Adamın birisi dolmuşçu olmaya kara verir ve Ford minibüs satın alır. İlk sefere çıkacağı gün çok heyecanlıdır. Yolcuları tepelemeye doldurur ve yola çıkar. Fakat minibüsü çok hızlı kullanmaktadır.
Arka koltukta oturan ihtiyar amca, şoföre; "Yavrum biraz yavaş gitsene kaza yapacaksın" deyince, şoför heyecanla, 'beybaba sen Ford minibüsü bilir misin' der.
İhtiyar adam; 'Hayır bilmiyorum' deyince şoför; "O zaman otur yerine bir daha isime karışma' der.
Neyse seyahat bu şekilde devam eder. İleride keskin bir virajdan 120 km hızla dönünce uçuruma yuvarlanmaktan son anda kurtulurlar. Orta sıralarda oturmakta olan orta yaslı bir kadın: 'şoför bey rica ederim yavaş git. Evde çoluk çocuğumuz bekliyor' deyince.
Şoför, kadına: 'abla sen Ford minibüsü bilir misin?' deyince, kadın, 'hayır nereden bileyim' der.
Şoför bunun üzerine, 'o zaman sus, bana müdahale etme' der.
Yola devam ederler. Artık minibüs öyle süratli gitmektedir ki herkesin yüreği ağzında şoförün insafa gelmesi için dua etmektedirler.
Şoförün sağında oturan adam dayanamayıp: 'şoför bey yavaş gitsene canına mı susadın' deyince şoför: 'Abi sen Ford minibüsü bilir misin?' der.
Adam: 'evet ulan biliyorum ne olacak!' der. Bunun üzerine şoför heyecan içerisinde: 'iyi o zaman çabuk söyle bunun freni nerede?'
Bu aralarda siyaset meydanında herkes 'ahlak minibüsüne' bindi. Herkes direksiyona hücum etmiş vaziyette.
İktidarın ötekileştirme politikaları, zina yasası, ekonomik sıkıntılar, eğitim sisteminin yetersizliği artı kalbura çevrilmesi vs. insanımızın götürüldüğü karanlık çukurları yıllardır yazıyoruz. 'Ben, milletin tamamının iktidarıyım' gerçeğinden uzak olan AKP, 14 yıldır ben ve diğerleri mantığıyla sosyal olaylara baktı. Neticede öyle bir tokat yediler ki, bellerini doğrultamıyorlar.
Ama diller susmuyor. Ayrıştırılmış Türkiye'de birileri, 'ben ahlaklıyım, sen ahlaksızsın' derken diğerleri de 'hayır, ben ahlaklıyım, sen ahlaksızsın' diyor. İşte o minibüs son gaz gidiyor.
Direksiyonda Aile Bakanı; "Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz, Ensar Vakfı'nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz."
Direksiyonda CHP genel başkanı; "Bunlar sabah akşam Müslümanlıktan bahsediyorlar, dinden, imandan bahsediyorlar? Kalkmışlar, vakıfları savunuyorlar. Çocuklara sahip çıkın kardeşim, derneklere, vakıflara değil. Valisi konuşmuyor, emniyet müdürü, Milli Eğitim Bakanı konuşmuyor, aileden sorumlu Bakan da zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette o da konuşmuyor."
Direksiyonda Cumhurbaşkanı; "Peki, bu siyasi sapıkları ne yapacağız." "Biz bunları ademe mahkum edip hiç yerine koydukça, çirkefliğin, çirkinliğin, ahlaksızlığın çıtasını sürekli yükseltiyorlar."
Cumhurbaşkanı direksiyonu bırakmıyor; "İnanın bana, bu zat için söylenen her söz, israftır, fuzulidir, tıpkı kendisi gibi gereksizdir ve bu kişi başında bulunduğu partinin de yüz karasıdır. İşte bir kasetle bu partinin başına gelmedi mi?"
Cumhurbaşkanı iyice gaza bastı; "Bunlardan siyasetçi olmaz. Siyasetçi önce, dürüst olacak. Benim milletim siyasette de dürüst olana, adam gibi adam olana prim verir, bunu böyle bilmek gerekir. Milletimiz, böyle bir zihniyete itibar gösterir. Bunlara, benim milletim ülkeyi teslim eder mi? Etmedi."
Nihayet Başbakan Davutoğlu direksiyona kısa süreliğine el attı; "Şimdi ben de, ona diyorum ki 'Adam olana adam gibi cevap verilir'. Bu konuşmasından sonra ben onu adam sınıfından da saymıyorum, adam müsveddesi demeyi bile kendisine çok görüyorum."
Direksiyonda CHP genel başkanı; "Dolmabahçe'de oturup Kadıköy'den gelen vapurlardaki kadınlara kızlara bakıyorum, demek sapıklık demek değil midir bu?"
