Akıl nedir, sorusuna cevap aramaya kalkarsanız felsefecilerin, filozofların verdiği on binlerce yanıt ve teşbihi ile karşılaşırsınız. Cehalet nedir, sorusunun cevabında da aynı tablo ile karşılaşırsınız.
Benim öğrendiğim, inandığım, gördüğüm ve de yaşadığım gerçek ise aklın sadece bilgi olmadığı cehaletin ise bilgisizlik olmadığı şeklindedir.
En başta şunu öğrendim; Akıl mahlûktur. Yani yaratılmıştır. Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu konuda çok net tespit ve tasvirleri vardır.
Sayın Baş'ın; "Akıl insana verilmiş bir araçtır. İnsan gönüldür, gönül" tespiti aslında insanın ve aklın ne olduğunun da anlamıdır.
Bu mealde yine Sayın Baş, "akıl, insan için çok şeydir ama her şey değildir" şeklinde çizdiği profilde çok iyi düşünülmelidir. Diğer taraftan cehalet de aynı şekilde mahlûktur.
Diğer taraftan bilgi eşittir akıl olmadığı gibi, bilgisizlik eşittir cehalettir de denilemez.
Buradan sonrasını yedinci Hak İmam Musa Kazım Hazretlerinden aktarayım;
İmam Kazım Hazretleri meşhur öğrencisi Hz. Hişam'a şöyle diyor;
"Ey Hişam! Aklı ve ordusunu, cehaletini ve ordusunu tanı. O zaman hidayete erenlerden olursun.
Hişam şöyle diyor: Dedim ki: 'Sana kurban olayım. Senin, bize öğrettiğinden başka bir şey bilmiyoruz.'
Bunun üzerine İmam Hazretleri akıl ve cehaletin nasıl yaratıldığını anlattıktan sonra akıl ve cehaletin askerlerini sıraladı. (Bizler bunlara kısaca huy veya ahlak diyoruz)
Şimdi İmam Kazım'ın (a.s) aklın ve cehaletin askeri olarak sıraladığı huylara, karakterlere bakalım;
Hayır, (iyilik) aklın veziridir, der imam Kazım. Şer (kötülük) ise cehaletin veziridir, der.
İmanın karşıtı küfürdür. Tasdikin karşısındaki cehalet askeri yalanlamaktır.
İhlas karşısında ise nifak vardır. Adaletin karşısında haksızlık, ümidin karşısında ise ümitsizlik vardır.
Hoşnutluk ile mücadele eden hırçınlık, şükrün karşısında ise nankörlük vardır.
Halkın eline göz dikmemek-tamahkârlık var.
Tevekkülün karşısında ihtiras, şefkatin ise katı yüreklilik, ilmin ise cehalet karşısında durur.
İffet ve şerefin zıddı şerefsizlik ve de rezilliktir. Zühdün karşısında dünyaya düşkünlük vardır.
Anlayışlılık-ahmaklık; yumuşaklık-sertlik, cüretkârlık birbirlerinin karşısındadır.
Alçakgönüllülükle mücadele eden kibirliliktir. Teenninin karşısında acelecilik; ağırbaşlılığın karşısında ise hafiflik; suskunluğun ise boşboğazlık vardır.
Uysallık-dik başlılık. Teslimiyet-havalara girmek, kibirlenmek; af-kindarlık. Merhamet-katı yüreklilik; yakin-kuşku; sabır-sabırsızlık; vazgeçme, göz yumma-intikam; zenginlik (kanaatkârlık)-yoksulluk (açgözlülük) birbirleriyle mücadele ederler.
Tefekkür-yanılma; hatırlama-gaflet etme; ilişkileri sürdürme-bağları kesme; kanaat-ihtiras; yardımlaşma-esirgeme; dostluk-düşmanlık; vefa-ihanet (vefasızlık); itaat-isyankârlık; boyun eğme-ululanma da her daim mücadele halindedirler.
Selamet-belâ; zekâ-kalın kafalılık; marifet-inkâr; iyi geçinmek-çekişmek; birbirinin gıyabında sağlam olmak-hileyle aldatmak; sır saklamak-sırrı ifşâ etmek karşı karşıyadırlar.
Takva-hased; temizlik-kirlilik; hayâ-utanmazlık; dengeli olmak-israf, savurganlık; rahat-meşakkat; kolaylık- zorluk; afiyet (esenlik)-uğraşmak (sıkıntı) hep mücadele ederler.
İtidal-çoğaltma yarışı; hikmet-hevese uymak; ağırbaşlılık-hafiflik; mutluluk-bedbahtlık; tövbe-günahta ısrar;
Koruma-başıboşluk; dua ve yakarış-duadan kaçınmak; dirilik-bitkinlik; sevinç-üzüntü; kaynaşmak-ayrılık;
Cömertlik-cimrilik; huşu-kendini beğenmişlik; yanında konuşulanı korumak-koğuculuk (söz taşımak);
Bağışlanma dilemek-yüz çevirip kendini aldatmak; zekilik-ahmaklık her daim birbirleriyle çatışırlar, der İmam Kazım.
İmam Kazım bunları anlattıktan sonra 'Ey Hişam' der ve şöyle devam eder;
"Aklın sayılan bu askerlerinin tümü ancak Nebi'de (s.a.a.) veya Nebi'nin vasisinde ya da Allah'ın, kalbini sınayarak kötülüklerden arındırdığı bir mü'minde toplanabilir.
Fakat diğer mü'minlere gelince, onlardan hiç kimse yoktur ki, bu askerlerin bir kısmına sahip olmasın ve gitgide tekâmüle (olgunlaşmaya) doğru yol almasın, cehaletin askerlerinden peyderpey arınmasın.
İşte ancak bu süreç tamamlandıktan sonra nebiler ve vasilerle birlikte en yüksek derecede yer alır. Allah, bizi ve sizi, itaatine ulaşmada başarılı kılsın." (konunun tamamı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Musa Kazım adlı eserinde mevcuttur.)
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025