Akıl, sözlükte düşünme, anlama, kavrama, tedbir alma yetisi olarak tarif edilirken zekâ, aklı ustaca kullanabilme olarak tarif edilir.
İnsan daima bir etkileşim halinde olduğu için aklı da bu etkileşim içerisinde kararlar alır, yön tayin eder, hedef belirler. Alınan bu kararlar, belirlenen hedefler iyi yönde olabileceği gibi kötü yönde de olabilir. Kendisine, çevresine, ülkesine faydalı olabileceği gibi zararlı da olabilir.
İşte bu noktada işe maneviyat girer. Maneviyatın merkezi kalptir. Akıl ve kalp aynı istikamette olduğu müddetçe kişi hem kendine, hem çevresine, hem de insanlığa faydalıdır. Aksi durumda durum ve şartlara göre insan en tehlikeli mahlûk olabilir.
Bu noktada Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın şu tespiti hepimiz için bir reçete niteliğindedir. Sayın Baş diyor ki:
"Akıl ile kalbin sahaları farklı, farklıdır. Akıl, maddi öğeleri tanır. Kalp manevi dünyayı tanır. İşte mü'min bu iki sahayı da bilmek ve yaşamakla mükellef insanın adıdır?
?İnsanın, Cenab-ı Hakk'ı kalp yoluyla tanıması, Allah'ın (c.c) kulunun kalbine tecellisidir. İnsan, Rabbini ne kadar tanırsa, O'ndan o kadar korkar.
Tabii korkunun iki yönü vardır. Aklı ile insan Allah'ın (c.c) azabından korkar. Kalbi ile rahmetinin, aşkının mahrumiyetinden korkar.
Aklı çalıştıran nefsanî duygular olduğu için, o hep kendi menfaatine olan neticeleri düşünerek Allah'tan (c.c) korkar. Onun neticesi ise cennettir, cehennemdir. Cehenneme gireceğim diye akıl nefse telkin eder. Dolayısıyla ondan korkarsın.
Ama kalp yoluyla Allah'ı (c.c) tanıyan insanın korkusu, cehenneme girme korkusu değildir. 'Ya Rabbim beni rahmetinden, sevdasından, aşkından mahrum ederse?' diye korkar. Bu öyle bir sevgi, öyle bir sevdadır ki, bunun tadını anlatmak mümkün değildir." (Yaşayan Kur'an; Sünnet sh:43?44)
Efendim! Felsefeciler şöyle diyor, meşhur düşünürler aklı şöyle tarif ediyor vs. yorumları beni hiç ilgilendirmiyor. Neden ilgilendirsin ki?
Aristo, 'insan, düşünen hayvandır' derken Konfüçyus 'insan, öğrenen hayvandır' diyor.
Thales 'insan, araştıran hayvandır' derken Sokrates, 'insan, sorgulayan hayvandır' diyor. Özetle, 'biz, hayvanların gelişmiş şekliyiz' diyor. Bu onların ve o medeniyetleri savunucuların görüşleri. Bizi bağlar mı? Bağlamaz.
Allah'a, Resulü ve ahiret gününe inanalar olarak bizler, 'eşrefi mahlûkuz'. Bizi, Allah (c.c) yarattı. Bize, Kendinden bir nefha (ruh) üfledi, iyiyi, kötüyü ayırt etmek için akıl verdi ve yalnızca bana kulluk edin, dönüşünüz banadır, hesaba çekileceksiniz, dedi.
Ne demişti Prof. Dr. Haydar Baş? "Akıl insana verilmiş bir araçtır. İnsan, gönüldür gönül."
İşte bizler o büyük dönüş gerçekleşmeden önce aklımızı araç ederek güzel, faydalı işler yapmaya gayret ediyoruz.
Duygu dünyamızın direksiyonunda da akıl vardır. Ama kaptan her zaman kalptir. Misal, çok kızgınız. Kalp direksiyonu öfke yönüne kırarsa akıl hem kendimize, hem karşıdakine zarar verir. Ama sabır yönüne kırarsa kazanan biz oluruz. Bu mal konusunda da, amel konusunda da arzu-istek konusunda da yani duygu dünyamızın tamamında da geçerlidir.
