Bugün kendisini demokrasi havarisi ilan etmiş olan ve kıtalar dolaşarak güya demokrasi ihraç eden ABD, tam altmış iki yıl evvel Japonya'nın Hiroşima kentine attığı atom bombası ile 250 bin insanı katletmiş bir ülkedir.Dünyayı sarsan ve dünya durdukça duyan her vicdan sahibini sarsacak olan bu korkunç katliamla hızını alamayan ABD, üç gün sonra aynı ülkenin bir başka şehri olan Nagazaki'ye bir başka bomba atarak 75 bin insanı anında buharlaştırmış ve bir o kadarının da sonradan ölümüne sebep olmuştur. Yani üç gün içinde yaklaşık 450 bin insanı katletmiş olan bir ülke şimdilerde temiz adamlar gibi ortalarda dolaşmakta ve kendi kanlı ellerine bakmadan ülkelerin sicillerini tutmaktadır.Bu katliamların altmış ikinci yıl dönümü olduğu için ucundan-kıyısından hatırlatıldı, üç-beş yazı bir o kadar programla geçiştirildi.Geçmişinde, hem de yakın geçmişinde böylesine kanlı, böylesine kapkara tablolar olan bir ülke, demokrasi ve insan hakları gibi kavramları en son ağzına alması gereken bir ülke olmasına rağmen, Ortadoğu'ya demokrasi ihraç etme iddiası ile İslam coğrafyasını kan gölüne çevirmiştir.İnsanlık suçu işlediği altı milyar insanın önünde tescillenmiş bir ülke, bu gün Çankaya yokuşunu tırmanmaya çalışan bir zat tarafından, yazık ki; "demokrasi uğruna çocuklarını feda eden" bir ülke olarak tanımlanabilmiştir.Aynı ülke, Ilımlı İslam projesinin baş temsilcisi sayın Gülen tarafından, yazık ki; "? dünya gemisinin dümeninde oturan bir millet" olarak tarif edilebilmiştir.1945 yılında Amerikanın attığı bombalarla üç gün içinde yaklaşık yarım milyon insanını kaybeden Japonya'nın, geride kalan altmış iki yıl boyunca nasıl çalıştığı, nasıl belini doğrulttuğu dillere destandır, milletlere örnektir. Yani ölen ölmüştür ama kalanlar, "dimdik doğrulup sevinmeyi" başarabilmişlerdir.Amerikanın da içinde bulunduğu Vatikan iştirakli haçlı çevreleri Anadolu coğrafyasına "Ilımlı İslam" namı ile öyle bir bomba attılar ki, görünürde evet kimseyi öldürmedi ama her kime isabet etti ise süründürmeye devam ediyor."Ilımlı İslam" bombası isabet ettiği fert ve çevrelerin, vücut kimyalarını bozdu, inanç yapılarını tahrip etti, dost ve düşman tariflerini alabora etti, mukaddesat algılayışlarını adeta buharlaştırdı.Atom öldürür Ilımlı İslam süründürür deyişimiz bundandır.Ilımlı İslam bombasından isabet alanlar; İslamın özünden, ana caddesinden uzaklaşmışlardır ve insanları İslam ile kandıran şebekeler haline dönüşmüşlerdir. İslamdan istifade ile, onun sırtından geçinmek suretiyle yine onu sırtından hançerleyen çevreler oluşmuştur bu gün.Söz konusu bombanın etkisi ile yamulmuş, yamyassı kesilmiş olan çevreler; çağdaş Firavunların, çağdaş Nemrutların zulümlerini, sömürülerini ve katliamlarını yüce İslam'a onaylatma peşindedirler. Minareleri çalan hırsızlar-haydutlara kılıf uydurma gayretindedirler. Yüce İslam'ın sembolleri ve kurumları ile, tepeden tırnağa şirke batmış olan muharref dinlerin sembol ve kurumlarını eşitlemek için çırpınmaktadıralr. İslam kelimesinin önüne ya da arkasına bir kulp, bir kuyruk takma gayretleri hem kendi zihin karışıklarının dışa vurumudur hem de nesilleri zihnen ifsad etme müfsitliğidir.Yurtlarına-yuvalarına, köylerine-kentlerine, dağlarına-ovalarına, oğullarına-kızlarına göz diktikleri milletlerin yaşayan nüfuslarını zihnen iğfal etmek için, işgale hazır hale getirmek için, gelecek nesillerinin de bu manada sakat doğması için atılan bir bombadır, Ilımlı İslam bombası.Ülkemizin siyasetinde, ticaretinde ve eğitiminde ciddi manada etkili olan bu çevreler; vatan topraklarının ecnebilere satılışını, bankaların, stratejik kurumların devlet-millet düşmanlarının eline geçmesini açık açık alkışlamaktadırlar. Ülkemizde, tek hıristiyanın dahi olmadığı yerlerde, yörelerde yeni yeni kilise açılışlarını "bizimkiler de oralarda cami açıyor" yaygarası ile örtmektedirler. Çünkü bu çevreler, aldıkları zihin yarasından,mantık darbesinden ötürü; kilise ile cami, çan ile ezan, haç ile hilal arasında bir fark görmemektedirler.Bu çevreler; Irak'ta namlusundan haç asılan tankların yakıp-yıktığı minare ve kubbeleri değil, Mardin'de güya sırat köprüsünden geçirttikleri papaz ve hahamları haber yapmaktadırlar. Bu çevreler; Bağdat'ta, Felluce'de noel baba kıyafetine bürünmüş conilerin Müslümanları zevk için taradıklarını değil, noel babanın Anadolu erenlerinden olduğu palavrasını dergilerine kapak yapmaktadırlar.Ilımlı İslam bombasından isabet almış, zihnen arızalı hale gelmiş olan bu çevreler özellikle son on yıl içinde öyle işler yaptılar,öyle adımlar attılar ki; aldıkları şekle, geldikleri noktaya bakıp da hallerine acımamak mümkün değil.Hem kendileri sürünüyorlar hem de memleketin bir felakete, bir sefalete doğru sürüklenmesi için su taşıyorlar.Atom öldürür, Ilımlı İslam süründürür değişimiz bundandır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025