(Dünden devam...)
6- Atatürk gerçeği, 10 Kasım 2017-Ankara:
Yüce Türk milleti için bu tarihin anlamı evvelki makalemizde maddelediğimiz diğer dönüm noktalarından ayrı bir öneme sahiptir. Zira Prof. Dr. Haydar Baş, Mustafa Kemal Atatürk hakkında yazdığı "Hoş Geldin Atatürk" kitabıyla bilimsel olarak tüm sorulara, yalan ve iftiralara, merak edilenlere net olarak yanıt vermiş ve gerçekleri satır satır kaleme almıştır.
Peygamber soyundan gelen Atatürk'ün annesi mübarek annemiz Molla Zübeyde Hanım'ın soyu Seyyid Feyzullah Efendi'ye dayanmaktadır.
Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi ise Osmanlı arşiv kayıtlarında seyyid olarak yazmaktadır ve Osmanlı arşivlerindeki evkaf defteri kayıtlarından 1857-1868 tarihleri arasında Selanik'te Evkaf İdaresi'nde, Katib-i Meclis es-Seyyid Ali Rıza Efendi namıyla meclis kâtibi olarak görev yaptığı da ortaya çıkarılmıştır. (Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, (2017), Hoş Geldin Atatürk, İst., İcmal Yayıncılık).
Yani Kurtuluş Savaşı'nın başkomutanı, milletimizi bir bilek bir yürek yapan o Atatürk; ana tarafından da Peygamber soyuna dayanmaktadır, baba tarafından da Peygamber soyuna da-yan-mak-ta-dır!
Ömrünü tarih bilimine vermesine rağmen nice tarihçi ve akademisyene nasip olmayan bu ilmi hakikat; Prof. Dr. Haydar Baş Hoca ile gün yüzüne çıkmıştır. Böylelikle Atatürk'e iftira edenlere Allah bir tevbe kapısı açmıştır. Batı'nın kirli emelleriyle zehirlenen milletimiz, mevzuunu ettiğimiz tarihte panzehrini eline almış ve bünyesindeki maddi manevi kirlerin tamamından arınma şansını elde etmiştir.
Yaşayan tanıkların beyanları ile desteklenen bu eser Atatürk hakkında yazılmış en hacimli eser olmuştur. Başbakanlık Osmanlı Arşiv kayıtları ve resmi belgelerin tıpkıbasımıyla da kitabın kaynakçası temellendirilmiştir.
Atatürk'ün Kutbu'l-Aktab olmasından tutun Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'a ilk tefsir kitabını yazdırmasına değin birçok mevzudan söz eden bu kitap milletimizin aşk ve muhabbetiyle kısa sürede 5. baskıyı tüketmiştir. Bizim akademik camiadan ise yine bir ses çıkmamıştır, lakin şunu çok iyi kavramalıdırlar ki; Prof. Dr. Haydar Baş ortaya koyduğu tezleriyle, fikir ve projeleriyle zamanımızın ilim şehrine giden kapısıdır.
2002 senesinden beri Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Mustafa Kemal'in Ehl-i Beyt soyundan geldiğini anlatan Prof. Haydar Baş'a kulak vermeyenler dileriz bu garabetten en kısa sürede kurtulurlar zira onlar için başka bir çıkış yolu yoktur.
Bilimsellikten söz edip Prof. Haydar Baş Hoca'nın; Milli Ekonomi Modeli'ni okumayan, Hoş Geldin Atatürk eserini bilmeyen, her hafta düzenlenen Atatürk Vatandır sempozyumlarını takip etmeyen akademisyenler bize tarihin tekerrür ettiğini bir kez daha hatırlatmaktadırlar.
Aydınlarımızın, Lale Devri dönemindeki aymazlığı andıran tarz ve tavırlarını derhal terk etmeleri hem onların hem de milletimizin hayrına olacaktır. Dünya çapındaki bilim insanları Prof. Baş gerçeğini fark edip davet üzerine davet yollarken bizim yerli aydınlarımızın artık bu zevk ve safa döneminden çıkmaları gerekir zira bu sahte sefanın sonu hiç iyi görünmemektedir.
Tanzimat edebiyatı yıllarında güçlü bir ses, zirve bir isim şöyle der: "Durur ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i millette."
Vatan şairi Namık Kemal; zafere, başarıya giden yolların milletin gönül birliğinde olduğunu söyler, o halde Haydar Hoca'nın şu anlamlı cümlelerini ezberlemek gerekir: "Atatürk vatandır, Atatürk bayraktır,
Atatürk tam bağımsızlıktır, Atatürk birleştirici harçtır." Gazi Mustafa Kemal Atatürk asil Türk milletinin birleştirici harcıdır, ortak paydasıdır.
