen gazetecilere verdiği demeçlerde; Türkiye’nin diktatörlüğe gittiğini ve Erdoğan’ın güç zehirlenmesi yaşadığını, iddia etmişti. Sonra cemaatin sözcüsü konumundaki Zaman Gazetesi ve yazarları özellikle son iki yıldır hükümete uyarı niteliğinde mesajlar veriyordu. Zaman gazetesinden başta Hüseyin Gülerce olmak üzere Ali Ünal, Bülent Keneş ve Bülent Korucu’nun yazılarının satır aralarından bu mesajlar rahatlıkla okunabilir. Bu mesajlarda; Erdoğan’ın iç ve dış oyunlara gelmemesi gerektiğini, bu oyunların diyalog ve hoşgörü ortamını bozacağı…(Geçen seçimler öncesinde) Demokratikleşme vurgusunun hemen ardından, “Erdoğan’ın geleceği vesayetle mücadeleye bağlı…”Seçim sonrası “Erdoğan’ın zor iki sınavı” ardından “ustalık dönemiyle ilgili üç endişe…” (Erdoğan’a) “Yakınlarından gelen eleştirilere kulak asmasının” önerilmesi… “AK Parti’nin alternatifsiz iktidarı, iç muhalefet kapılarını da kapatıyor. Böylesine baskın ve güçlü liderliğin karşısına geçip hiçbir AK Partili hata yapıyoruz diyemez… En azından söz söyleyebilecek ağabeyleri var ve taban bunu bir sigorta olarak görüyor. Ama parti içi demokrasi ihtiyacının böyle karşılanmasını beklemek doğru olmaz.”“Geminin yaklaştığı buzdağını haber verip ‘kötü adam’ olmak istemez kimse. Bazıları da bilhassa sesini çıkarmaz, muhtemel çarpışmayı ellerini ovuşturarak seyretmek için konum alır…”“Sırtındaki akrebi söyleyecek kimsenin kalmaması insan için en büyük musibettir…” “Hataları söyleyebilecekler kabuğuna çekildikçe, hataları alkışlayan şakşakçıların sesi iyice yükselir…” “Siyaset ve propaganda gereği başarılardan söz etmek makul görülebilse de, bunları içten sahiplenmemek ve artık ustalık gibi iddialarda bulunmamak, gerçek ustalığın ve gerçekten usta olmanın girişidir, başlangıcıdır, temelidir.”“En çok zevk duyacağımız şey, sevdiğimiz ve sevgisinden emin bulunduğumuz kimselerden gelen tenkitler olmalıdır…”Evet, cemaat yazarlarının nasihat vari açık uyarı ve ikazlarını çoğaltabiliriz. En son geçenlerde Hüseyin Gülerce’nin keleme aldığı yazıyı medya; Bu yazıdan sonra Gülerce cemaatten kovulur” başlığıyla verdi. Yazı Gülerce’nindi ama mesaj cemaatindi. “Dört partiden oluşan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarından bir sonuç çıkmayacağı artık anlaşıldı.…Şimdi ne olacak?…AK Parti’nin, BDP ile birlikte anayasa metni hazırlaması ise AK Parti’ye büyük zarar verir. Hele çözüm sürecinin de devam ettiği bir sırada, AK Parti için siyasi yıkım da gelebilir. “AK Parti, başkanlık sistemi karşılığında İmralı ile pazarlık yaptı” damgası, kazımakla bile çıkmaz… Geriye mecburi istikamet olarak C planı kalıyor. Yani AK Parti kendi anayasa taslağını Meclis’e getirecek.…C planı aslında AK Parti için en doğru ve hayırlı yol olabilir. AK Parti öyle bir demokratik, sivil, özgürlükçü taslak ile karşımıza çıkar ki, bu taslağa hayır demek, bütün partileri sıkıntıya sokar… Ancak böyle bir hamle, AK Parti’nin başkanlık, yarı başkanlık sistemlerinden vazgeçmesine bağlı. …bütün bir sistemi başkanlık ya da yarı başkanlık için yapılandırmanın, ikna ve zamanlama açısından artık mümkünü yok…”Kısaca Cemaat diyor ki; Ey Erdoğan! Başkanlığı unut!İşte bu çerçevede Gülen, Erdoğan görüşmesinin neden gerçekleşmediği açık. Gülen ile görüşen Arınç’ın değerlendirmeleri de ortada bir çatışma olduğunun göstergesi.Arınç ne diyor? “Resmi ziyaret değildi, dostluk ziyaretiydi… Fevkalade iyi bir görüşme oldu. Çok büyük iltifatlarda bulundu. Dostane karşıladı. Hükümetimizle ve Başbakanımızla ilgili düşünceleri müspet. Daha başarılı, daha dikkatli, temkinli olmamızı, hem çevremizdeki olaylarda, hem dünya politikasında bazı konularda hassasiyet göstermemizi istiyor. Tüm bunları not ettim ve bir kısmını Sayın Başbakanımıza aktardım…“Sayın Gülen, Sayın Başbakan’ı çok seviyor… Kendisi arada dolaşan laflardan uzak kalmak gerektiğini ifade etti, biz de ifade ediyoruz. Doğrudan ilişki kurmamız gerektiğini ifade ettim. Çok memnun oldu. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki herkes her lafı götürebilir, kendisine göre yorum yapabilir…Hiçbirimiz AK Partili bir Fethullah Gülen beklemiyoruz ve bunu istemiyoruz. O hemen hemen bütün partililerin, bütün siyasetçilerin ilgilendiği, 75 milyon vicdanı olarak doğruları söylemeye çalışan, muhalefetle bile nazik bir ilişki kurmak isteyen bir yapı içinde. Bizim açımızdan bir sorun gözükmüyor…” diyor.Son soruyu ben sorayım; AKP ve Gülen hareketi neden ABD çatısı altında böyle bir muhabbet yaşıyor? Veya haçlı ABD, kendilerini İslamcı olarak tarif eden bu anlayışların neden ortak paydası?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025