Dün nisan ayı enflasyon verileri açıklandı. Tabi, her zamanki gibi TÜİK'in açıkladığı enflasyon ile ENAG'ın açıkladığı enflasyon arasında ciddi bir fark var.
TÜİK'in verilerine göre, yıllık enflasyon yüzde 69,80, aylık enflasyon ise yüzde 3,18 oldu. Akademisyenlerin oluşturduğu ENAG ise, yıllık enflasyonu yüzde 124,35, aylık enflasyonu ise yüzde 5,02 olarak hesapladığını belirtti.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) verileri, İstanbul'da nisan ayında perakende fiyatların aylık yüzde 4,89, yıllık ise yüzde 78,81 artış gösterdiğini ortaya koymuştu.
Enflasyon verileri açıklandıktan hemen sonra Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, sosyal medya hesabından şu mesajı paylaştı:
"AKP sebep, enflasyon sonuç. Nisan ayında enflasyon yüzde 69,80 açıklandı. ENAG'a göre yüzde 124… Mehmet Şimşek, Nebati'yi bile aratıyor maşallah."
Pazarda, markette en temel ürünlere gelen zamların TÜİK'in enflasyonunu değil, ENAG'ın enflasyonunu doğruladığını bizzat gözlemliyoruz.
Zaten ülkemiz için en büyük maliyet unsuru olan dolar kurunun, mazotun son 1 yılda yüzde 100'ler seviyesinde arttığını dikkate aldığımızda, enflasyonun reel manada yüzde 100'den aşağıda olma ihtimali de mantıksal olarak yoktur.
BTP lideri, "AKP sebep, enflasyon sonuç" diyor, gayet doğru söylüyor. Çünkü enflasyonun oldukça yüksek olmasının temel sebebi AKP hükümetinin uyguladığı ekonomi politikaları.
Hükümet yetkilileri 22 yıldır enflasyonla mücadele ettiklerini ve en büyük hedeflerinin de bu olduğunu söylüyor. 22 yıl geçtikten sonra neticeye bakıyorsunuz, dünyada en yüksek enflasyon oranına sahip 4'üncü ülke konumundayız. Üstelik mart ayında Venezuela'yı da sollayarak.
Normal şartlar altında bir hükümet en temel hedefini ilan eder ve sonucunda tam tersi bir netice elde ederse asla ve asla iktidarda kalamaz.
Ama maalesef Türkiye'de böyle olmuyor. Aslında seçmen tarafından başarılar ödüllendirilir, başarısızlıklar cezalandırılırsa demokrasi açığa çıkar.
Peki, enflasyon verileri niçin önemli?
Çünkü çalışanların ve emeklilerin maaşları buna göre belirleniyor.
Örneğin emekliler temmuz ayı itibarıyla 6 aylık enflasyon farkını alacaklar.
Yılın ilk 4 ayında bu fark TÜİK'e göre yüzde 18,72'ye yükseldi. Mayıs ve haziran verileri de ilave edildiğinde fark açığa çıkmış olacak.
Ama belirttiğimiz gibi TÜİK'e göre. Halbuki vatandaşların temel ürün ve hizmetlerde maruz kaldığı enflasyon ENAG'ın verisine göre. TÜİK buna 'hissedilen enflasyon' diyor. Masraflar ENAG'ın verisine göre artarken, maaşlar TÜİK'in verisine göre artıyor, aradaki fark kadar da vatandaşın geliri erimiş oluyor.
Yıllardır böyle… Yani bu maaş erimesinde yılların birikmişliği var.
Bu sebeple, bugün maaşlara sadece gerçek enflasyon kadar zam yapsanız bile adaleti sağlamış olmazsınız. Birikmiş farkları da vatandaşa vermeniz gerekiyor.
Hükümet bırakın bunu yapmayı, "talep enflasyonu var" diyerek maaşları daha da tırpanlamanın hesaplarını yapıyor.
Yılın ilk 4 ayında TÜİK'in verilerine göre yüzde 18,72'lik bir enflasyon oluşmasına rağmen, asgari ücrete ve emekli maaşlarına yapılan zam yüzde 0.
Yani hükümetin iddia ettiği gibi, vatandaşların maaş artışları enflasyonu artıran sebep değil. Maaşlar artmadığı halde enflasyon artmış.
Faizler artarken, dolar kuru artarken, mazot fiyatı artarken, elektrik, doğalgaz fiyatları artarken, bunlara bağlı olarak her türlü ürün fiyatı artarken kalkıp da "Enflasyonu vatandaşın maaşı artırıyor" demek, kendi suçunu vatandaşın sırtına yüklemek demektir.
Bu ülkenin vatandaşları olarak buna müsaade etmemeliyiz.
Vatandaşlar olarak hak ettiğimiz gelir seviyesine ancak ve ancak madenlerini işleten, senyorajını Milli Para olarak devreye koyan güçlü bir devlet anlayışıyla ulaşabiliriz.
Bunun bugün adı Milli Ekonomi Modeli, Bağımsız Türkiye Partisi ve BTP lideri Hüseyin Baş'tır.
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025