Bu milletin parasıyla, himmet ve yardımları ile beslenerek, dönüp yine bu milleti diyalog masalı ile avutma ve uyutma görevini üstlenmiş olan çevrelere bakarsanız, tv'lerine, radyolarına kulak verir, gazetelerine bir göz atarsanız, koca koca adamların oturup kuzu kuzu "diyalog" masalı dinlediklerini görürsünüz. Malum masala müştak olanlara bu günlerde şu anlatılıyor; "Bizim başlattığımız diyalog iftarları dalga dalga yayılıyor. Falanca papaz, filanca haham da iftar vermeye başladı, hatta Amerikan Başkanı Bush bile iftar verdi." Biz de diyoruz ki; "Canım kardeşim az dinler misin, başını iki elinin arasına alıp az düşünür müsün? Siz bu diyalog iftarlarını başlatmadan evvel, henüz Afganistan işgal edilmemişti, kimyasal silahlarla Müslümanlar katledilmemişti. Irak işgal edilmemiş, bugün yüzbinlerle ifade edilen sivil, çoluk-çocuk katledilmemişti. Sizin bu diyalog iftarlarınız, ne işe yaradı, neyi değiştirdi, hangi işgalleri sona erdirdi. Siz on senedir papazlarla, hahamlarla yemekli programlarla "diyalog iftarları" veriyorsunuz. Allah aşkına, son on yıldır İslam coğrafyasındaki gelişmelere bir bakar mısınız? İşgaller azaldı mı çoğaldı mı? Akıtılan müslüman kanı arttı mı eksildi mi? Gözyaşları dindi mi, yoksa sele mi dönüştü? Öyleyse sizin bu diyalog maskeli faaliyetleriniz zalimleri setretmekten başka ne işe yaramıştır? Katilleri gizlemekten, mazlumlarla zalimler arasına perde olmaktan başka ne işe yaramıştır? Lütfen gölge etmeyin, perde olmayın ki zalimleri ve kaatilleri, gerçek kimlikleri ile insanlık tanısın da, tedbirini alsın ve yeni işgaller, istilalar yaşanmasın. Sizin diyalogdan yana ve iftar veren, Bush diye takdim ettiğiniz adam güya kimyasal silah üretimini durdurmak için girdiği Irak'ta sınırsız kimyasal silah kullanıyor. Türk Dünyası Dayanışma Derneği feryad ediyor; sakat çocuk doğumlarında son bir ayda ve sadece Telafer'de, napalm bombaları ve seyreltilmiş uranyumla ikiyüz insan katledilmiş. Yani bu bombaların bir kısmı, sizin diyalog iftarlarınızla aynı gün ve aynı saate denk geliyor." Yaklaşık yedi yıl evvel, İcmal Dergisi'nin tertip ettiği "Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" adlı sempozyumda Aytunç Altındal'ın söyledikleri şimdi daha iyi anlaşılıyor, her şey yerli yerine oturuyor. Ne demişti? "... Lambeth konferansında alınan kararlar: Birincisi; diyalog kararıdır. Özellikle Türkiye'de diyaloğun tesisi.İkincisi ve en önemlisi; diyaloğu sağlayacak olan şahısların içeriden temini. Ne demek içeriden temini? Yani Türkiye'de diyaloğu kimler sağlayacak? Angelikan yapılmış Türkler sağlayacak... Demek ki bir, diyalog olacak, iki, diyaloğun muhatabı Türkler, karşılarında bir takım İngilizleri değil Angilikan olmuş Türkleri bulacaklar, kendi dillerinde konuşan insanları bulacaklar...Hıristiyan aleminde iki tane önemli kilise kavramı var. Bir tanesi bildiğimiz kiliseler, ikincisi "invisible church" denen "göze gözükmeyen kiliseler"dir... Protestanlar tarafından kurulmuş olan bu kilise der ki; "Şahısların müslümanlıktan hıristiyanlığa geçmesi gerekmez, oldukları yerde oldukları gibi kalsınlar. Ama bizim istediğimiz gibi düşünsünler. Yani müslüman müslüman gibi düşünmesin, hıristiyan gibi düşünsün. Müslüman gibi yaşadığına inansın." Son on yılda yoğunlaşan "diyalog" çalışmaları neticesinde, hıristiyan gibi düşünen, yazan-çizen akademisyenler yetişti, yetiştirildi ve işte bugün eli kanlı cellatları "iftar veren adam" diye takdim ediyorlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025