Irak Savunma Bakanı Sadun Ed Duleymi " ibadet alanlarına, üniversite kampüslerine ve diğer kutsal mabedlere operasyon düzenlenmemesi" yönünde silahlı kuvvetlere talimat verdi.
Camiler başta olmak üzere, direnişçileri gerekçe göstererek Irak'taki kutsal mekanlara düzenlenen kanlı baskınlar tüm dünyanın tepkisini almaktaydı.
Amerikan askerlerinin Irak'ta düzenlediği cami baskınlarında sivilleri canice öldürmelerinden sonra gelen bu açıklama, geç de olsa büyük anlam ifade ediyor.
Tabi bu uyarının Amerikan askerlerince, ve ne derece dikkate alınacağını kestirebilmek güç değil.
İşgal alanlarında askeri-sivil ayrımı gözetmeden insanları çok rahat öldürebilen askerlerden duyarlı bir adım beklemek abesle iştigal.
Çin'de Tiannanmen Meydanı olaylarını kanlı bir şekilde bastırdığı gerekçesiyle 90'lardan bu yana Çin'e ekonomik ve siyasal yaptırım uygulayan Amerika'nın kendi eylemlerini örtmek için gösterdiği çaba gözlerden kaçmıyor.
Irak'ta hemen hergün ortaya çıkarılan toplu mezarlar Saddam dönemine yamanmaya çalışılırken, Amerika'nın Birinci Körfez Savaşı'ndan bu yana yaptıkları fazla sorgulanamamakta.
Vietnam'da milyonlarca sivili Komünist yönetimle işbirliği yapmakla suçlayarak toplu halde öldüren Amerika'nın, bugün değişik coğrafyalarda tatbik ettiği insanlık dışı muamelelere şaşırmamak lazım.
Özbekistan'da cereyan eden son kanlı olaylarda Amerika'nın aldığı tavra baktığımızda; muhaliflerin demokratik taleplerine hak verdiği ama çıkış noktası ve referans olarak dinin gelişen bir argüman olmasına müsaade edilmediğini anlıyoruz.
"Dini bir devlet idaresine asla tahammül edemeyeceğini" üzerine basa basa vurgulayan Amerika'nın Afganistan, Pakistan, Hindistan'daki, hatta İsrail'deki dini yönetimlerle ikili temaslarını nasıl izah edeceğiz?
İslami kimlikli kişi ve kurumlarla çalışabilme pragmatizmine sahip Amerika'nın oportünist dış politik kurgularında gayri insani davranımlar dikkatle incelenmeli.
Irak'ta dini bir temelde devlet şekillenmesine mesafeli yaklaşan Amerikan yönetimi, Sünniler ile Şiiler arasında zaman zaman arabulmayı da ihmal etmiyor.
Suriye'deki Şiiler'i Sünniler'e karşı uyaran Amerika, Irak'ta Şiilerle ittifaka tutuşuyor.
Amerika için dinin bir önemi yok. Onun inancı ve imanı Ulusal öncelikler ve menfaatler.
Amerika ve Amerikalıları güvensiz kılan da bu yaklaşım.
Ondan dini ve insani yaklaşım beklememek gerek.
Amerika'nın tanrısı(!)kendi ulusal gücü.
Camiler başta olmak üzere, direnişçileri gerekçe göstererek Irak'taki kutsal mekanlara düzenlenen kanlı baskınlar tüm dünyanın tepkisini almaktaydı.
Amerikan askerlerinin Irak'ta düzenlediği cami baskınlarında sivilleri canice öldürmelerinden sonra gelen bu açıklama, geç de olsa büyük anlam ifade ediyor.
Tabi bu uyarının Amerikan askerlerince, ve ne derece dikkate alınacağını kestirebilmek güç değil.
İşgal alanlarında askeri-sivil ayrımı gözetmeden insanları çok rahat öldürebilen askerlerden duyarlı bir adım beklemek abesle iştigal.
Çin'de Tiannanmen Meydanı olaylarını kanlı bir şekilde bastırdığı gerekçesiyle 90'lardan bu yana Çin'e ekonomik ve siyasal yaptırım uygulayan Amerika'nın kendi eylemlerini örtmek için gösterdiği çaba gözlerden kaçmıyor.
Irak'ta hemen hergün ortaya çıkarılan toplu mezarlar Saddam dönemine yamanmaya çalışılırken, Amerika'nın Birinci Körfez Savaşı'ndan bu yana yaptıkları fazla sorgulanamamakta.
Vietnam'da milyonlarca sivili Komünist yönetimle işbirliği yapmakla suçlayarak toplu halde öldüren Amerika'nın, bugün değişik coğrafyalarda tatbik ettiği insanlık dışı muamelelere şaşırmamak lazım.
Özbekistan'da cereyan eden son kanlı olaylarda Amerika'nın aldığı tavra baktığımızda; muhaliflerin demokratik taleplerine hak verdiği ama çıkış noktası ve referans olarak dinin gelişen bir argüman olmasına müsaade edilmediğini anlıyoruz.
"Dini bir devlet idaresine asla tahammül edemeyeceğini" üzerine basa basa vurgulayan Amerika'nın Afganistan, Pakistan, Hindistan'daki, hatta İsrail'deki dini yönetimlerle ikili temaslarını nasıl izah edeceğiz?
İslami kimlikli kişi ve kurumlarla çalışabilme pragmatizmine sahip Amerika'nın oportünist dış politik kurgularında gayri insani davranımlar dikkatle incelenmeli.
Irak'ta dini bir temelde devlet şekillenmesine mesafeli yaklaşan Amerikan yönetimi, Sünniler ile Şiiler arasında zaman zaman arabulmayı da ihmal etmiyor.
Suriye'deki Şiiler'i Sünniler'e karşı uyaran Amerika, Irak'ta Şiilerle ittifaka tutuşuyor.
Amerika için dinin bir önemi yok. Onun inancı ve imanı Ulusal öncelikler ve menfaatler.
Amerika ve Amerikalıları güvensiz kılan da bu yaklaşım.
Ondan dini ve insani yaklaşım beklememek gerek.
Amerika'nın tanrısı(!)kendi ulusal gücü.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005