İktidar partisinin propagandasına adanmış basın yayın organları, kimi haberleşme siteleri, sosyal paylaşım ağları uzun zamandır "ak adamlardan" söz ediyorlar. "Ak adamlar geldi şöyle oldu, böyle oldu, devir ak adamların devri" tarzında kandırılmış kitlelere propaganda yapıp duruyorlar. "Ak adamlar" gerçekten ak mı, on yıllık iktidarları döneminde ülkede ve bölgede ak günler mi yaşanmıştır? Bir saatlik bir arşiv taraması ile bu soruların cevabını bulmak mümkün. Az bir araştırma sonucunda başlıktaki cümle ile özetlenebilecek bir sonuç çıktı ortaya: "Ak adamlar" kara çaldı bahtımıza. Baktık ve de gördük ki; Müslüman Türk milleti İslam ile şereflendikleri günden bu güne, yani "ak adamların" iktidarına kadar tarihin hiçbir devresinde ve evresinde haçlıların safında yer alarak Müslümanlara karşı savaşmamış, zalimlerin safında durup mazlumlara sırt dönmemiş. Bu bir lekedir, katran renginde bir kara lekedir ki işte "ak adamlar" devrinde bu milletin alnına çalınmıştır. Araştırdık ve de gördük ki, bu milletin tarihinin hiç bir evresinde hiçbir devlet yönetiminin üst kademesi, İslam coğrafyasına sefer düzenleyen haçlıların başarıları için dua etmemişler. Katrandan daha kara olan bu leke kimi aklı evvellerin "ak adamlar" dedikleri bu adamların iktidarında alnımıza çalınmıştır. Tarafsız bir vicdanla okuduk ve de gördük ki Cumhuriyetin yıl dönümünde, tam da 29 Ekim'de, devletin tepesindeki iki isim bir papanın dev heykeli önünde AB anayasasını imzalıyorlar. "Ak adamlar" böylesine bir kara lekeyi bu milletin tarihine yazmışlardır. Yaşayarak görüyor ve de şahit oluyoruz ki, adına "ak adamlar" dedikleri bu kadronun bir kere iktidara gelişleri karanlık?Parti programlarının okyanus ötesinden armağan edildiği apaçık?Bir papazın "Tanrı, Erdoğan'ı bizim için gönderdi" demesini sağlayacak kadar "ak adamlar" iktidarı onların iktidarı? On senedir ülkeyi yöneten bir iktidarın ilgili komisyon başkanı hemşehrim olan sayın Güllüce diyor ki; " Doğu Anadolu'da köylerin yıkılması için depreme gerek yok, kendiliğinden yıkılıyor zaten." "Ak adamların" yönettiği ülkenin köyleri vatandaşın başına yıkılıyor, bunlar ne yapıyor ülkenin servetini, kaynaklarını yabancılara peşkeş çekiyorlar, ülkeyi gırtlağına kadar borçlandırmışlar ve küresel tefecilere faiz parası yetiştirmek için vatandaşın gırtlağına binip duruyorlar. Bu ülkenin kaymağını başkaları yiyiyor, bu ülkenin kaynaklarını başkaları götürüyor, bu ülkenin çilesini çeken şehit torunlarına ise ufak bir sarsıntıda toprak damların, çürük binaların altında can vermek kalıyor. "Ak damlar" devri dediğiniz bu ise karanın, karanlığın adı nedir sizin lugatınızda? Bölgede, İslam coğrafyasında haçlılarla beraber iş tutmak, onların hain planları rahat yürüsün diye onlara yol açmak, Libya'yı bombalayan NATO'nun komuta merkezini İzmir'e almak, Suriye'ye Amerikan ağzı ile saldırmak bu "ak adamları" hiç mi rahatsız etmiyor, hiç mi vicdanlarını sızlatmıyor, vahim durumlarını Kur'an terazisinde tartmak hiç mi akıllarına gelmiyor acaba? Şuur ve vicdanınız eğer diyalog kazanlarında buharlaştırlmamış ise, eğer kendinizi bir miktar yandaş medyanın propagandasından beri alarak basiretle olayları değerlendiriyor iseniz durum; "Ak adamlar" kara çaldı bahtımıza tespitinden farksızdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025