7- 27 Şubat 2018-Ankara:
Gerçekleri gizlemenin moda haline geldiği şu karanlık dönemde, milletimizin tek umudu Prof. Dr. Haydar Baş ve O'nun akademik kadrosudur. Milli Mücadele yıllarında sırf vatan müdafaası yapmak ve milletin egemenliğini gayri Müslimlere teslim etmek istemediği için nasıl ki Mustafa Kemal'i gizlemeye çalıştılar O'nu sürgün ettiler, hakkında iftiralar çıkarttılar, idam kararı dahi çıkartacak kadar bâtıla saptılar; bugün de Haydar Hoca'nın ortaya koyduğu bunca projelerine, bilimsel gelişmelerine rağmen sessiz kalan akademisyenler, savcılar, hekimler, eğitimciler, siyasetçiler vs. hala neyi beklemektedirler, ağır şartlara mahkûm ederek boynunu büktüğünüz köylünün tarlasına su sayacı takarak mı bu ülkeyi kalkındıracaksınız?
Bakanların yaptığı açıklamaları dinlerken keşke böylesi aktör/aktris olsam diyen konservatuar öğrencileri vardır. Ekonomimizin mevcut durumunu söylememek için kırk takla atan siyasiler boşa kürek çekmektedirler. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli uygulamaya konulsa hiç köylünün tarlasına su sayacı takılır mı, vatandaşa ağır vergiler gelir mi, hukuk böylesi bağımlı yargı olma yolunda ilerler mi, Vatikan'dan medet beklenir mi? Çözüm net olarak bellidir ki yukarıda verdiğimiz tarih Haydar Hoca'nın iki tezini birleştirip muhtevasını genişleterek güncellediği Milli Ekonomi Modeli Ve Sosyal Devlet Milli Devlet kitabının tanıtım ve imza gününün tarihidir.
Mustafa Kemal'in dediği gibi: "Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir."
O halde bu akademik garabetin son bulması, aydınlarımızın Prof. Dr. Haydar Baş'a kulak vermesiyle olacaktır. O'nu okumak ve anlatmak ilmî bir mesuliyettir. Akademisyenlerimiz 'ataları gibi korkusuzca' doğruları savunmalı ve kötüye giden gidişatımıza bir an evvel Prof. Dr. Haydar Baş'la dur demelidir.
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten
(Ey yaralı kükremiş aslan! Artık, bu gaflet uykusundan uyan!)
(Namık Kemal)
6- Atatürk gerçeği, 10 Kasım 2017-Ankara:
Yüce Türk milleti için bu tarihin anlamı evvelki makalemizde maddelediğimiz diğer dönüm noktalarından ayrı bir öneme sahiptir. Zira Prof. Dr. Haydar Baş, Mustafa Kemal Atatürk hakkında yazdığı "Hoş Geldin Atatürk" kitabıyla bilimsel olarak tüm sorulara, yalan ve iftiralara, merak edilenlere net olarak yanıt vermiş ve gerçekleri satır satır kaleme almıştır.
Peygamber soyundan gelen Atatürk'ün annesi mübarek annemiz Molla Zübeyde Hanım'ın soyu Seyyid Feyzullah Efendi'ye dayanmaktadır.
Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi ise Osmanlı arşiv kayıtlarında seyyid olarak yazmaktadır ve Osmanlı arşivlerindeki evkaf defteri kayıtlarından 1857-1868 tarihleri arasında Selanik'te Evkaf İdaresi'nde, Katib-i Meclis es-Seyyid Ali Rıza Efendi namıyla meclis kâtibi olarak görev yaptığı da ortaya çıkarılmıştır. (Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, (2017), Hoş Geldin Atatürk, İst., İcmal Yayıncılık).
Yani Kurtuluş Savaşı'nın başkomutanı, milletimizi bir bilek bir yürek yapan o Atatürk; ana tarafından da Peygamber soyuna dayanmaktadır, baba tarafından da Peygamber soyuna da-yan-mak-ta-dır!
Ömrünü tarih bilimine vermesine rağmen nice tarihçi ve akademisyene nasip olmayan bu ilmi hakikat; Prof. Dr. Haydar Baş Hoca ile gün yüzüne çıkmıştır. Böylelikle Atatürk'e iftira edenlere Allah bir tevbe kapısı açmıştır. Batı'nın kirli emelleriyle zehirlenen milletimiz, mevzuunu ettiğimiz tarihte panzehrini eline almış ve bünyesindeki maddi manevi kirlerin tamamından arınma şansını elde etmiştir.
Yaşayan tanıkların beyanları ile desteklenen bu eser Atatürk hakkında yazılmış en hacimli eser olmuştur. Başbakanlık Osmanlı Arşiv kayıtları ve resmi belgelerin tıpkıbasımıyla da kitabın kaynakçası temellendirilmiştir.
Atatürk'ün Kutbu'l-Aktab olmasından tutun Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'a ilk tefsir kitabını yazdırmasına değin birçok mevzudan söz eden bu kitap milletimizin aşk ve muhabbetiyle kısa sürede 5. baskıyı tüketmiştir. Bizim akademik camiadan ise yine bir ses çıkmamıştır, lakin şunu çok iyi kavramalıdırlar ki; Prof. Dr. Haydar Baş ortaya koyduğu tezleriyle, fikir ve projeleriyle zamanımızın ilim şehrine giden kapısıdır.
