Prof. Dr. Haydar Baş yaptığı çalışmaları, ortaya koyduğu fikir ve projeleriyle hiç şüphesiz tarih yazmıştır. Peki, milletimiz bu projeler hayata geçtiği zaman 'cennet gibi' bir hayat sürmek varken niçin 'acı ve keder' dolu bir yaşam tercih etmiştir ya da tercih edilmeye niçin zorlanmıştır?
Milli Ekonomi Modeli (MEM) tezini ortaya koyarak insanlığa kurtuluş yolunu gösteren Prof. Dr. Haydar Baş, sadece iktisat alanında değil birçok alanda ezber bozmuş ve neyin nasıl olması gerektiğini Türk Milleti'ne en doğru şekilde anlatan asrın lideri olmuştur.
Bazı kesimler ise Haydar Hoca'nın Atatürk'ü anlatmasından rahatsız olmuş, sanki hortlamışlar, asırlık planları bozulacak diye endişeye düşmüşler. Geçtiğimiz günlerde bir vatandaş, sosyal medya aracılığıyla paylaştığım bir gönderinin altına yorum yazıyor ve "Atatürk olmasaydı da olurduk" diyor. Ama aynı arkadaş Haydar Hoca, Fetullah'ın gerçek yüzünü 1998 yılından bu yana anlattığında burun kıvırıyor ve Zaman Gazetesi abonelik yarışı yapıyor, süratle Fetullah'ı takip ediyordu. Hocamın güzel bir tabiri var; "echel-i cühela' ne de güzel demiş Haydar Hocam.
Prof. Dr. Haydar Baş; 1998 yılında Fetullah'a yazdığı tarihi mektubu ile ikaz ve uyarıları ile gündeme gelmiş ve Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ten rahatsız olan bu 'İngiliz mandacıları' o günlerde hiç ses çıkarmadan adeta mandaların sessizliğine bürünmüş ve Fetullah hocalarına toz kondurmamışlardı. Yıl 2017; ancak ayıktılar ve hakikati ancak idrak edebildiler.
Feraset ve basiretin müşahhas örneğini, davasından hiçbir zaman vazgeçmeyen, ilk günden bu yana hep aynı hakikati savunan, 'aldatıldım, anlayamadım, kandırıldım' demeyerek lider vasıflı bir duruş sergileyen, "ben ahiretim için yaşarım" diyerek Allah'a hesap verme bilincinde olan Prof. Dr. Haydar Baş'ta görmekteyiz.
Mustafa Kemal Paşa ise hep Batıyla, gavurlarla savaşmıştır; vatanı onlara karşı müdafaa etmiştir. Bu arkadaşlara neden dokunuyor bu durum acaba bunu anlamak güç. Atatürk hakkındaki sır perdesini aralayıp O'nun Ehl-i Beyt soyundan gelen mübarek bir soya sahip olduğunu, annesi Molla Zübeyde Hanım'ın ve babası Ali Rıza Efendi'nin Nakibül Eşraf'tan yani Resulullah soyundan gelen mübarek insanlar olduğunu söyleyen de Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Vatanperverlik maskesi altında Allah dostlarına iftira atanlar, onları karalamaya çalışıyorlar bu ne had bilmezlik!. 'Atatürk olmasaydı da olurduk' diyen sözde vatandaş, elbette olurdun ama kimin çocuğu olurdun orası meçhul.
Yüce Türk milletimiz ise gerçeğin farkında, herkesin gözü kulağı Haydar Hoca'da, sosyal medya da milyonlara ulaşan bir takip ve milyonlara ulaşan beğeniler akını var. Haydar Baş Bey bu zamanda hakikatleri "emrolunduğu gibi" dosdoğru söyleyen tek liderdir. Bunu gören milletimiz gerekeni hiç kuşkusuz sandık başında yapacaktır elbet.
Zamanında Fetullah'ın Vatikan projesi olan dinler arası diyalog fikrini savunan imam ve ilahiyatçı takımı vardı şimdi bakıyoruz ki her biri Fethullah düşmanı olmuş, Haydar Hoca dediğinde inanmayıp çıkarınız uğruna burnunuzun dikine gitmiştiniz, şimdi tornistan yaptınız geri geldiniz ama liman aynı liman değil. Bu limanda yoksulluk ve sefalet baş gösterdi, millî birlik ve beraberlik zedelendi, nice canlar verildi nice kaleler yıkıldı, lâkin yıkılmayan ve ayakta duran tek bir kale var, o kale de; Prof. Dr. Haydar Baş'ın izinden giden, geleceğin Türkiye'si, Türkiye'nin geleceği olan İcmal Gençliği'dir ve vatanına da milletine de imanına da sahip çıkacak tek kaledir.
"Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır."
(Mehmet Âkif Ersoy)
Milli Ekonomi Modeli (MEM) tezini ortaya koyarak insanlığa kurtuluş yolunu gösteren Prof. Dr. Haydar Baş, sadece iktisat alanında değil birçok alanda ezber bozmuş ve neyin nasıl olması gerektiğini Türk Milleti'ne en doğru şekilde anlatan asrın lideri olmuştur.
