Habibullah (s.a.v) Mekke de Rebiül Evvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı dünyaya gelmiştir. Annesi Amine Hatun doğumunda diğer kadınlar gibi eziyet çekmemiş hatta ağırlık bile hissetmemiştir. Bir gece rüyasında tanımadığı bir kimse gelip "Sen âlemlerin hayırlısına hamilesin, doğduğunda adını Muhammed koy" diye ikazda bulunmuştur. Amine annemiz anlatıyor: "Rasulullah vücuda geldi, baktım mübarek başını secdeye koydu, ellerini kaldırdı duada bulundu" Peygamber efendimiz doğduğu gece birçok mucizeler olmuştur. Yeryüzündeki putların bir çoğu düşüp kırılmış, İran hükümdarı Kisra'nın 14 kuleli sarayının bütün şerefeleri yıkılmış, yine Dicle de yaptırdığı saray nehrin taşmasıyla yerle bir olmuştur. Mecusilerin asırlardır yanan ateşi sönmüştür. Birçok hikmetler yumağı ile Allah'ın sevgilisi dünyaya teşrif etmiştir. Onu emzirmek için yalnız insanlar değil, vahşi hayvanlar, kuşlar velhasıl bütün yaratıklar öne atılıp birbirleriyle yarışmışlar ve aralarında çekişmişlerdir. Bunun sebebi Resullullah doğduğu zaman Allah'tan bir nida gelip; Ey yaratılanlar Abdullah oğlu Muhammed (s.a.v) Arştan arza inip, cemalin nuru dünyayı aydınlattı. Onu emzirene ve kucağında tutana ne mutlu. Bu nidayı bütün yaradılan duymuş ve onu emzirmek için birbirleriyle yarış etmişlerdir. Hatta birbirleriye çekişmişlerdir. Sonra birbirinizle çekişmeyin onu ancak insanlar emzirir diye bir hitap geldi. Bir rivayette Halime ve Sevbe o hizmet için tayin olunmuş denilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v) Efendimiz yalnızca insanların peygamberi değil cinlerinde peygamberiydi. Vahşi hayvanların bile onu özlemle beklediği bir insandı. Dağlar taşlar, bütün mahlûkat ona saygıda kusur etmezdi. Bütün hayatını ona düşmanlıkla geçiren amcası Ebu Lehep Peygamberimizin doğduğu gece kölesini azat ettiği için her pazartesi gecesi azabının hafiflediğini bizlere diğer amcası Hz. Abbas (r.a) rivayet etmektedir. Sadece onun doğumuna sevinen ve iman ehli olmayan ve hatta bütün hayatını Allahın sevgilisine işkence ile geçiren bir kâfire Allahın (c.c) merhametine bakın. O zaman şunu çok rahat söyleyebiliriz. Biz müminler Resulullahın ümmeti olarak bir ömrü onun geçirdiği dini ve yaşantısını yani sünnetini yerine getirmeye çalışırsak, bizleri cehennemden koruyacak bir hayatın içinde oluruz. Yalnızca onu sevmek (tabi hakkıyla) bizleri Allah'a ulaştırmak için ilk adımdır. Bir hadisinde Ömer (R.a.h) rivayet eder.Kıyamet günü ümmetimden bir kimsenin Cehenneme atılması emredilir. Cehennemin kenarına gelince ağlamaya başlar. Zebaniler kendisini tutup cehenneme atacakları zaman derki; "Azıcık sabredin halime ağlayayım" Melekler derlerki; dünya da ağlamadın şimdi ağlaman bir fayda vermez. O kimse ben âdemoğluyum. Ateşe dayanamam. Benim dünyada ümidim Muhammed (s.a.v) ümmetini Allah (c.c) yakmaz idi onun için Nasara ve Yahudilerle bir araya gelmemeyi umardım. Melekler Hz. Muhammed (s.a.v.) şimdi Allah'ın katındadır. Onu çağır derdine derman bulursun, yoksa Cehennemin dibine girersin. O kimse bu sözlere hayret eder. Hemen Peygamberlerin seyyidi Hz. Muhammed (s.a.v) efendimizi çağırır. İnsanların ve Cinlerin efendisi bu kimsenin sesini işitip o tarafa hızla gelir. O kimseyi Zebanilerin ellerinden alıp derki: Ey Melekler bu kimseyi bana teslim edin, halini sorup amellerini tekrar tartsınlar. Melekler Ya Rasulellah biz memurlarız, Allah' u teladan emir gelinceye kadar bu kimseden elimizi çekmeyiz derler. Resulu Ekrem (s.a.v) yüzünü Hak telaya döndürüp secdeye varır ve derki Ey rabbim! Melekler ümmetimden birini aldılar bana vermiyorlar. Hak teala emreder. Ey Melekler kulumu habibime teslim edin. Resulullah (s.a.v) o kimseyi alır mizana götürür. Amellerini tartar günahları ağır gelir. Resulullah (s.a.v) elini cebine götürür ve bir beyaz kağıt çıkarır. Üzerinde nurdan yazı vardır. Bu kâğıdı sevap kefesine koyar, bu kez sevap kefesi ağır gelir. Hak teala buyurdu ki Kulumu Cennete iletin. O kimseyi Cennete götürürler. Cennetin kapısında Peygamber Efendimizi görür. Resulullah (s.a.v) Efendimiz bilirmisin ben kimim diye sorar. O kimse Anam ve Babam sana feda olsun, ne güzel cemalin var. Ne tatlı kokun var. Kim olduğunu bilmek isterim. Efendimiz buyurur ki; Ben peygamberin Muhammed Mustafayım (s.a.v). O sahife-ki onunla sevapların günahlarından ağır geldi. Onlar bana okuduğun salâvatlardır. Sonra o kimse Resulluhlah (s.a.v) Efendimizin ayağına kapanıp, ayağının tozunu öper ve derki, Eğer senin şefaatin ve benim salâvatım olmasaydı ben de diğer cehennemlikler gibi cehenneme düşüp çeşitli belalara müptela olurdum. Tirmizi Abrurrahman bin semureden (r.a) rivayet eder. Bu gece acayip bir rüya gördüm. Ümmetimden bir kimse sırat üzerinde kâh sendeliyor, kâh dizi üzerine düşüyordu. Ama bana okuduğu salâvatlar elinden tutup sıratı selametle geçirdi. İbadetlerimiz ve dualarımızın kabul olması için Resulullah'a selavat getirmemiz esastır. Aksi takdirde hiçbir ibadetimiz ve duamız Allahın katında kabul görmemektedir. Rivayetlerde Cenab-ı Hakkın bir meleği vardır. Kıyamet günü sırat üzerinde kanatlarını açar ve derki Resulullah'a selavat okuyanlar nerede? Gelsinler ayaklarını kanadıma koyup sırat'ı selametle geçsinler.Resulullah'a salavat getirmekle bu kadar müjdeyi almak sanırım bize ümmetine fazlasıyla yeter. O zaman fazla söze gerek yok. Süleyman Çelebi'nin sözleriyle noktayı koyalım.Ger dilersiz, bulasız oddan necatAşk ile derd ile edin essalatEssalatü vesselamü aleyke Ya RasulellahEssalatü vesselamü aleyke Ya HabibellahEssalatü vesselamü aleyke ya seyyidel evveline vel ahiriyn. Hepinizin Mevlüt kandilini kutlar Cenab-ı Haktan bu mübarek gecede bizleri Resulüyle ve Melekleriyle anmasını ve affetmesini dilerim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012