Oysa onlar ne de saygın bir çiftti.
Ne kadar ince yapılı,
Çelik kapılı,
Saygı tapılı,
Sarsılmaz tapulu idiler.
Çocuklarının ruh sağlığı olumsuz yönde etkilenmesin diye kavgalarını tenha yerlerde, çocukların duymayacağı, böcüklerin ulaşamayacağı bölgelerde yaparlardı.
Nice aileler onlar sayesinde "mutfak" kavramına yepyeni bir mana ve anlam yüklemişti; "Kamusal alan", nasıldır halan?
Birçoklarının sadece yemek pişirme mekanı olarak bildiği mutfak, meğer çok hassas aile dengelerinin balans ayarının çekildiği yermiş.
Onlar sayesinde öğrendik bu inceliği.
Anne çok pos(t)modern (niye yalan söyleyeyim, gözü çıkası, kulağı tıkanası, soyu itilesi-kakılası, dişi dökülesi, kazığın dikâlâsı şu pos(t)modern kelimesinin tam olarak ne anlama geldiğini hala öğrenemedim. Oysa yarısını yani postun ne anlama geldiğini biliyorum da, moderne olmuş postu bilmiyorum. Acaba posta bürümmüş modernizm anlamına mı geliyor, hani kuzu postuna bürünmüş kurt misali. En sonunda da dile kolay, bakıra kalay, ayazda halay olsun diye Te harfi atılmış posmodern kalmıştı. (Bkz. Kamus-i Müslim, sayfa x) Buna rağmen, baba son derece muhafazakar bir profil çiziyordu.
Sonradan köşebent, en sonunda da pvc boru olsa da.
Eşini çok kıskanan, hatta elinden gelse evden çıkmasına bile rıza göstermeyen bir adamdı O. Vücudunun % 75 hiçbir zorlanmaya mahal bırakmayacak şekilde teşhir edilmesi sadece rol icabıydı.
Rol önemliydi.
Rol ve kol ve dahi gol çok farklı şeylerdi.
Önce TGRT sayesinde izleyenler izledi durdu bu örnek aileyi.
Örnek ile ördek apayrı şeylerdi.
Ördek, yağmurun, dizilerdeki örnek ise sağanağın habercisidir.
Sağanak sağanak ahlaksızlığın yağması bundan olsa gerektir.
Bizleri ailecek ekran başına kilitleyip,
Mutfakta yemeğin yanmasına,
Ütünün pantolon üstünde unutulmasına sebep olan bu örnek aile dizisinden, önce "anne",
Kocam gitti askere,
Almak ister teskere,
Hazır evde kimse yok
Uğra bana beş kere
Şarkısı çalmaya başladı.
Tam da şarkıya klip çekecekti, kocası uygunsuz bir zamanda teskereyi kapıp kapıya dayandı.
Açabilirsen aşk olsun kapıyı.
Tokmaklarım kapıyı,
Silkelerim yapıyı,
Hazır açılmaz meret,
Sen işini yap iyi
Şarkısını mırıldana mırıldana dakikalarca kapıda bekledi.
Resmi üniformasıyla hem de.
Kapı, balkondan bahçeye atlayan ve oradan da buharlaşıp uçan bir yaratığın önce gözden sonra da atış menzilinden kaybolmasından sonra ancak açılabilmişti.
Asıl suçlu sitenin kapı kollarındaydı.
İşçilik ve kalite hırsızlığı sonrası olmuştu bütün olanlar.
Örnek anne, anneliği bırakmıştı artık.
Ama olan olmuş,Giden gitmiş, Kalan kalmıştı.Senarist derin dertlere dalmıştı.Ne olacak dizinin sonu,
Bana söyleyin onu, diyor, derdinden kederinden hiçbir şey yemiyordu.
Sonunda örnek bir anne bulunup yola devam edildi.
Anneye rağmen baba, baba adamdı.
Çocukları ortalarda kalıp yetimhaneye düşmesin diye devam etti rol babalığa.
Hatta kendine çeki düzen bile vermişti.
Evlenmişti,Sonunda gafil avlanmıştı.
Ve eşini gözü gibi saklayan,
Yan bakanı tokatlayan,
Evde erkek sinek avlayan baba, babayı yemişti.
Aslında Karacaoğlan'ın
"Yüzünde göz izi var, sana kim baktı yarim" dizeleri vizzzeler olmuştu.
Şarkı da pos(t)modern olmuş, her şey gibi güfte değişmiş;
"Yüzünde diş izi var sana kim taktı yarim" şeklini almıştı.
Tabi ki pos(t)modernizm uğruna.
İnsan suç işlemeye müsait yaratılmıştır.
Hayır ve şer,
İyi ve kötü,
Sevap ve günah... insanın fıtratında/yaratılış özelliğinde var.
Bu iki zıttan kötülüğü (yapabilecek olduğu halde) bırakıp iyiliği tercih etmesidir insanı erdemli kılan.
Ve İslam bu konuda sarsılmaz bir ölçü ortaya koydu;
Sedd-i Zerayi/kötülüğe götüren yolları yıkamak.
İslam zina yapmayı değil, zinaya yaklaşmayı haram kılıyor.
Yapmamak nerede, yaklaşmamak nerede?
Bazı özel mekanlarda yapılınca meşru sayılan bir iğrençlik, diğer bazı mekanlarda yapılınca niye dünya yıkılıyor ki?
Ve maalesef bütün bu iğrençliklere, şu veya bu yolla bulaşanlar bizim çoluk-çocuğumuza "işte örnek alacağın kişi" olarak takdim edilmesi asıl en büyük iğrençlik değil mi?
Keşke bütün bu olanları "çocuklar duymasa."