Nasılını İmam Musa Kazım'ın nasihatlerinden aktarayım;
"Yalnızlığa sabır göstermek, aklın gücünün belirtisidir. Kim Allah'ı tanırsa, O'nu bilirse dünya ehlini ve dünyayı arzulayanları terk eder, Allah katında olanları arzular.
Allah yalnızlıkta onun yoldaşı, birlikte onun arkadaşı, yoksullukta onun zenginliği olur ve kimsesizlikte onun izzet vereni olur.
Halk, Allah'a itaat etmekle görevlendirilmiştir. Kurtuluş da ancak itaatle olur. İtaat ilimle, ilim öğrenmekle, öğrenmek ise ancak akılla sağlama alınır. Ancak Rabbanî âlimden edinilen bilgiye bilgi denir. İlmi tanımak da ancak akılla olur.
Malsız zenginlik, kıskançlıktan kurtulmuş huzurlu bir kalp ve dinde esenlik isteyen bir kimse, olgun ve eksiksiz bir akıl vermesi için Allah'a yakarmalıdır.
Çünkü aklını kullanan insan kendisine yetene kanaat getirir. Kendisine yeterli olana kanaat getiren, kendini başkasına muhtaç görmez ama kendisine yeterli olan şeye kanaat getirmeyen, hiçbir zaman doymaz, ebediyen zenginlik elde edemez." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Musa Kazım eserinden)
Akıllı günler dilerim?
İnsan daima bir etkileşim halinde olduğu için aklı da bu etkileşim içerisinde kararlar alır, yön tayin eder, hedef belirler. Alınan bu kararlar, belirlenen hedefler iyi yönde olabileceği gibi kötü yönde de olabilir. Kendisine, çevresine, ülkesine faydalı olabileceği gibi zararlı da olabilir.
İşte bu noktada işe maneviyat girer. Maneviyatın merkezi kalptir. Akıl ve kalp aynı istikamette olduğu müddetçe kişi hem kendine, hem çevresine, hem de insanlığa faydalıdır. Aksi durumda durum ve şartlara göre insan en tehlikeli mahlûk olabilir.
Bu noktada Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın şu tespiti hepimiz için bir reçete niteliğindedir. Sayın Baş diyor ki:
"Akıl ile kalbin sahaları farklı, farklıdır. Akıl, maddi öğeleri tanır. Kalp manevi dünyayı tanır. İşte mü'min bu iki sahayı da bilmek ve yaşamakla mükellef insanın adıdır?
?İnsanın, Cenab-ı Hakk'ı kalp yoluyla tanıması, Allah'ın (c.c) kulunun kalbine tecellisidir. İnsan, Rabbini ne kadar tanırsa, O'ndan o kadar korkar.
Tabii korkunun iki yönü vardır. Aklı ile insan Allah'ın (c.c) azabından korkar. Kalbi ile rahmetinin, aşkının mahrumiyetinden korkar.
Aklı çalıştıran nefsanî duygular olduğu için, o hep kendi menfaatine olan neticeleri düşünerek Allah'tan (c.c) korkar. Onun neticesi ise cennettir, cehennemdir. Cehenneme gireceğim diye akıl nefse telkin eder. Dolayısıyla ondan korkarsın.
Ama kalp yoluyla Allah'ı (c.c) tanıyan insanın korkusu, cehenneme girme korkusu değildir. 'Ya Rabbim beni rahmetinden, sevdasından, aşkından mahrum ederse?' diye korkar. Bu öyle bir sevgi, öyle bir sevdadır ki, bunun tadını anlatmak mümkün değildir." (Yaşayan Kur'an; Sünnet sh:43?44)
Efendim! Felsefeciler şöyle diyor, meşhur düşünürler aklı şöyle tarif ediyor vs. yorumları beni hiç ilgilendirmiyor. Neden ilgilendirsin ki?
Aristo, 'insan, düşünen hayvandır' derken Konfüçyus 'insan, öğrenen hayvandır' diyor.
