İçişleri Bakanlığı, 2012 yılındaki terör operasyonlarıyla ilgili bir rapor yayınladı. Maalesef bu rapora göre Türkiye terör konusunda bırak mesafe almayı daha da gerilere gitmiş. Neden ve nasılları yüzlerce kez dile getirdik, getireceğiz de. Rapora bakalım;
“Yılın ilk 9 ayında Türkiye kırsalı ve Kuzey Irak’ta düzenlenen operasyonlarda 970 terörist öldürüldü, 174’ü teslim oldu.”
“Örgüt üyesi, milis, sempatizan ile örgüte yardım-yataklık eden 6 bin 300 kişi PKK/KCK soruşturmalarında gözaltına alındı.”
“Operasyonlarda toplam 300 kilo RDX (C-4, A-4 plastik patlayıcı) ile 2 ton 900 kilogram el yapımı patlayıcı ele geçirildi.”
“Kara ve hava harekâtlarıyla PKK’daki 5 bin 500, 6 bin dolayında olan eleman sayısı 4 bin, 4 bin 500’e geriledi.”
“Şu anda Türkiye kırsalında bin 500, bin 600 dolayında silahlı teröristin bulunduğu bildirildi.”
“Bordo Bereliler, Jandarma Özel Harekat, Polis Özel Harekat ve komando birliklerince icra edilen operasyonlarda 400 adet Kaleşnikof, M-16 ve Kanas gibi uzun namlulu silah ele geçti, 800 adet el bombası yakalandı.”
“Savunma tipi el bombalarının Rusya ve Almanya menşeli olduğu ifade edildi.”
Hükümet, resmi olarak terörün yerini, teröristin sayısını, teröre ve teröriste sahip çıkan yerli ve yabancı devlet, kişi ve yapılanmaları da biliyor. İyide bu terör neden bitmiyor?
Türkiye Cumhuriyeti kolluk kuvvetleri (asker-polis) bu teröristlerden sayı olarak, teçhizat olarak, yapılanma olarak, eğitim olarak, iç ve dış destek olarak daha zayıf mı? Hepimiz ve iktidar haliyle “hayır, biz güçlüyüz” diyecektir. Eee neden bitiremiyoruz?
Dağdaki militanları yakalayamıyorsun (!) Şehirdeki kravatlı militanlar her gün devletin ve milletin varlığına kastediyor. Beni (milleti), devleti alenen tehdit ediyor.
Ey hukuk! İnsan hayatına, birlik ve beraberliğin bozulmasına, açık veya gizli ölüm tehditlerine karşı hukukta, yasalarda bir yaptırım yok mu?
Ey iktidar! Bak! Cumhurun birlik ve beraberliğini bozuyorlar. Cumhuru zan altında bırakıp, lekelemeye kalkıyorlar. Hani sen cumhurun sesiydin. Ne oldu? Sus mu dedi sana cumhur? Neden gerekeni yapmıyorsun? Cumhur, seni teröristle pazarlık et, diye seçmedi. Terörü ve teröristi hallet, diye seçti.
Terör sorunu nasıl halledilir?
Geldiğimiz noktada ve ülkenin yönetim anlayışına göre bu sorunun cevabını, Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda PKK’nın sözcülüğünü yapan vekiller (!) verdi.
Bu vekillere, askerle tokalaştınız mı, sorusu soruldu. Onlarda dalga geçer mahiyette, “bizim hava sahamıza girmediler” şeklinde cevapladılar.
Evet, PKK ve sözcülerinin beklediği çözüm bu. Asker, PKK’nın dağdaki inlerine ve şehirdeki sözcülerinin hava sahasına girmiyor, asker indirmiyor. Bunu gerçekleştirdiği vakit (sosyal tedbirlerle beraber) bu iş biter.
Asker, PKK ve sözcülerinin hava sahasına girebilir mi? Giremez. Neden? Basitçe; Arkasında duracak bir siyasi irade ve iktidar yok, diyebiliriz.
Siyasetin bir kanadı, “Kürt sorunu var” derken diğeri “yok” diyor. Bir müddet sonra yer değiştiriyorlar. Biri “PKK sorunu” derken diğeri “Kürt sorunu” diye tanımlıyor.
Biri “federasyon” derken diğeri “özerklik”ten bahsediyor. Biri “bebek katili” ile görüşelim derken, diğeri “bebek katilinin” oldukça zor şartlarda olduğunu ve tecridin kalkması gerektiğini vurguluyor…
Bir diğeri ise ne idim, ne oldum, diye kendine bakacak yerde, derin hülyalarını sloganlara döküyor. Siyasetin bu hali artı ABD genelkurmay başkanları ve CIA yetkililerinin Ankara’yı mekân tutmaları askeri de etkilemiş olacak ki, ABD izin verirse gerekeni yaparız, anlayışındalar…
“Yılın ilk 9 ayında Türkiye kırsalı ve Kuzey Irak’ta düzenlenen operasyonlarda 970 terörist öldürüldü, 174’ü teslim oldu.”