Bazı kesimler ise Haydar Hoca'nın Atatürk'ü anlatmasından rahatsız olmuş, sanki hortlamışlar, asırlık planları bozulacak diye endişeye düşmüşler. Geçtiğimiz günlerde bir vatandaş, sosyal medya aracılığıyla paylaştığım bir gönderinin altına yorum yazıyor ve "Atatürk olmasaydı da olurduk" diyor. Ama aynı arkadaş Haydar Hoca, Fetullah'ın gerçek yüzünü 1998 yılından bu yana anlattığında burun kıvırıyor ve Zaman Gazetesi abonelik yarışı yapıyor, süratle Fetullah'ı takip ediyordu. Hocamın güzel bir tabiri var; "echel-i cühela' ne de güzel demiş Haydar Hocam.
Prof. Dr. Haydar Baş; 1998 yılında Fetullah'a yazdığı tarihi mektubu ile ikaz ve uyarıları ile gündeme gelmiş ve Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ten rahatsız olan bu 'İngiliz mandacıları' o günlerde hiç ses çıkarmadan adeta mandaların sessizliğine bürünmüş ve Fetullah hocalarına toz kondurmamışlardı. Yıl 2017; ancak ayıktılar ve hakikati ancak idrak edebildiler.
Feraset ve basiretin müşahhas örneğini, davasından hiçbir zaman vazgeçmeyen, ilk günden bu yana hep aynı hakikati savunan, 'aldatıldım, anlayamadım, kandırıldım' demeyerek lider vasıflı bir duruş sergileyen, "ben ahiretim için yaşarım" diyerek Allah'a hesap verme bilincinde olan Prof. Dr. Haydar Baş'ta görmekteyiz.
Mustafa Kemal Paşa ise hep Batıyla, gavurlarla savaşmıştır; vatanı onlara karşı müdafaa etmiştir. Bu arkadaşlara neden dokunuyor bu durum acaba bunu anlamak güç. Atatürk hakkındaki sır perdesini aralayıp O'nun Ehl-i Beyt soyundan gelen mübarek bir soya sahip olduğunu, annesi Molla Zübeyde Hanım'ın ve babası Ali Rıza Efendi'nin Nakibül Eşraf'tan yani Resulullah soyundan gelen mübarek insanlar olduğunu söyleyen de Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Vatanperverlik maskesi altında Allah dostlarına iftira atanlar, onları karalamaya çalışıyorlar bu ne had bilmezlik!. 'Atatürk olmasaydı da olurduk' diyen sözde vatandaş, elbette olurdun ama kimin çocuğu olurdun orası meçhul.
Yüce Türk milletimiz ise gerçeğin farkında, herkesin gözü kulağı Haydar Hoca'da, sosyal medya da milyonlara ulaşan bir takip ve milyonlara ulaşan beğeniler akını var. Haydar Baş Bey bu zamanda hakikatleri "emrolunduğu gibi" dosdoğru söyleyen tek liderdir. Bunu gören milletimiz gerekeni hiç kuşkusuz sandık başında yapacaktır elbet.
Zamanında Fetullah'ın Vatikan projesi olan dinler arası diyalog fikrini savunan imam ve ilahiyatçı takımı vardı şimdi bakıyoruz ki her biri Fethullah düşmanı olmuş, Haydar Hoca dediğinde inanmayıp çıkarınız uğruna burnunuzun dikine gitmiştiniz, şimdi tornistan yaptınız geri geldiniz ama liman aynı liman değil. Bu limanda yoksulluk ve sefalet baş gösterdi, millî birlik ve beraberlik zedelendi, nice canlar verildi nice kaleler yıkıldı, lâkin yıkılmayan ve ayakta duran tek bir kale var, o kale de; Prof. Dr. Haydar Baş'ın izinden giden, geleceğin Türkiye'si, Türkiye'nin geleceği olan İcmal Gençliği'dir ve vatanına da milletine de imanına da sahip çıkacak tek kaledir.
"Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır."
(Mehmet Âkif Ersoy)
Ünal Kurtoğlu / diğer yazıları
- İşiten kulağa, gören göze-III / 24.04.2018
- İşiten kulağa gören göze-II / 23.04.2018
- İşiten kulağa gören göze-I / 22.04.2018
- Akademik garabet?II / 29.03.2018
- Akademik garabet-I / 28.03.2018
- Putları yıkan lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 11.06.2017
- Niye ayıkmadınız? / 01.06.2017
- Yûnus Emre-3 / 21.05.2017
- Yûnus Emre-2 / 20.05.2017
- Yûnus Emre-1 / 19.05.2017
- İşiten kulağa gören göze-II / 23.04.2018
- İşiten kulağa gören göze-I / 22.04.2018
- Akademik garabet?II / 29.03.2018
- Akademik garabet-I / 28.03.2018
- Putları yıkan lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 11.06.2017
- Niye ayıkmadınız? / 01.06.2017
- Yûnus Emre-3 / 21.05.2017
- Yûnus Emre-2 / 20.05.2017
- Yûnus Emre-1 / 19.05.2017