Ne kadar ince yapılı,
Çelik kapılı,
Saygı tapılı,
Sarsılmaz tapulu idiler.
Çocuklarının ruh sağlığı olumsuz yönde etkilenmesin diye kavgalarını tenha yerlerde, çocukların duymayacağı, böcüklerin ulaşamayacağı bölgelerde yaparlardı.
Nice aileler onlar sayesinde "mutfak" kavramına yepyeni bir mana ve anlam yüklemişti; "Kamusal alan", nasıldır halan?
Birçoklarının sadece yemek pişirme mekanı olarak bildiği mutfak, meğer çok hassas aile dengelerinin balans ayarının çekildiği yermiş.
Onlar sayesinde öğrendik bu inceliği.
Anne çok pos(t)modern (niye yalan söyleyeyim, gözü çıkası, kulağı tıkanası, soyu itilesi-kakılası, dişi dökülesi, kazığın dikâlâsı şu pos(t)modern kelimesinin tam olarak ne anlama geldiğini hala öğrenemedim. Oysa yarısını yani postun ne anlama geldiğini biliyorum da, moderne olmuş postu bilmiyorum. Acaba posta bürümmüş modernizm anlamına mı geliyor, hani kuzu postuna bürünmüş kurt misali. En sonunda da dile kolay, bakıra kalay, ayazda halay olsun diye Te harfi atılmış posmodern kalmıştı. (Bkz. Kamus-i Müslim, sayfa x) Buna rağmen, baba son derece muhafazakar bir profil çiziyordu.
Sonradan köşebent, en sonunda da pvc boru olsa da.
Eşini çok kıskanan, hatta elinden gelse evden çıkmasına bile rıza göstermeyen bir adamdı O. Vücudunun % 75 hiçbir zorlanmaya mahal bırakmayacak şekilde teşhir edilmesi sadece rol icabıydı.
Rol önemliydi.
Rol ve kol ve dahi gol çok farklı şeylerdi.
Önce TGRT sayesinde izleyenler izledi durdu bu örnek aileyi.
Örnek ile ördek apayrı şeylerdi.
Ördek, yağmurun, dizilerdeki örnek ise sağanağın habercisidir.
Sağanak sağanak ahlaksızlığın yağması bundan olsa gerektir.
Bizleri ailecek ekran başına kilitleyip,
Mutfakta yemeğin yanmasına,
Ütünün pantolon üstünde unutulmasına sebep olan bu örnek aile dizisinden, önce "anne",
Kocam gitti askere,
Almak ister teskere,
Hazır evde kimse yok
Uğra bana beş kere
Şarkısı çalmaya başladı.
Tam da şarkıya klip çekecekti, kocası uygunsuz bir zamanda teskereyi kapıp kapıya dayandı.
Açabilirsen aşk olsun kapıyı.
Tokmaklarım kapıyı,
Silkelerim yapıyı,
Hazır açılmaz meret,
Sen işini yap iyi
Şarkısını mırıldana mırıldana dakikalarca kapıda bekledi.
Resmi üniformasıyla hem de.
Kapı, balkondan bahçeye atlayan ve oradan da buharlaşıp uçan bir yaratığın önce gözden sonra da atış menzilinden kaybolmasından sonra ancak açılabilmişti.
Asıl suçlu sitenin kapı kollarındaydı.
İşçilik ve kalite hırsızlığı sonrası olmuştu bütün olanlar.
Örnek anne, anneliği bırakmıştı artık.
Ama olan olmuş,Giden gitmiş, Kalan kalmıştı.Senarist derin dertlere dalmıştı.Ne olacak dizinin sonu,
Bana söyleyin onu, diyor, derdinden kederinden hiçbir şey yemiyordu.
Sonunda örnek bir anne bulunup yola devam edildi.
Anneye rağmen baba, baba adamdı.
Çocukları ortalarda kalıp yetimhaneye düşmesin diye devam etti rol babalığa.
Hatta kendine çeki düzen bile vermişti.
Evlenmişti,Sonunda gafil avlanmıştı.
Ve eşini gözü gibi saklayan,
Yan bakanı tokatlayan,
Evde erkek sinek avlayan baba, babayı yemişti.
Aslında Karacaoğlan'ın
"Yüzünde göz izi var, sana kim baktı yarim" dizeleri vizzzeler olmuştu.
Şarkı da pos(t)modern olmuş, her şey gibi güfte değişmiş;
"Yüzünde diş izi var sana kim taktı yarim" şeklini almıştı.
Tabi ki pos(t)modernizm uğruna.
İnsan suç işlemeye müsait yaratılmıştır.
Hayır ve şer,
İyi ve kötü,
Sevap ve günah... insanın fıtratında/yaratılış özelliğinde var.
Bu iki zıttan kötülüğü (yapabilecek olduğu halde) bırakıp iyiliği tercih etmesidir insanı erdemli kılan.
Ve İslam bu konuda sarsılmaz bir ölçü ortaya koydu;
Sedd-i Zerayi/kötülüğe götüren yolları yıkamak.
İslam zina yapmayı değil, zinaya yaklaşmayı haram kılıyor.
Yapmamak nerede, yaklaşmamak nerede?
Bazı özel mekanlarda yapılınca meşru sayılan bir iğrençlik, diğer bazı mekanlarda yapılınca niye dünya yıkılıyor ki?
Ve maalesef bütün bu iğrençliklere, şu veya bu yolla bulaşanlar bizim çoluk-çocuğumuza "işte örnek alacağın kişi" olarak takdim edilmesi asıl en büyük iğrençlik değil mi?
Keşke bütün bu olanları "çocuklar duymasa."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024