Açlık sınırına hala erişememiş olan asgari ücretten şikayetçi olmayın.
Yoksulluk sınırının üstünde olmasının yolunu anlatarak, "Ben yaparım!" diyene destek olmadınız çünkü.
Sahip çıkmadınız.
Bıyık altından güldünüz.
Şimdi gülün kendi halinize. Çünkü, haliniz acı olduğu kadar gülünç.
Ülkeyi yönetenlerin, bu işi bilmediğinden mustarip görünmeyin. Ehil olmamaları sanki sizde bir acı tesir yaratıyormuş gibi davranmayın.
"Ben bu işi çok iyi biliyorum!" diyene destek olmadınız çünkü.
Çok iyi bildiğini biliyordunuz.
Ehil olduğunda hemfikirdiniz.
Ama caydınız, ama korktunuz.
Şimdi korkun geleceğinizden. Çünkü istikbaliniz, acı olduğu kadar korkunç.
Ülkemizin dünya kamuoyunda neden hiçbir ağırlığı yok, diye söylenmeyin.
Neden idarecilerimiz, yüz megafon gürültüsünde bağırsa da bunun etkisi bir sukûn kadar olmuyor, demeyin.
Çünkü yıllar yılı, güçlere esaretiyle yükselenleri desteklediniz. Arkasında şu var, bu var; diyerek, aleladeleri seçtiniz.
Gerçek ve doğru çözümleri olana sırt döndünüz. Kulak tıkadınız.
Ağırlığımız, ancak o çözüm ehlinin zamanında olurdu, seziyordunuz.
Ama birkaç vahşi iradenin desteği size daha tatlı geldi.
Şimdi zehire alıştırın kendinizi. Zira tatlı sevdasından zehirler doğurdunuz.
Neden dünya bu vahşi savaşların sahasına döndü, neden bunda bizler kan kusuyoruz; diye söylenmeyin.
Söylenemezsiniz.
Gelecek olan bu vahamete bir deha apaçık çözüm sunmuştu. "Kaynak savaşına" çözümü, "sınırsız kaynak" hakikatiyle koymuştu.
O zaman savaşlar yerini sulha bırakacaktı.
Ama buna destek olmadınız.
Barışı konuştunuz ama barışla savaştınız.
Şimdi savaşın kendinizle. Çünkü savaşları sizler doğurdunuz.
Şimdi bir iç savaş geliyor.
Karalardan kara, zifirlerden zifir günler geliyor.
Irak geliyor, Suriye geliyor.
Ortağı olduğumuz, şakşakçısı olduğumuz Büyük Ortadoğu Projesi'nde sıra bize geliyor.
Bu iç savaş nereden çıktı, demeyin.
Evladım neden öldü, demeyin.
Babamı neden kaybettim, demeyin.
Oğlum daha küçücüktü, demeyin.
Neden aynı yurdun evlatları birbirini öldürmede, demeyin.
Bunları sizler bugün doğuruyorsunuz. Yarın bunlara söylenmeyin.
Söylenmeye hakkınız yok çünkü.
Çünkü, çeyrek asır boyu boğaz patlatarak birliğin adresi ve formülü olana sırt döndünüz.
Çünkü, "Tevhidin merkezi Ehl?i Beyt" çıkışıyla dini; "Türk Milleti" tanımı ve çıkışıyla milli; ve "Milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüzdür, dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür" çıkışıyla bunların birbiri olduğunu göstererek topyekun bir birliği doğuranı yalnız bıraktınız.
Açık ve net çözümleriyle sadece Prof. Dr. Haydar Baş'ın bizi kurtarabileceğini bildiğiniz halde, şu an içine atılmakta olduğumuz zifir için ağlayın!
Sadece ağlayın.
Zira O'na sırt döndünüz.
O'nsuz da bu vahameti çözemeyeceksiniz.
Yoksulluk sınırının üstünde olmasının yolunu anlatarak, "Ben yaparım!" diyene destek olmadınız çünkü.
Sahip çıkmadınız.
Bıyık altından güldünüz.
Şimdi gülün kendi halinize. Çünkü, haliniz acı olduğu kadar gülünç.
Ülkeyi yönetenlerin, bu işi bilmediğinden mustarip görünmeyin. Ehil olmamaları sanki sizde bir acı tesir yaratıyormuş gibi davranmayın.
"Ben bu işi çok iyi biliyorum!" diyene destek olmadınız çünkü.
Çok iyi bildiğini biliyordunuz.
Ehil olduğunda hemfikirdiniz.
Ama caydınız, ama korktunuz.
Şimdi korkun geleceğinizden. Çünkü istikbaliniz, acı olduğu kadar korkunç.
Ülkemizin dünya kamuoyunda neden hiçbir ağırlığı yok, diye söylenmeyin.
Neden idarecilerimiz, yüz megafon gürültüsünde bağırsa da bunun etkisi bir sukûn kadar olmuyor, demeyin.
Çünkü yıllar yılı, güçlere esaretiyle yükselenleri desteklediniz. Arkasında şu var, bu var; diyerek, aleladeleri seçtiniz.
Gerçek ve doğru çözümleri olana sırt döndünüz. Kulak tıkadınız.
Ağırlığımız, ancak o çözüm ehlinin zamanında olurdu, seziyordunuz.
Ama birkaç vahşi iradenin desteği size daha tatlı geldi.
Şimdi zehire alıştırın kendinizi. Zira tatlı sevdasından zehirler doğurdunuz.
Neden dünya bu vahşi savaşların sahasına döndü, neden bunda bizler kan kusuyoruz; diye söylenmeyin.
Söylenemezsiniz.
Gelecek olan bu vahamete bir deha apaçık çözüm sunmuştu. "Kaynak savaşına" çözümü, "sınırsız kaynak" hakikatiyle koymuştu.
O zaman savaşlar yerini sulha bırakacaktı.
Ama buna destek olmadınız.
Barışı konuştunuz ama barışla savaştınız.
Şimdi savaşın kendinizle. Çünkü savaşları sizler doğurdunuz.
Şimdi bir iç savaş geliyor.
Karalardan kara, zifirlerden zifir günler geliyor.
Irak geliyor, Suriye geliyor.
Ortağı olduğumuz, şakşakçısı olduğumuz Büyük Ortadoğu Projesi'nde sıra bize geliyor.
Bu iç savaş nereden çıktı, demeyin.
Evladım neden öldü, demeyin.
Babamı neden kaybettim, demeyin.
Oğlum daha küçücüktü, demeyin.
Neden aynı yurdun evlatları birbirini öldürmede, demeyin.
Bunları sizler bugün doğuruyorsunuz. Yarın bunlara söylenmeyin.
Söylenmeye hakkınız yok çünkü.
Çünkü, çeyrek asır boyu boğaz patlatarak birliğin adresi ve formülü olana sırt döndünüz.
Çünkü, "Tevhidin merkezi Ehl?i Beyt" çıkışıyla dini; "Türk Milleti" tanımı ve çıkışıyla milli; ve "Milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüzdür, dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür" çıkışıyla bunların birbiri olduğunu göstererek topyekun bir birliği doğuranı yalnız bıraktınız.
Açık ve net çözümleriyle sadece Prof. Dr. Haydar Baş'ın bizi kurtarabileceğini bildiğiniz halde, şu an içine atılmakta olduğumuz zifir için ağlayın!
Sadece ağlayın.
Zira O'na sırt döndünüz.
O'nsuz da bu vahameti çözemeyeceksiniz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Taşkın / diğer yazıları
- Ölenden borç var doğana borç kalıyor / 08.06.2019
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018