2002 senesinden beri Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Mustafa Kemal'in Ehl-i Beyt soyundan geldiğini anlatan Prof. Haydar Baş'a kulak vermeyenler dileriz bu garabetten en kısa sürede kurtulurlar zira onlar için başka bir çıkış yolu yoktur.
Bilimsellikten söz edip Prof. Haydar Baş Hoca'nın; Milli Ekonomi Modeli'ni okumayan, Hoş Geldin Atatürk eserini bilmeyen, her hafta düzenlenen Atatürk Vatandır sempozyumlarını takip etmeyen akademisyenler bize tarihin tekerrür ettiğini bir kez daha hatırlatmaktadırlar.
Aydınlarımızın, Lale Devri dönemindeki aymazlığı andıran tarz ve tavırlarını derhal terk etmeleri hem onların hem de milletimizin hayrına olacaktır. Dünya çapındaki bilim insanları Prof. Baş gerçeğini fark edip davet üzerine davet yollarken bizim yerli aydınlarımızın artık bu zevk ve safa döneminden çıkmaları gerekir zira bu sahte sefanın sonu hiç iyi görünmemektedir.
Tanzimat edebiyatı yıllarında güçlü bir ses, zirve bir isim şöyle der: "Durur ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i millette."
Vatan şairi Namık Kemal; zafere, başarıya giden yolların milletin gönül birliğinde olduğunu söyler, o halde Haydar Hoca'nın şu anlamlı cümlelerini ezberlemek gerekir: "Atatürk vatandır, Atatürk bayraktır,
Atatürk tam bağımsızlıktır, Atatürk birleştirici harçtır." Gazi Mustafa Kemal Atatürk asil Türk milletinin birleştirici harcıdır, ortak paydasıdır.
7- 27 Şubat 2018-Ankara:
Gerçekleri gizlemenin moda haline geldiği şu karanlık dönemde, milletimizin tek umudu Prof. Dr. Haydar Baş ve O'nun akademik kadrosudur. Milli Mücadele yıllarında sırf vatan müdafaası yapmak ve milletin egemenliğini gayri Müslimlere teslim etmek istemediği için nasıl ki Mustafa Kemal'i gizlemeye çalıştılar O'nu sürgün ettiler, hakkında iftiralar çıkarttılar, idam kararı dahi çıkartacak kadar bâtıla saptılar; bugün de Haydar Hoca'nın ortaya koyduğu bunca projelerine, bilimsel gelişmelerine rağmen sessiz kalan akademisyenler, savcılar, hekimler, eğitimciler, siyasetçiler vs. hala neyi beklemektedirler, ağır şartlara mahkûm ederek boynunu büktüğünüz köylünün tarlasına su sayacı takarak mı bu ülkeyi kalkındıracaksınız?
Bakanların yaptığı açıklamaları dinlerken keşke böylesi aktör/aktris olsam diyen konservatuar öğrencileri vardır. Ekonomimizin mevcut durumunu söylememek için kırk takla atan siyasiler boşa kürek çekmektedirler. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli uygulamaya konulsa hiç köylünün tarlasına su sayacı takılır mı, vatandaşa ağır vergiler gelir mi, hukuk böylesi bağımlı yargı olma yolunda ilerler mi, Vatikan'dan medet beklenir mi? Çözüm net olarak bellidir ki yukarıda verdiğimiz tarih Haydar Hoca'nın iki tezini birleştirip muhtevasını genişleterek güncellediği Milli Ekonomi Modeli Ve Sosyal Devlet Milli Devlet kitabının tanıtım ve imza gününün tarihidir.
Mustafa Kemal'in dediği gibi: "Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir."
O halde bu akademik garabetin son bulması, aydınlarımızın Prof. Dr. Haydar Baş'a kulak vermesiyle olacaktır. O'nu okumak ve anlatmak ilmî bir mesuliyettir. Akademisyenlerimiz 'ataları gibi korkusuzca' doğruları savunmalı ve kötüye giden gidişatımıza bir an evvel Prof. Dr. Haydar Baş'la dur demelidir.
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten
(Ey yaralı kükremiş aslan! Artık, bu gaflet uykusundan uyan!)
(Namık Kemal)
Ünal Kurtoğlu / diğer yazıları
- İşiten kulağa, gören göze-III / 24.04.2018
- İşiten kulağa gören göze-II / 23.04.2018
- İşiten kulağa gören göze-I / 22.04.2018
- Akademik garabet?II / 29.03.2018
- Akademik garabet-I / 28.03.2018
- Putları yıkan lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 11.06.2017
- Niye ayıkmadınız? / 01.06.2017
- Yûnus Emre-3 / 21.05.2017
- Yûnus Emre-2 / 20.05.2017
- Yûnus Emre-1 / 19.05.2017
- İşiten kulağa gören göze-II / 23.04.2018
- İşiten kulağa gören göze-I / 22.04.2018
- Akademik garabet?II / 29.03.2018
- Akademik garabet-I / 28.03.2018
- Putları yıkan lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 11.06.2017
- Niye ayıkmadınız? / 01.06.2017
- Yûnus Emre-3 / 21.05.2017
- Yûnus Emre-2 / 20.05.2017
- Yûnus Emre-1 / 19.05.2017