“Örgüt üyesi, milis, sempatizan ile örgüte yardım-yataklık eden 6 bin 300 kişi PKK/KCK soruşturmalarında gözaltına alındı.”
“Operasyonlarda toplam 300 kilo RDX (C-4, A-4 plastik patlayıcı) ile 2 ton 900 kilogram el yapımı patlayıcı ele geçirildi.”
“Kara ve hava harekâtlarıyla PKK’daki 5 bin 500, 6 bin dolayında olan eleman sayısı 4 bin, 4 bin 500’e geriledi.”
“Şu anda Türkiye kırsalında bin 500, bin 600 dolayında silahlı teröristin bulunduğu bildirildi.”
“Bordo Bereliler, Jandarma Özel Harekat, Polis Özel Harekat ve komando birliklerince icra edilen operasyonlarda 400 adet Kaleşnikof, M-16 ve Kanas gibi uzun namlulu silah ele geçti, 800 adet el bombası yakalandı.”
“Savunma tipi el bombalarının Rusya ve Almanya menşeli olduğu ifade edildi.”
Hükümet, resmi olarak terörün yerini, teröristin sayısını, teröre ve teröriste sahip çıkan yerli ve yabancı devlet, kişi ve yapılanmaları da biliyor. İyide bu terör neden bitmiyor?
Türkiye Cumhuriyeti kolluk kuvvetleri (asker-polis) bu teröristlerden sayı olarak, teçhizat olarak, yapılanma olarak, eğitim olarak, iç ve dış destek olarak daha zayıf mı? Hepimiz ve iktidar haliyle “hayır, biz güçlüyüz” diyecektir. Eee neden bitiremiyoruz?
Dağdaki militanları yakalayamıyorsun (!) Şehirdeki kravatlı militanlar her gün devletin ve milletin varlığına kastediyor. Beni (milleti), devleti alenen tehdit ediyor.
Ey hukuk! İnsan hayatına, birlik ve beraberliğin bozulmasına, açık veya gizli ölüm tehditlerine karşı hukukta, yasalarda bir yaptırım yok mu?
Ey iktidar! Bak! Cumhurun birlik ve beraberliğini bozuyorlar. Cumhuru zan altında bırakıp, lekelemeye kalkıyorlar. Hani sen cumhurun sesiydin. Ne oldu? Sus mu dedi sana cumhur? Neden gerekeni yapmıyorsun? Cumhur, seni teröristle pazarlık et, diye seçmedi. Terörü ve teröristi hallet, diye seçti.
Terör sorunu nasıl halledilir?
Geldiğimiz noktada ve ülkenin yönetim anlayışına göre bu sorunun cevabını, Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda PKK’nın sözcülüğünü yapan vekiller (!) verdi.
Bu vekillere, askerle tokalaştınız mı, sorusu soruldu. Onlarda dalga geçer mahiyette, “bizim hava sahamıza girmediler” şeklinde cevapladılar.
Evet, PKK ve sözcülerinin beklediği çözüm bu. Asker, PKK’nın dağdaki inlerine ve şehirdeki sözcülerinin hava sahasına girmiyor, asker indirmiyor. Bunu gerçekleştirdiği vakit (sosyal tedbirlerle beraber) bu iş biter.
Asker, PKK ve sözcülerinin hava sahasına girebilir mi? Giremez. Neden? Basitçe; Arkasında duracak bir siyasi irade ve iktidar yok, diyebiliriz.
Siyasetin bir kanadı, “Kürt sorunu var” derken diğeri “yok” diyor. Bir müddet sonra yer değiştiriyorlar. Biri “PKK sorunu” derken diğeri “Kürt sorunu” diye tanımlıyor.
Biri “federasyon” derken diğeri “özerklik”ten bahsediyor. Biri “bebek katili” ile görüşelim derken, diğeri “bebek katilinin” oldukça zor şartlarda olduğunu ve tecridin kalkması gerektiğini vurguluyor…
Bir diğeri ise ne idim, ne oldum, diye kendine bakacak yerde, derin hülyalarını sloganlara döküyor. Siyasetin bu hali artı ABD genelkurmay başkanları ve CIA yetkililerinin Ankara’yı mekân tutmaları askeri de etkilemiş olacak ki, ABD izin verirse gerekeni yaparız, anlayışındalar…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025