Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, insanın gerçekten akıl sağlığını koruması çok zorlaştı. O kadar garip olaylar yaşanıyor, o kadar haksızlıklar meydana geliyor ki, bu kadar gelişme karşısında gerçekten; “Ya Rabbi aklımıza sen sahip ol” diye dua etmek durumunda kalıyoruz.
Hükümetin terörle müzakerede kimseyi taktığı yok. Meclisteki gücünü, ABD’nin gazını ve desteğini arkasına almış, dilediği tarzı ve öneriyi beğenseniz de beğenmeseniz de uygulama sahasına koyuyor. Halkımız zaten aklını kullanma işini başkalarına vermiş, kendisi sadece günü kurtarma peşine düşmüş, olandan bitenden habersiz bir hayatı benimsemiştir. İktidar sahiplerinin bugün işi kolay gibi görünüyorsa, istediğini “kaşla göz arasında” yapabiliyorsa, bu kadar olumsuzluklara rağmen karşısında da halkın direncini göremiyorsak; bunda milletimiz üzerinde senelerdir uygulanan “kültür yozlaşmasının” rolü büyüktür.
Milli tarih şuurundan ve aidiyet duygusundan uzaklaştırılan milletimizin fertlerinin; kendi geleceğinin yok edilmeye çalışılmasına, bölünme ve yok olma senaryolarına göz yummasına, başka türlü izah getirilemez.
Türk’ün geleneğinde otoriteye itaat esastır. Türkler itimat ettiklerine sonuna kadar teslim olurlar, bunu da fazilet sayarlar. Onun bu özelliğini bilenler, kukla itaat merkezleri oluşturdular. Sözde ilim adamlarına, sözde fikir adamlarına, sözde şeyh efendilere, sözde hoca efendilere tabi olmalarını sağladılar. Milletimiz de “o dediyse doğrudur, o bizden akıllıdır” mantığına büründü. Bu süreç milletimizin düşünme kabiliyetini de zayıflattı. Türk milletinin düşmanları, sözde kanaat önderlerini ele geçirdiler. Böylece suyu baştan kestiler. İsteklerini önce onlara kabul ettirdiler, Sonra da milletimizi onların eliyle yanlışa sevk ettiler. Zaten düşünmeyi terk eden milletimiz, sözde düşünce sahipleriyle istenilen kulvara taşındılar.
“Akil adamlar” projesinden medet umanların esas niyetleri; kendi isteklerini sözde kanaat önderlerine ulaştırıp, sonra da onların eliyle, onların diliyle, milletimizi yönlendirmektir.
Peki, bu proje tutar mı? Şunu peşinen söyleyelim ki, bu proje tutmayacaktır. Çünkü seçilen “Akil adamların” kimlikleri ve fikirleri meydandadır. Bunlar, iktidara yakın, millete uzak kimselerdir. Hepsinin farklı takıntıları vardır. Zaten kendi akılları ile değil, kendilerine verilen akla göre hareket edecekler.
Son söz: Bizim başkasının ödünç aklına ihtiyacımız yok; “alın aklınızı başınıza çalın!”
Hükümetin terörle müzakerede kimseyi taktığı yok. Meclisteki gücünü, ABD’nin gazını ve desteğini arkasına almış, dilediği tarzı ve öneriyi beğenseniz de beğenmeseniz de uygulama sahasına koyuyor. Halkımız zaten aklını kullanma işini başkalarına vermiş, kendisi sadece günü kurtarma peşine düşmüş, olandan bitenden habersiz bir hayatı benimsemiştir. İktidar sahiplerinin bugün işi kolay gibi görünüyorsa, istediğini “kaşla göz arasında” yapabiliyorsa, bu kadar olumsuzluklara rağmen karşısında da halkın direncini göremiyorsak; bunda milletimiz üzerinde senelerdir uygulanan “kültür yozlaşmasının” rolü büyüktür.
Milli tarih şuurundan ve aidiyet duygusundan uzaklaştırılan milletimizin fertlerinin; kendi geleceğinin yok edilmeye çalışılmasına, bölünme ve yok olma senaryolarına göz yummasına, başka türlü izah getirilemez.
Türk’ün geleneğinde otoriteye itaat esastır. Türkler itimat ettiklerine sonuna kadar teslim olurlar, bunu da fazilet sayarlar. Onun bu özelliğini bilenler, kukla itaat merkezleri oluşturdular. Sözde ilim adamlarına, sözde fikir adamlarına, sözde şeyh efendilere, sözde hoca efendilere tabi olmalarını sağladılar. Milletimiz de “o dediyse doğrudur, o bizden akıllıdır” mantığına büründü. Bu süreç milletimizin düşünme kabiliyetini de zayıflattı. Türk milletinin düşmanları, sözde kanaat önderlerini ele geçirdiler. Böylece suyu baştan kestiler. İsteklerini önce onlara kabul ettirdiler, Sonra da milletimizi onların eliyle yanlışa sevk ettiler. Zaten düşünmeyi terk eden milletimiz, sözde düşünce sahipleriyle istenilen kulvara taşındılar.
“Akil adamlar” projesinden medet umanların esas niyetleri; kendi isteklerini sözde kanaat önderlerine ulaştırıp, sonra da onların eliyle, onların diliyle, milletimizi yönlendirmektir.
Peki, bu proje tutar mı? Şunu peşinen söyleyelim ki, bu proje tutmayacaktır. Çünkü seçilen “Akil adamların” kimlikleri ve fikirleri meydandadır. Bunlar, iktidara yakın, millete uzak kimselerdir. Hepsinin farklı takıntıları vardır. Zaten kendi akılları ile değil, kendilerine verilen akla göre hareket edecekler.
Son söz: Bizim başkasının ödünç aklına ihtiyacımız yok; “alın aklınızı başınıza çalın!”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025