Almanya'dan haber var

Türkiye'de yaşanan yolsuzluk ve Cemaat-AKP çatışmasının gürültüleri sınırlarımızın ötesinde ta Almanya'dan bile şaşkınlıkla izleniyor. Bu çatışma, ülkemizde çok ciddi ekonomik ve sosyal sorunların çözümünü engellediği ve gündeme dahi getirmediği gibi yurtdışında zaten iyice yıpranmış olan Türkiye imajını muz ve "ananas" cumhuriyeti seviyesinin de altına düşürmüştür.Bu çatışmayı izleyen Almanya'daki gurbetçilerimiz endişe içinde gelişmeleri takip ettiklerini ifade ediyorlar. Geçen gün Willich'te ziyaret ettiğimiz HWG firmasının sahibi sevgili dostumuz Şeref Çağlar, Almanya'da çok sevilen ve görüşlerine başvurulan saygın bir işadamı. Milli değerlerine sıkı sıkıya bağlı ve Atatürkçü kimliğiyle iftihar ettiğini ifade eden Şeref Bey, Türkiye'deki gelişmeleri her gün an be an izlediğini ve demokratik olduğunu iddia eden bir ülkede olmaması gereken her şeyin ülkemizde cereyan etmesinden dolayı derin bir endişe duyduğunu üzülerek söyledi. Aynı şekilde Duisburg ve Köln'deki gurbetçilerimiz de AKP iktidarının kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını ve Almanların asimilasyon politikalarına paralel hareket ettiklerinden yakındılar. Başbakanın Almanlarla entegre olun mesajlarının vatandaşlarımızın ve milli ve dini kimliklerini yok etmekle eşdeğer olduğunu korumak adına hükümetin bu yaklaşımının kültür intiharı olarak görülmesi gerektiğinin altını çizdiler. Özellikle okullarda çocuklarla ilgili Alman yasalarının resmen ve alenen asimilasyon anlamına geldiği ve gelecek kuşakların Türk ve Müslüman kimliğinin tamamen silinebileceği kaygısını bütün ailelerin taşıdığını görüyoruz. Perşembe günü yolumuz Düren'den geçerken bir dostumuzun tavsiyesiyle ayran ve yoğurt işiyle uğraşan başarılı işadamı Ali Bey'le görüşme imkânımız oldu. Normalde yarım saat planladığımız görüşme Ali Bey'in konukseverliği ve içten sohbetleri sayesinde 2 saati aşan bir süreyi geçti. Bir de yetmezmiş gibi Ali Bey sağolsun işini gücünü bıraktı ve müsaade isteme ısrarlarımıza rağmen bizi bir Türk lokantasına yemeğe götürdü. Yemekten sonra da beraber kahve içtik. Kahve bahane sohbet şahane hesabı bayağı konuştuk. Daha doğrusu Ali Bey konuştu biz daha çok dinledik çünkü kendisi gerçekten çok dolu ve dertliydi. "Ne olacak bu memleketin hali?" sorusuna bir türlü cevap bulamıyordu. Ülkemizde şu anda siyaset adına yaşanan kepazeliklere, vurgunlara, soygunlara ve paralel yapının tahribatlarına adeta isyan etti.  Aynı zamanda Ehl-i Beyt dostu olan bu mert vatandaşımızın Türkiye adına taşıdığı derdin zerresini mevcut iktidar taşısaydı eminim işler bu noktaya gelmezdi. AB'nin lideri Almanya ekonomik ve sosyal krizlerle uğraşmaya devam ediyor. 2001 senesinin sonunda avroya geçiş sürecinin sancıları devam ediyorken Almanlar, enflasyon illetiyle 1930'lu yıllardan bu yana hiç bu kadar yakınlaşmadılar. Diğer taraftan Bulgaristan, Hırvatistan ve Romanya AB üyesi olduktan sonra bu ülkelerden Almanya'ya gittikçe artan bir işçi ve göçmen dalgası en fazla gurbetçilerimizi etkileyecektir. Aldığımız bilgilere göre Almanya, işçi ücretlerini daha da düşürebilmek için bu ülkelerden 2 milyona yakın kalifiye işçi talep ediyor. Ayrıca asayiş ve güvenlik sorunlarının nasıl çözüleceği tabi ki ayrı bir tartışma konusudur. Yani anlayacağınız vatandaşlarımız maalesef sahipsiz bir şekilde kaderlerine terk edilmişler. Hükümetimiz ise aslında asimilasyon anlamına gelen entegrasyon dışında bir "çözüm" önermiyor.