ANALİZ - Yabancılar ne diyorsa, o!
Merkez Bankası, politika faizini küresel oyuncuların arzularına uyarak yüzde 17'de sabit bıraktı. Gelişme üzerine döviz kurları geriledi. Ancak ekonomistler 'yüksek faiz ve düşük kur'un sürdürülebilir olmadığında birleşiyor. İhracatçılar isyan bayrağını açtı.
18.02.2021 20:40:00
![ANALİZ - Yabancılar ne diyorsa, o!](resimler/haberler/40/analiz-yabancilar-ne-diyorsa-o-H1376959-11-135.jpg)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![ANALİZ - Yabancılar ne diyorsa, o!](resimler/haberler/40/analiz-yabancilar-ne-diyorsa-o-H1376959-12-187.jpg)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![](temalar/resimler/bos.gif)
YENİ MESAJ / ANALİZ
Merkez Bankası, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını (politika faizi) yüzde 17'de sabit bıraktı. Bu beklenen bir gelişmeydi zira Türkiye'de iş yapan yabancı bankalar bunun böyle olmasını hafta başından bu yana yüksek sesle dile getiriyordu. Merkez Bankası'nın sürpriz olmayan kararını takiben ABD Doları ile Euro, TL karşısında hafifce değer kaybetti. Peki,'düşük, oynak ya da dalgalı kur ve yüksek faiz'le nereye kadar gidilebilir? Bir kere dalgalı kur nedeniyle akaryakıt, doğal gaz başta olmak üzere ithal ürünlerin fiyatları düşmüyor. Çünkü Kasım ayında 8.58'e çıkan doların 15 gün sonra yine oraya çıkmayacağını kimse garanti edemiyor! Hal böyle olunca çarşı-pazarda bir ucuzlama görülmüyor. Döviz kurları yukarı çıkınca hemen fiyat ayarlaması yapan iş dünyası, kurlar aşağı inince 'belirsizliği ve oynaklığı' gerekçe göstererek fiyatları düzenlemeye yanaşmıyor. Merkez Bankası, rezervleri yetersiz olduğundan istikrarlı kur rejimi uygulayamıyor, küresel güçlerin taleplerine boyun eğiyor. Merkez Bankası'nın brüt döviz rezervleri 28 Şubat 2020'de 107.8 milyar dolardı, oysa rezervler bu yıl 5 Şubat'ta 95.5 milyar, 12 Şubat'ta ise 95.6 milyar dolara geriledi. Ortada düşük kura rağmen rezervlerini güçlendirmeyen bir Merkez Bankası var. Dahası Merkez Bankası'nın net rezervinin hala ekside olduğu dile getiriliyor.
Ekonomide istikrar yok
Türkiye ekonomisi istikrardan uzak... İşsizlik ve enflasyon artıyor, çarşı pazara durgunluk hakim. Bir taraftan bütçe açığı artıyor, öte yandan kamu borçları yükseliyor. Türkiye uzun bir aradan sonra 2019'da cari fazla vermişti, oysa geçen yıl 36.7 milyar dolar cari açık yani döviz açığı verdi. Bu verilere odaklanan uzmanlar da haliyle iyimser konuşmuyor. İstanbul Kültür Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sinan Alçın, giderek yükselen enflasyonun Türk Lirası üzerinde de belirleyici olacağını söyleyerek, "Kasım başında önce Murat Uysal'ın yerine Naci Ağbal'ın atanması, ardından Berat Albayrak'ın istifası sonrasında art arda gelen faiz artışları dövizin yükselişini dizginleyerek geri çevirdi. Bundan sonraki dönemde ise TL'nin değerini enflasyonun gidişatı ve buna karşı Merkez Bankası'nın atacağı adımlar belirleyecek. Nisan sonunda enflasyonda yüzde 16'yı aşan bir sonuç görebiliriz. Haziran ayından itibaren ise olası faiz indirimleri TL'deki değer kaybını yeniden ortaya çıkarabilir. Yılsonu dolar kuru beklentim 8.50 düzeyinde ve bu beklentimi koruyorum" dedi.
İhracatçılar isyanda
İhracatçılar ise 'yüksek değil, öngörülebilir bir kur' istiyor. Ege İhracatçılar Birlikleri Başkanı Jak Eskinazi, "Herkesi empati yapmaya çağırıyorum. Dolar kuru Kasım ayında 8.50'lerdeyken sipariş almış ihracatçının ödemesinin bugünlerde 6.95'ten geldiğini düşünün. Enflasyonun zirve yaptığı günümüzde, ihracatçı üretime nasıl devam edecek, çalışan ücretlerini nasıl ödeyecek, nasıl hammadde alacak? Doların 7.35 TL'nin, 1 Euro'nun da 9 TL'nin altına düşmesi ihracatçıya zarar ettirir" diye konuştu. Akdeniz Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) Başkan Yardımcısı Bülent Aymen ise mevcut kur seviyelerinin Türkiye'nin büyümesine olumsuz yansıyacağını söylüyor. Aymen, dolar kurunun 7.40-7.60, Euro'nun ise 8.80-9.10 seviyesinde seyretmesi gerektiğine vurgu yaptı.ve gerekçelerini anlatacaktır" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.