İktidar ve partisi başlattığı açılımla, dediğim dedik, durmak yok, yola devam ediyor. Öyle bir heyecana kaptırmışlar kendilerini ki, baldıran bile bal olmuş. Bu taşın altına ellerini değil vücutlarını koymuşlar. Sonucu gördükleri halde vazgeçmiyorlar.
Erdoğan ve hükümeti rüzgâra karşı çıra yakmış durumda. Rüzgâra karşı yakılan çıra eğer ateşi az ise söner. Çok ise yakanı, yakar. İşte bu mealde iktidarın hesap edemediği baldırana belki panzehir bulur kurtulurlar. Ama ayaklar altına aldık dedikleri “Türk” kavramının öz kütle ağırlığıdır. Türklerin öz kütle ağırlığı cıvadan çok çok daha fazladır. Altına alanın üstüne çıkar. Taş olarak göreni ezer geçer… İktidar bu yoldan dönmez ise bu ateş bu milleti yakacak. Dost ağlarken düşmanlar sevinecek…
Muhalefet, Tayyip fırtınasına kaptırmış kendisini gidiyor. MHP, Erdoğan’ı dizi film benzetmeleri, üstü kapalı tehdit ve ikazlarla laflarken CHP, görüş ama ne görüştüğünü bana da anlat. Ben görüşmenize, anlaşmanıza karşı değilim. Karşı olduğum, benim niye bunlardan haberim yok, babında.
Neticede Erdoğan, MHP’yi, İşçi parti kıyasıyla, çok konuşmayın geçmişinizi araştırırım, gibi siyasi tehditlerle, CHP’yi darbecilikle, darbecilerle iş birliği yapmakla, oy kaygısı yüzünden barışa engel olmakla itham ederek, size mi soracaktık, mantığıyla susturmaya çalışıyor. Vatandaşı ise ayranla, Sultan Ahmet Camii’ni bi doldurun, Ayasofya’yı da açarız, gazıyla telkin ediyor.
Hükümetin bu süreçte direk hedef olmamak için malum akilleri ortaya sürdü. Ya da akilleri, AKP kalesinin önüne baraj olarak kurdu. Şu anda bütün şutlar barajdan dönüyor. Tepkiler baraja takılıyor, AKP kalesi sağlam gözüküyor.
Süreç tam gaz ilerliyor. Teröristler ve sözcüleri kanla, silahla elde edemediklerini bir bir elde etmeye başladılar. Artı birde itibar görmeye başladılar.
Muhalefetin çözümsüzlüğü ve çaresizliği ortaya yeni bir muhalefet çıkardı. Akademisyenlerden, muhalif yazarlardan, emekli askerlerden oluşan, açılıma karşı yeni bir yapılanma. Akıllı insanlar. Kısacası “akillere” karşı “akıllı” adamlar.
Bu akıllı adamlar da Anadolu’yu dolaşıp, milletimize başlatılan sürecin tehlikesinden ve ortaya çıkacak korkunç sonucun yıkımından bahsedeceklermiş.
Bildirilerini, açıklamalarını okudum, söylemlerini dinledim. Bu akıllı adamlar, ülkemizin getirildiği noktanın tespitini yapmışlar, teşhisini koymuşlar. Ama tedavi yöntemi ve reçete yok.
Hep beraber düşünelim! Kapı kapı Anadolu’yu gezdik ve ülkemiz üzerinde oynanan oyunları anlattık. Sürece Türk Milleti hayır, dedi. Bu “hayır” aynı zamanda AKP’ye hayır anlamındadır. Emperyalizmin sözcüsü, kapitalizmin uygulayıcısı AKP hükümeti istifa etti.
Ya sonra! Hadi, CHP iktidar oldu diyelim. Ne yapacak? ABD’ye, AB’ye rağmen emperyalizme, kapitalizme hayır mı, diyecek. CHP’nin yarısı zaten bu sürecin içinde değil mi? Sonra CHP öyle cami, ayran edebiyatını da beceremez, milleti nasıl uyutacak?
MHP iktidar olsun. MHP, emperyalizme karşı mı? Kapitalizme karşımı? Bugüne kadar MHP’den ABD, AB aleyhine tek çıkış duyan var mı? Libya tezkeresinde MHP, kimin safındaydı.
Sonra hem CHP, hem MHP kapitalizm kurallarına göre ülkeyi yönetmeyecekler mi? Dünyayı ve ülkemizi ayrımcılığa, açlığa, kavgaya, savaşlara götüren kapitalizmin sömürgeci anlayışı değil mi?
Sonra emperyalistlerin sloganı olan barış, hak, eşitlik, özgürlük, çağdaş anayasa vb. gibi terimlerle artı teröre hak vererek, teröristi onore ederek terör biter mi?
Çözüm ne?
Çözüm, yedi uluslar arası kongrelerde anlatıldı. 600’den fazla bilim adamı dünyanın kurtuluşu olarak adlandırdı. Bizzat Rusya bu çözüme sahiplendi, aldı, uyguluyor. Kapıkulu oldukları ABD’nin başkanı, bir önceki başkanını bu çözümden hırsızlık yapmakla suçladı. Ama bizim siyasilerimiz bu gerçekten ve çözümden kaçtılar.
Neydi o gerçek? Prof. Dr. Haydar Baş’ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet uygulamalarıdır.