EY VATANDAŞ! SEN AHLAK NEDİR BİLİR MİSİN?
Biliyorum, biliyorum. O zaman şunlara bi tarif et.
Arka koltukta oturan ihtiyar amca, şoföre; "Yavrum biraz yavaş gitsene kaza yapacaksın" deyince, şoför heyecanla, 'beybaba sen Ford minibüsü bilir misin' der.
İhtiyar adam; 'Hayır bilmiyorum' deyince şoför; "O zaman otur yerine bir daha isime karışma' der.
Neyse seyahat bu şekilde devam eder. İleride keskin bir virajdan 120 km hızla dönünce uçuruma yuvarlanmaktan son anda kurtulurlar. Orta sıralarda oturmakta olan orta yaslı bir kadın: 'şoför bey rica ederim yavaş git. Evde çoluk çocuğumuz bekliyor' deyince.
Şoför, kadına: 'abla sen Ford minibüsü bilir misin?' deyince, kadın, 'hayır nereden bileyim' der.
Şoför bunun üzerine, 'o zaman sus, bana müdahale etme' der.
Yola devam ederler. Artık minibüs öyle süratli gitmektedir ki herkesin yüreği ağzında şoförün insafa gelmesi için dua etmektedirler.
Şoförün sağında oturan adam dayanamayıp: 'şoför bey yavaş gitsene canına mı susadın' deyince şoför: 'Abi sen Ford minibüsü bilir misin?' der.
Adam: 'evet ulan biliyorum ne olacak!' der. Bunun üzerine şoför heyecan içerisinde: 'iyi o zaman çabuk söyle bunun freni nerede?'
Bu aralarda siyaset meydanında herkes 'ahlak minibüsüne' bindi. Herkes direksiyona hücum etmiş vaziyette.
İktidarın ötekileştirme politikaları, zina yasası, ekonomik sıkıntılar, eğitim sisteminin yetersizliği artı kalbura çevrilmesi vs. insanımızın götürüldüğü karanlık çukurları yıllardır yazıyoruz. 'Ben, milletin tamamının iktidarıyım' gerçeğinden uzak olan AKP, 14 yıldır ben ve diğerleri mantığıyla sosyal olaylara baktı. Neticede öyle bir tokat yediler ki, bellerini doğrultamıyorlar.
Ama diller susmuyor. Ayrıştırılmış Türkiye'de birileri, 'ben ahlaklıyım, sen ahlaksızsın' derken diğerleri de 'hayır, ben ahlaklıyım, sen ahlaksızsın' diyor. İşte o minibüs son gaz gidiyor.
Direksiyonda Aile Bakanı; "Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz, Ensar Vakfı'nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz."
Direksiyonda CHP genel başkanı; "Bunlar sabah akşam Müslümanlıktan bahsediyorlar, dinden, imandan bahsediyorlar? Kalkmışlar, vakıfları savunuyorlar. Çocuklara sahip çıkın kardeşim, derneklere, vakıflara değil. Valisi konuşmuyor, emniyet müdürü, Milli Eğitim Bakanı konuşmuyor, aileden sorumlu Bakan da zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette o da konuşmuyor."
Direksiyonda Cumhurbaşkanı; "Peki, bu siyasi sapıkları ne yapacağız." "Biz bunları ademe mahkum edip hiç yerine koydukça, çirkefliğin, çirkinliğin, ahlaksızlığın çıtasını sürekli yükseltiyorlar."
Cumhurbaşkanı direksiyonu bırakmıyor; "İnanın bana, bu zat için söylenen her söz, israftır, fuzulidir, tıpkı kendisi gibi gereksizdir ve bu kişi başında bulunduğu partinin de yüz karasıdır. İşte bir kasetle bu partinin başına gelmedi mi?"
Cumhurbaşkanı iyice gaza bastı; "Bunlardan siyasetçi olmaz. Siyasetçi önce, dürüst olacak. Benim milletim siyasette de dürüst olana, adam gibi adam olana prim verir, bunu böyle bilmek gerekir. Milletimiz, böyle bir zihniyete itibar gösterir. Bunlara, benim milletim ülkeyi teslim eder mi? Etmedi."
Nihayet Başbakan Davutoğlu direksiyona kısa süreliğine el attı; "Şimdi ben de, ona diyorum ki 'Adam olana adam gibi cevap verilir'. Bu konuşmasından sonra ben onu adam sınıfından da saymıyorum, adam müsveddesi demeyi bile kendisine çok görüyorum."
Direksiyonda CHP genel başkanı; "Dolmabahçe'de oturup Kadıköy'den gelen vapurlardaki kadınlara kızlara bakıyorum, demek sapıklık demek değil midir bu?"
EY VATANDAŞ! SEN AHLAK NEDİR BİLİR MİSİN?
Biliyorum, biliyorum. O zaman şunlara bi tarif et.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025