Thales 'insan, araştıran hayvandır' derken Sokrates, 'insan, sorgulayan hayvandır' diyor. Özetle, 'biz, hayvanların gelişmiş şekliyiz' diyor. Bu onların ve o medeniyetleri savunucuların görüşleri. Bizi bağlar mı? Bağlamaz.
Allah'a, Resulü ve ahiret gününe inanalar olarak bizler, 'eşrefi mahlûkuz'. Bizi, Allah (c.c) yarattı. Bize, Kendinden bir nefha (ruh) üfledi, iyiyi, kötüyü ayırt etmek için akıl verdi ve yalnızca bana kulluk edin, dönüşünüz banadır, hesaba çekileceksiniz, dedi.
Ne demişti Prof. Dr. Haydar Baş? "Akıl insana verilmiş bir araçtır. İnsan, gönüldür gönül."
İşte bizler o büyük dönüş gerçekleşmeden önce aklımızı araç ederek güzel, faydalı işler yapmaya gayret ediyoruz.
Duygu dünyamızın direksiyonunda da akıl vardır. Ama kaptan her zaman kalptir. Misal, çok kızgınız. Kalp direksiyonu öfke yönüne kırarsa akıl hem kendimize, hem karşıdakine zarar verir. Ama sabır yönüne kırarsa kazanan biz oluruz. Bu mal konusunda da, amel konusunda da arzu-istek konusunda da yani duygu dünyamızın tamamında da geçerlidir.
Nasılını İmam Musa Kazım'ın nasihatlerinden aktarayım;
"Yalnızlığa sabır göstermek, aklın gücünün belirtisidir. Kim Allah'ı tanırsa, O'nu bilirse dünya ehlini ve dünyayı arzulayanları terk eder, Allah katında olanları arzular.
Allah yalnızlıkta onun yoldaşı, birlikte onun arkadaşı, yoksullukta onun zenginliği olur ve kimsesizlikte onun izzet vereni olur.
Halk, Allah'a itaat etmekle görevlendirilmiştir. Kurtuluş da ancak itaatle olur. İtaat ilimle, ilim öğrenmekle, öğrenmek ise ancak akılla sağlama alınır. Ancak Rabbanî âlimden edinilen bilgiye bilgi denir. İlmi tanımak da ancak akılla olur.
Malsız zenginlik, kıskançlıktan kurtulmuş huzurlu bir kalp ve dinde esenlik isteyen bir kimse, olgun ve eksiksiz bir akıl vermesi için Allah'a yakarmalıdır.
Çünkü aklını kullanan insan kendisine yetene kanaat getirir. Kendisine yeterli olana kanaat getiren, kendini başkasına muhtaç görmez ama kendisine yeterli olan şeye kanaat getirmeyen, hiçbir zaman doymaz, ebediyen zenginlik elde edemez." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Musa Kazım eserinden)
Akıllı günler dilerim?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Esad, halkını katlediyor (!) Şara devletini koruyor (!) / 11.03.2025
- ABD neden Ortadoğu’da? / 10.03.2025
- Faiz maddi-manevi hastalıktır / 09.03.2025
- Ramazanda faiz indirim kararı / 08.03.2025
- Erdoğan ve Bahçeli birlikte başardılar / 07.03.2025
- Dünyanın kalbi teorisi -2- / 06.03.2025
- Dünyanın kalbi teorisi -1- / 05.03.2025
- Başkomutan! / 03.03.2025
- PKK bitti (!) Kürt sorunu (!) küreselleşti / 02.03.2025
- Seçilmişlerin dilinden oruç / 01.03.2025
- ABD neden Ortadoğu’da? / 10.03.2025
- Faiz maddi-manevi hastalıktır / 09.03.2025
- Ramazanda faiz indirim kararı / 08.03.2025
- Erdoğan ve Bahçeli birlikte başardılar / 07.03.2025
- Dünyanın kalbi teorisi -2- / 06.03.2025
- Dünyanın kalbi teorisi -1- / 05.03.2025
- Başkomutan! / 03.03.2025
- PKK bitti (!) Kürt sorunu (!) küreselleşti / 02.03.2025
- Seçilmişlerin dilinden oruç / 01.03.2025