Bugün İslam dünyasının bir başka sorunu askerîdir. Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında Amerika ve diğer Avrupa Birliği devletleri, İslam ülkelerinin ordularını dağıtıp yok etmek, silah ve askerî güç bakımından kendilerine bağlamak isterler. Bugün İslam ülkelerinin güçlü, millî ve ortak orduları yoktur. Olanlar da etkisiz hale getirilmektedir. Yani her ülkenin kendi millî ordusu, görünüşte vardır ama, silah ve diğer savaş malzemeleri bakımından batılı ya da başka yabancı devletlere bağımlı durumdadır. Diğer yandan bütün İslam ülkelerinin ortak katılımıyla oluşturulmuş, gerektiğinde İslam ülkelerinin kendi aralarındaki sorunlara müdahale edebilecek ortak güvenlik konseyi ve NATO benzeri bir İslam ordusu yoktur. Olmadığı için NATO orduları, İslam ülkelerine müdahale ederek işgal etmekte ya da içerden davet edilmektedir. Haçlı ordularını kurtarıcı olarak görmek, İslam ülkelerini Haçlı ordularının işgal etmesini meşru görmek, ses çıkarmamak, mandacılığı kurtuluş çaresi olarak sunmak, yani Haç'tan adalet beklemek bugün İslam dünyasının bir hastalığıdır. Bugün İslam ülkelerinin pek çok bölgesi, Amerikan üsleriyle doludur ve Haçlı ordularının karakolları haline gelmiştir. Yani İslam ülkeleri, büyük bölümü itibariyle Haçlı işgali altındadır.Mehmet Akif, Millî Mücadele döneminde emperyalist Haçlı Batılı çapulcuların ülkemizi askerî olarak işgaline karşı nasıl bir tavır takınmamız gerektiği konusunda gayet açık ve net olarak, "ya istiklâl ya ölüm" ilkesini benimsemiştir. Batılıların askerî işgalini hiçbir şekilde kabul etmemektedir. Nitekim 19 Kasım 1920'de yayınlanan Nasrullah Camii'nde verdiği vaazında bu meseleyi açıklığa kavuşturuyor. Ülkemiz işgal altında iken iradesi zayıf olan bazı kişiler şöyle diyorlardı: "Yapacak bir şey yok. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşından yorgun çıktık. Canımız, kanımız, paramız kalmadı. Düşmanlar ise çok kuvvetli. Düşmanların dayattığı barış şartlarını kabul etmekten başka çaremiz yok. Silahlı haydutlar tarafından kuşatıldık, bizim ise silahımız yok. İster istemez eşkiyanın emrine boyun eğeceğiz."Akif, böyle düşünenlere karşı şöyle diyor:"Pek doğru! Yalnız iki nokta var. Bir kere o silahlı haydutlar, ortalarına aldıkları bîçâreden parasını isteseler, üzerindeki elbisesini isteseler, ayağındaki külahını isteseler, biz de vermesini tasvib ederdik. Lakin bununla kanaat etmiyorlar ki. Bîçâre herifin kollarını, bacaklarını kestikten sonra: ?Boynunu uzat! Kafanı da ver! diyorlar. Madem ki teklif bu kadar ağırdır, artık bunu hiç kimse kabul edemez. İster istemez dişiyle, tırnağıyla uğraşır, çabalar. Nefisini imkânın son derecesine kadar savunmaya bakar.Ey cemaat?i Müslimîn! İşte bugün bizden istedikleri, ne filan vilayet, ne falan sancaktır. Doğrudan doğruya başımızdır, boynumuzdur, hayatımızdır, saltanatımızdır, devletimizdir, hilafetimizdir, dinimizdir, imanımızdır."Akif'in bu metinde üzerinde durduğu meselelerle bugünkü BOP Projesi aşağı yukarı aynıdır. Bugün de iradesi zayıf, kendine, Allah'ına ve milletine güvenini kaybetmiş zayıf iradeli bazı kişiler, "gücümüz, ekonomimiz, siyasetimiz zayıf. O yüzden Amerika'ya teslim olmaktan başka çaremiz yok, ne isterse verelim" diyorlar. Bugün BOP kapsamında Amerika ve Avrupa, Irak'ı, Afganistan'ı, Libya'yı, Mısır'ı, Suriye'yi, İran'ı ve diğer İslam ülkelerinin tamamına hâkim olmak, tamamını sömürmek, tamamını köleleştirmek istiyorlar. Sadece petrolü almak, sadece bir ülkeye hâkim olmakla yetinmiyorlar. Akif'in deyimiyle herifler kanaat etmiyorlar. Herifler, İslam ülkelerinin sadece madenlerini, petrolünü, gazını, şununu bununu istemiyorlar. Ayrıca yine Akif'in ifadesiyle "boynunu uzat, kafanı da ver" diyorlar. Yani kitleler halinde Müslümanları öldürüyorlar, soykırıma tabi tutuyorlar. İstiklalimizi, devletlerimizi, vatanlarımızı, kaynaklarımızı, dinimizi, imanımızı da istiyorlar yani onları da ele geçirmek ve yok etmek istiyorlar. Bu durumda BOP'un bu projesine karşı Akif'in çözümü net ve açıktır. O da şudur: "Bunların hiçbirini kabul edemeyiz. Dişimizle, tırnağımızla savaşarak sonuna kadar kendimizi koruyacağız."Akif, aynı vaazında işgalci emperyalist Haçlı ordularına karşı askerî olarak silahlı mücadeleyi öneriyor ve şöyle diyor:"Bir de o silahlı olduğunu kabul ettiğimiz haydutların başları pek boş değil. Korktukları tehlikeler var. Biz zaruri olan hayatımızı savunma görevinde biraz daha sebat edecek olursak, emin olunuz ki cehennem olup gidecekler."
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015