Bu gerçeği görüp, sahiplenmedikten sonra adınız ne olursa olsun çaresizsiniz ve çözümsüzsünüz…
Erdoğan ve hükümeti rüzgâra karşı çıra yakmış durumda. Rüzgâra karşı yakılan çıra eğer ateşi az ise söner. Çok ise yakanı, yakar. İşte bu mealde iktidarın hesap edemediği baldırana belki panzehir bulur kurtulurlar. Ama ayaklar altına aldık dedikleri “Türk” kavramının öz kütle ağırlığıdır. Türklerin öz kütle ağırlığı cıvadan çok çok daha fazladır. Altına alanın üstüne çıkar. Taş olarak göreni ezer geçer… İktidar bu yoldan dönmez ise bu ateş bu milleti yakacak. Dost ağlarken düşmanlar sevinecek…
Muhalefet, Tayyip fırtınasına kaptırmış kendisini gidiyor. MHP, Erdoğan’ı dizi film benzetmeleri, üstü kapalı tehdit ve ikazlarla laflarken CHP, görüş ama ne görüştüğünü bana da anlat. Ben görüşmenize, anlaşmanıza karşı değilim. Karşı olduğum, benim niye bunlardan haberim yok, babında.
Neticede Erdoğan, MHP’yi, İşçi parti kıyasıyla, çok konuşmayın geçmişinizi araştırırım, gibi siyasi tehditlerle, CHP’yi darbecilikle, darbecilerle iş birliği yapmakla, oy kaygısı yüzünden barışa engel olmakla itham ederek, size mi soracaktık, mantığıyla susturmaya çalışıyor. Vatandaşı ise ayranla, Sultan Ahmet Camii’ni bi doldurun, Ayasofya’yı da açarız, gazıyla telkin ediyor.
Hükümetin bu süreçte direk hedef olmamak için malum akilleri ortaya sürdü. Ya da akilleri, AKP kalesinin önüne baraj olarak kurdu. Şu anda bütün şutlar barajdan dönüyor. Tepkiler baraja takılıyor, AKP kalesi sağlam gözüküyor.
Süreç tam gaz ilerliyor. Teröristler ve sözcüleri kanla, silahla elde edemediklerini bir bir elde etmeye başladılar. Artı birde itibar görmeye başladılar.
Muhalefetin çözümsüzlüğü ve çaresizliği ortaya yeni bir muhalefet çıkardı. Akademisyenlerden, muhalif yazarlardan, emekli askerlerden oluşan, açılıma karşı yeni bir yapılanma. Akıllı insanlar. Kısacası “akillere” karşı “akıllı” adamlar.
Bu akıllı adamlar da Anadolu’yu dolaşıp, milletimize başlatılan sürecin tehlikesinden ve ortaya çıkacak korkunç sonucun yıkımından bahsedeceklermiş.
Bildirilerini, açıklamalarını okudum, söylemlerini dinledim. Bu akıllı adamlar, ülkemizin getirildiği noktanın tespitini yapmışlar, teşhisini koymuşlar. Ama tedavi yöntemi ve reçete yok.
Hep beraber düşünelim! Kapı kapı Anadolu’yu gezdik ve ülkemiz üzerinde oynanan oyunları anlattık. Sürece Türk Milleti hayır, dedi. Bu “hayır” aynı zamanda AKP’ye hayır anlamındadır. Emperyalizmin sözcüsü, kapitalizmin uygulayıcısı AKP hükümeti istifa etti.
Ya sonra! Hadi, CHP iktidar oldu diyelim. Ne yapacak? ABD’ye, AB’ye rağmen emperyalizme, kapitalizme hayır mı, diyecek. CHP’nin yarısı zaten bu sürecin içinde değil mi? Sonra CHP öyle cami, ayran edebiyatını da beceremez, milleti nasıl uyutacak?
MHP iktidar olsun. MHP, emperyalizme karşı mı? Kapitalizme karşımı? Bugüne kadar MHP’den ABD, AB aleyhine tek çıkış duyan var mı? Libya tezkeresinde MHP, kimin safındaydı.
Sonra hem CHP, hem MHP kapitalizm kurallarına göre ülkeyi yönetmeyecekler mi? Dünyayı ve ülkemizi ayrımcılığa, açlığa, kavgaya, savaşlara götüren kapitalizmin sömürgeci anlayışı değil mi?
Sonra emperyalistlerin sloganı olan barış, hak, eşitlik, özgürlük, çağdaş anayasa vb. gibi terimlerle artı teröre hak vererek, teröristi onore ederek terör biter mi?
Çözüm ne?
Çözüm, yedi uluslar arası kongrelerde anlatıldı. 600’den fazla bilim adamı dünyanın kurtuluşu olarak adlandırdı. Bizzat Rusya bu çözüme sahiplendi, aldı, uyguluyor. Kapıkulu oldukları ABD’nin başkanı, bir önceki başkanını bu çözümden hırsızlık yapmakla suçladı. Ama bizim siyasilerimiz bu gerçekten ve çözümden kaçtılar.
Neydi o gerçek? Prof. Dr. Haydar Baş’ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet uygulamalarıdır.
Bu gerçeği görüp, sahiplenmedikten sonra adınız ne olursa olsun çaresizsiniz ve çözümsüzsünüz…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025