Allah'ın tertemiz kıldığı, sevilmesi farz olan, Resulünün iki ağır emanetinden biri olan Ehl-i Beyt ile ilgili yazı yazarken bizleri, bu eşsiz iman hazinesi ile tanıştıran merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ı rahmetle anmak bir borçtur. Allah'ın selamı O'nun ve bu yolda olanların üzerine olsun.
Örnek insan, mükemmel insan Hz. Muhammed'dir (s.a.av). Neden? Çünkü O'nu, Rabbi terbiye etti. Peygamberimizden sonraki örnek insan ise İmam Ali'dir (a.s). Neden? O'nu da, Allah Resulü terbiye etti.
Özetle; Peygamber Efendimiz canlı Kuran'dır. İmam Ali Efendinizde (nübüvvet hariç) canlı Hz. Muhammet'tir.
Hâkim, Mecmaü'l-Beyan'ında şöyle nakleder: Peygamber şöyle buyurdu: "Allah peygamberleri muhtelif şecerelerden yaratmıştır ama Beni ve Ali'yi bir şecere ve ağaçtan yaratmıştır.
Ben, o ağacın kökleri mesabesindeyim. Ali ise o ağacın gövdesi. Fatıma ise o ağacın meyve vermesine bir vesiledir.
Hasan ve Hüseyin bu ağacın meyveleridir. Bize tabi olanlar da bu ağacın yapraklarıdır. Birisi tam 3 bin yıl Allah'a ibadet etse dahi bizim ailemizi sevmediği sürece Allah, onu yüzü üstü ateşe atacaktır."
Yani Hz. Fatıma'yı, İmam Ali'yi, İmam Hasan'ı, İmam Hüseyin'i (a.s) sevmek iman gereğidir. Yani Allah'ın emridir; "De ki: Ben buna (peygamberliğimi tebliğime) karşılık sizden yakınlarıma sevgiden başka hiç bir ücret istemiyorum." (Şura, 23) Peygamber Efendimizde birçok hadisi şeriflerinde bu ilahi gerçeği dile getirmiş, Ali'yi sevmenin, kendisini sevmek olarak, düşmanlık etmeninde kendisine düşmanlık etmek olarak algılanacağını (ki, Hz. Peygambere düşmanlık Allah'a düşmanlıktır) ve böyle hüküm verileceğini açıklamıştır.
Veda Haccından sonra Gadr-i Hum denen mevkide nazil olan Maide suresi 67. Ayete binaen Peygamber Efendimiz yaklaşık 120 bin sahabeye bir hutbe irad etti. Bu hutbede "hilafet ve velayetin" başının İmam Ali olduğu ilahi gerçeğinden ilan edildi. Ve Kuran'ın son ayeti nazil oldu; "Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslam'ı beğendim" (Maide 3)
Bu hutbeyle İslam Dini kemale ermiş ve tamamlanmıştır. O hutbede Allah Resulü (sav) tam 6 kez;
1- Ali b. Talib, benim kardeşimdir, vasimdir, halifemdir ve benden sonraki halifemdir.
2- Allah Resulünün (sav) halifesi odur. Müminlerin emiri odur. Allah tarafından tayin edilen hidayet imamı odur.
3- Ey insanlar! Bu Ali'dir! O benim kardeşimdir, vasim, ilmimi toplayan ve ümmetim arasında iman eden kimseler üzerindeki halifemdir.
4- Ey insanlar! Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar imamet veraseti olarak neslime emanet ediyorum.
5- Ali, Allah tarafından tayin edilen imamdır.
6- Benden sonra Ali, Allah'ın emri ile sizin veliniz ve imamınızdır. İmamet makamı ondan sonra da Allah ve Resulü ile görüşeceğiniz güne kadar O'nun evlatlarından olan benim neslimin hakkıdır." İlahi gerçeğini tebliğ etmiştir.
Bu hutbeden sonra başta Hz. Ömer olmak üzere İmam Ali'ye tebrikler yağıyordu. Medine'ye dönen Peygamber Efendimiz kısa bir süre sonra vuslata ermiş, Rabbine kavuşmuştu. İmam Ali (a.s) Peygamberimizin defin işlemleriyle ilgilenirken birileri Sakife'de büyük bir fitne ateş yakıyordu. Evet, kıyamete kadar insanları yakacak olan ilk fitne ateşi o gün yakıldı.
Sakife'de başlayan fitne ile İslam Dini adeta ruh ve beden ayrılması gibi bir durumla karşılaşmıştır. Yani bir tarafta ruhuyla, bedeniyle canlı İslam. Diğer tarafta da ruhunu kaybetmiş, şekil ve sözden ibaret Sakife mantığı.
Sakife mantığı senelerce sürdü. Ve nihayetinde İmam Ali'nin hakkı olan hilafeti, elleriyle getirerek sahibine teslim ettiler. Ruh ve beden buluşmuştu. İmam Ali, Hz. Peygamberin ortaya koyduğu gerçekleri yeniden hayata geçirdi. İlimden, ibadetten, ekonomiden, askeri ve sosyal teşkilatlanmalara kadar hayatın tamamını ilahi çizgiye taşıdı.
Tabi bu yeniden diriliş, birilerinin hoşuna gitmedi. Sırf dünyalık saltanat, arzu ve istekler için dinlerini sattılar. Entrika, komplo peşine düştüler. İlk kullandıkları aynen bugün olduğu gibi insanların manevi duygularını sömürmek oldu. Kuran'ı kullandılar, İslam'ı kullandılar ve insanları aldattılar.
Aldatılmamak için, kullanılmamak için, imanımızı muhafaza etmek için bizler, Ehl-i Beyt'e muhtacız, tevhidin merkezinde buluşmak zorundayız…
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025