Türkiye'nin aktif büyüklükteki 9. bankası olan Finansbank'ın yüzde 46'lık hissesinin Yunan Ulusal Bankası'na (NBG) satılması, yabancı sermaye tartışmalarını yeniden alevlendirdi.Yabancılar sadece kar getiren kamu kuruluşlarına talip olmuyorlar, özellikle altyapısı oluşmuş karlı özel şirketlere de sahip olmaya çalışıyorlar.Bankacılık sektörü de bu noktada önemli bir yere sahiptir.Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, geçtiğimiz yıl yapılan bir röportajda, yabancıların ilgi duyduğu sahaları şöyle özetlemişti: Yabancı sermaye, grossmarket - perakende, elektrik üretim - dağıtımı, bankacılık ve telekom - iletişim gibi "gelirin yurtiçinde yaratıldığı" dört sektörde yoğunlaşma eğilimi içindedir".Ve Şener, bu sektörlerle ilgili önemli bir uyarıda bulunmayı da ihmal etmemişti: "Bu sektörlerin ortak özelliği, yaratılan gelir ya da tasarrufların yurtiçinde üretiliyor olmasıdır. Ne bankacılık, ne enerji, ne de söz konusu ettiğimiz diğer sektörlerde dış âlemden sağlanan ihracat geliri yoktur. Teknoloji ve sabit sermaye transferi de söz konusu değildir. Yapı değişmezse yabancılar yurtiçinde üretilen gelir ya da tasarrufu alarak kendi merkezlerine aktaracaktır."Şener, bu sonuca, Türkiye'nin önde gelen büyük banka ve holdingleriyle yaptığı özel görüşmeler sonrasında ulaştığını belirterek, "Bu durumda cari açık da ilelebet kapatılamaz" diye konuşmuştu. Yabancı sermaye sevdalısı bir hükümet içinde yer alan Şener, adeta bir itiraf niteliğinde, "Arjantin'de yaşanan ekonomik krizler de bu yolla ortaya çıktı" uyarısında da bulunmuştu.Şener, yabancı sermaye beklentisinin moda şeklinde kavrandığını ifade ederken, "Ben şimdiden uyarıyorum. Ama bu görüşlere karşı kimse bana ne 'evet' ne de 'hayır' yanıtı verebiliyor. Yabancı sermayeye yasal sınır gerekiyor. Kimse tehlikenin farkında değil" demişti.Hükümetin içerisinden ve en yetkili ağızlardan birinden yabancı sermayenin verebileceği zararlarla ilgili uyarılar.Tabii, Şener hala hükümette en yetkili isimlerden birisi, hükümet ise bu uyarıları zerre kadar dikkate almadı ve yabancı sermayenin önündeki engelleri olabildiğince kaldırıyor.Bizler yıllardan beri yabancı sermayenin ülkemizi kalkındırma amaçlı gelmediğini yazıyorduk, söylüyorduk.Çünkü Yabancı sermaye kolay para kazanmak ister.Yabancı sermaye ürettiği bütün geliri yurt dışına transfer eder.Yabancı sermaye önündeki her türlü engelin kaldırılmasını ister ve bu konuda her türlü uluslararası baskıyı devreye koyar. Bu arada tahkime imza attığımızı ve uluslararası hukukun da çoğu zaman yabancı sermayenin yanında olduğunu da hatırlatmama gerek yok herhalde.Yabancı sermaye kriz anında ülkeyi hemen terk eder. Bu durum krizi daha da büyütür, yarayı derinleştirir. Yabancı sermayenin, Sayın Şener'in ifade ettiği önemli sektörlerde, önemli konumlarda ve ağırlıkta olduğunu düşünürseniz, yani enerji, iletişim, bankacılık, güvenlik vs, vereceği zarar oldukça etkilidir.Yabancı sermaye, az vergi vermek, ya da hiç vermemek ister.Yabancı sermaye, özellikle maliyet enflasyonunun zirvede olduğu ülkemizde, kesinlikle yeni yatırım yapmak istemez, zaten varolan kaynakları kullanarak maksimum karı elde etmek ister.Ve hepsinden önemlisi, yabancı sermaye belli bir güce sahip olduğu zaman, ülkemizde olduğu gibi, iç ve dış ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel, dini baskılar yaparak bulunduğu ülkeyi her türlü işgale hazır hale getirir.Osmanlı'nın yıkılmasında yabancı sermayenin oynadığı rolü unutmamalıyız. Acilen, milli kaynaklarımızı devreye koyabileceğimiz milli bir modele geçmeliyiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025