Arınç yine "namus" dedi

Hükümet programının bir diğer önemli konusu ise yolsuzluk ve paralel yapıyla ilgili değerlendirmelerdi. Yeri gelmişken 12 yıldır, AKP aleyhine bir konu oldu mu AKP'li yetkililer hemen "namus" kavramına sarılıyor. Yine öyle oldu. Bülent Arınç; "Yolsuzluğu kovalamanın, yolsuzlukların peşinden takipçi olmanın namuslu insanların işi olduğunu ifade etti. Ve "Hepimizin işidir" dedi. Yine yeri geldi. Ey Arınç! Neden işinizi yapmadınız? Bu kadar iddia ve ortaya atılmış delil var. Neden dokunulmazlıkları kaldırmadınız? Bu işler namuslu insanların işidir, diyordunuz? Eeee?Arınç, 30 yıldır cemaat ile tanıştıklarını, şimdiye kadar hiçbir olumsuz kelime duymadığını anlattı. Sorusu da vardı; "Vahiy mi geldi 17 Aralık günü yolsuzluk iddiaları ortaya saçıldı? 'niçin 17 Aralık gününü bekledin be güzel kardeşim' demeye hakkımız yok mu?.. Gözümüzü açan olay budur."Mantığa bakar mısınız! Sayın Arınç! Dün aynı paraleldeydiniz. Bugün menfaat çatışmasına girdiniz. Aranıza şey girdi veya atıldı. Birbirinizi yutmaya çalışırken midelerinizde ne var ne yok meydana saçıldı. Bunları siz de çok iyi biliyorsunuz. Meclis'teki soru önergelerine, mahkemelerde "dokunulmazlık" rafına kaldırılmış dosyalara hele hele wikeleaks belgelerine, İsviçre'deki hesapları kimin ihbar ettiği iddialarına bakarsanız görürsünüz. Milletimize "tasarruf yapın" çağrısı yapan Sayın Babacan'ın bu çağrısının ekonomik iflasın itirafı olarak algıladığımı belirtmiştim. Yine Sayın Babacan'ın gazetelerden yer alan ve sonradan hükümet programından çıkarıldığı iddia edilen "Hukuk devleti olmadan güçlü bir ekonomi olmaz? Yolsuzlukların üzerine gidilmeli?" cümleleri 17, 25 Aralık ve devam eden hukuksuzluk sürecinin itirafıdır?Bir başka itiraf da AKP'nin yeni Genel Başkan Yardımcısından geldi; "Cemaatle geçmişte beraberdik, istediklerini verdik, bizi desteklediler, oy verdiler? Ama şimdi de sizi destekliyorlar?" Yorum yok!  DinlemeDün, bizleri yok etmek için Anadolu'ya gelen düşmanlarımızın tamamını bugün dost ve müttefik kabul ettik. Ama onlar kabul etmedi. Açıkça "dost" değiliz dediler. Şimdi ortalık dinleme haberleriyle kaynıyor. Almanya dinlemiş, ABD, İngiltere dinlemiş. Yarın İsrail, Fransa vs. Türkiye'yi dinledi, haberleri çıkarsa ben şaşırmam. Beklenen bir şey. Çünkü "domuzdan post gâvurdan dost olmaz." Merak ettiğim ise Türkiye dinlendiğini bilmiyor muydu ki, bu kadar şaşırdı! Ülkelerin birbirlerini dinlediği, hele hele Türkiye gibi her anlamda haçlının iştahını kabartan bir ülkenin dinlendiğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Bakın! Batı filmlerinin en çok kullanılan sahneleri, güzel kadınların ajan yapılıp, hedeflenen ülkenin üst düzey yöneticilerine yaklaştırıp, böcekleri yerleştirmeleri şeklindedir. Hadi bunu da anlamadınız! Ya hu! Adamlar Beyaz Saray'dan domates bahçeni gösterdiler. Telefonunu hayli hayli dinlerler.  Ama bunlar dost? Bugüne kadar hangi dostluklarını gördün. Menfaatleri dışında seni adam yerine koyanı gördün mü? En önemlisi sen, bu oyunun kurallarını bilmiyor musun? Gücü yeten, teknolojisi olan gücü yetmeyeni dinler. Demek ki sen! Sadece "dinlenen"  ama kimseyi  "dinlemeyi" beceremeyen bir iktidarsın?62. Hükümetin programı taklit mi?Davutoğlu hükümeti programını açıkladı. Program üzerine Meclis'te yapılan konuşmaları izliyorum? Allah, Allah söylenenler, anlatım tarzı vs. bir yerlerden tanıdık geliyor. Hele hele ekonomi üzerine hükümetin yaptığı açıklamalar 9 yılın, 10 yılın tekrarı.Dün eski başbakan Erdoğan ne diyorduysa, bugün "emanetçi değiliz" diyenler de, aynısını diyor. İspatı ise hükümet programının Erdoğan'a sunulacak olmasıdır. Böyle bir uygulama gören var mı? İlginçtir! AKP adına Mustafa Elitaş, hükümetin ekonomik programını yorumluyor. Birkaç ay önce Erdoğan'ın okuduğu metnin neredeyse aynısı. 2002'de GSMH'ya göre iç borç şu kadardı şimdi bu kadar. Dış borç şu kadardı şimdi bu kadar. Hele başınıza düşen 15 bin dolar cabası? Bir şey anlayan var mı? Yok. Kardeşim! AKP 12 yıldır sattı, sattı, hala satıyor. Nasıl bir satış mantığıysa sattıkça borcumuz artıyor. 2002'ye göre iç ve dış borcumuz 5 katına çıkmış. Rakamlar ortada. Niye yüzdelik oyunlarla hedef saptırıyorsunuz? Milletin anlayacağı dilden anlatsanıza?Bakın! Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, başarısızlıklarını itiraf etti. Nasıl mı? 19 milyon insanın açlık sınırı altında bir gelirle çalıştırıldığı, öğretmen, doktor, mühendis gibi birçok yetişmiş insanımızın fakirlik sınırı altında ücrete tabi tutulduğu ülkemizde, Sayın Babacan, "tasarruf yapın" diyor. Bu iflasın itirafıdır. Bu "tecavüze karşı çığlık atın" anlayışının ekonomiye yansımasıdır.   Olan şeyden tasarruf yapılır. Olmayan şeyin neyini tasarruf edeceksin. Prof. Dr. Haydar Baş'ın dediği gibi "Tasarruf kabiliyetinin olabilmesi demek, vatandaşın cebinde parasının bulunmasıyla alakalıdır. Bugün sokaktaki insanın ekmeği bile kredi kartıyla aldığı düşünüldüğünde, tasarrufta bulunabilmesine imkân yoktur?" AKP'li kardeşim! Bak rakamlar ne diyor; Vatandaşların bankalara borcu AKP hükümetleri döneminde tam 51 kat arttı. 2002 yılında vatandaşlar bankalara toplamda 6.6 milyar TL borçlu iken şimdi bu rakam 336.7 milyar TL'ye çıktı. Yoksa senin tuzun kuru mu?