Afganistan'daki gelişmeler dakika dakika değişiyor. Taliban güçlerinin 13 Kasım'da Başkent Kabil'i terkederek, kenti Kuzey İttifakı'na bırakmasıyla birlikte, diplomatik alandaki hareketlilik de arttı. Bu çerçevede Salı günü Almanya'nın eski başkenti Bonn'da, Afganistan'da Taliban sonrası durum masaya yatırılacak. Normal şartlar altında toplantı yarın yapılacaktı, ancak kimi nedenlerden ötürü toplantı Salı'ya taşındı.
Bu kritik toplantıya 20 ila 30 Afgan temsilci katılacak. Konferansa, Kabil'de iktidarı yeniden devralan Kuzey İttifakı ve eski Kral Zahir Şah'ın temsilcileri ve tüm etnik grupların yetkilileri iştirak edecekler.
Önce küçük hatırlatmalar
Şu sıralarda neler oluyor Afganistan'da? Taliban neden başkent Kabil'den tek kurşun bile atmadan çekildi? Bu konuda bir çok spekülasyon var. Bunlardan biri önce Pakistan ile ABD'nin anlaştığı, ardından da Pakistan'ın üzerinde büyük nüfuz sahibi olduğu Taliban'a başkent Kabil'den çekilmesine dair teklifte bulunduğu yönünde. Böylece 30 bin Taliban askeri ABD bombardımanından emin bir şekilde kenti terketti, dağlardaki sığınaklarının yolunu tuttu. Bu durumda çoktandır Bush yönetiminden bir zafer bekleyen ABD halkı da bir nebze olsun sevinmiş oldu.
İkinci kritik hatırlatma. Taliban bitiyor mu? Taliban sönebilir ama bir çırpıda bitmez. Şu ana kadar Taliban saflarında çarpışan üst düzey bir komutan öldürülmedi. Hatta alt düzey bir komutan da. Taliban güçleri şimdilik hafif yaralı. Bitirilmesi pek çok faktöre bağlı: Pakistan'dan gelen lojistik desteğin kesilmesi, erzak ve mühimmatlarının bitmesi, insan kaynaklarının azalması ya da yeni insan kaynaklarının Taliban saflarına katılmaması gibi.
Usame bin Ladin ve El Kaide'ye gelince. Şimdilik onlar savaşın dışında. Kimse onların adını anmıyor bile. Beni de şaşırtıyor bu durum? Acaba ABD'nin gözünde 11 Eylül'deki terör eylemlerini düzenleyen Taliban ve Afgan halkı mıydı, yoksa Usame bin Ladin ve örgütü El-Kaide mi?
Neden Türkiye değil de Almanya?
Bu kısa hatırlatmaların ardından böylesine önemli bir toplantının neden Türkiye'de değil de, Almanya'da düzenlendiğini irdeleyelim. Hatırlanacağı gibi, Ekim ayının sonunda Afganistan'da Taliban karşıtı muhaliflerin Türkiye'de buluşacağı yönünde ciddi bir girişim vardı. Hatta bu kritik toplantının önce İstanbul'da yapılacağı açıklanmıştı, ardından da buluşma yeri güvenlik nedeniyle Ankara'ya taşınmıştı. Muhalefet temsilcileri, ulaşım şartlarının olumsuzluğu nedeniyle Ankara'ya gelemediler ve bu önemli toplantı suya düştü. Böylece Türkiye'ye uluslararası arenada önemli bir prestij sağlayacak bu toplantı, Afganistan'a özel ilgisi olması gereken ülkemiz sınırları içinde düzenlenemedi. Bu başarısızlığın arkasında, Ankara'nın Afganistan'daki dengelerin kurulmasında yeterince etkin olmadığı sonucu çıkıyor. Bir başka sonuç daha: İsmail Cem'in yürüttüğü diplomasinin kalitesizliği...
Afgan muhalefetinin kilit grupları olan Taciklere ve Özbeklere biz mi daha yakınız yoksa Almanlar mı?
BM Almanya'yı seçiyor
Birleşmiş Milletler, geçen hafta Afganistan Konferansı'nın Almanya'da yapılmasına karar verdi. Böylece bu ülke resmen onurlandırılmış oldu. Böylece Afganistan'da politik bir çözüm için uluslararası alanda Almanya'nın rolünün önemi ortaya çıkmış oldu. Almanya'nın gördüğü bu kabul, BM komisyonlarındaki her Alman diplomatı açısından sevindirici, Türk diplomatlar içinse üzücü olmalı.
1996'ya gidelim
Alman diplomat Norbert Heinrich Holl, BM'in o zamanki Genel sekreteri Butros Gali tarafından 1996 Temmuzunda Afganistan Özel Temsilcisi ilan edilmişti. O zaman Afganistan'ın bir bölümünde Taliban hükmetmeye başlamıştı. Ülkenin kuzeyi General Raşid Dostum kontrolünde ve Kabil'de ise hala devlet Başkanı Burhaneddin Rabbani oturuyordu.
1996 Eylül ayında ise Taliban Kabil'e girdi. Alman diplomatların tüm arabuluculuk çabaları sonuçsuz kalmış ve 15 ay sonra BM Genel Sekreteri, Cezayirli diplomat Lekdar Brahimi'yi Afganistan Özel Temsilcisi yapınca Holl havlu atmıştı. Brahimi de iki yıl sonra taraflar ve komşu ülkeler arasındaki uzlaşmaz tavır karşısında hayal kırıklığına uğramıştı. Böylece Afganistan dünya politik sahnesinden giderek silindi. BM Komisyonlarında dahi Afganistan'ın adı sadece insani yardım için anılır oldu. Budha heykellerinin Taliban tarafından yıkılması üzerine ülke yeniden gündeme geldi. Almanya'nın BM nezdindeki Büyükelçisi Dieter Kastrup Afganistan'da yüzlerce yıldır var olan bu değerli kültürel mirasların tahribine karşı başlatılan girişimin yöneticisi olarak görevlendirildi. Hedef Taliban'ın uluslararası alanda izolasyonunu daha da arttırmaktı.
Almanya Orta Asya ile ilgileniyor
Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer için Afganistan ilginç bir konuydu. Geçen yıl Pakistanlı gazeteci Ahmed Raşid'in Hindukuş Dağları'ndaki bu ülke hakkındaki kitabı ve Orta Asya'daki ham madde ve doğal gaz konusundaki uluslararası mücadele Fischer'in dikkatini çekti. 11 Eylül terör saldırılarından sonra Fischer ülke için bir gelecek tasarısı oluşturmak amacıyla kriz bölgesine ve Afganistan'ın sınır komşularına bir gezi yaptı. Bu nedenle önce Suudi Arabistan'da meslektaşı Prens Faysal ile buluştu.
İrtibat yeni değil
Almanya'nın Afganistan'a ilgisi aslında 20. yüzyılın başlarına uzanıyor. Birinci Dünya Savaşı'nda Berlin ile Kabil arasında ilk bağlantı kuruldu. 20'li yıllarda Almanya Afganistan'da yollar, köprüler, barajlar ve birkaç kilometre demiryolu inşa etti. Almanları ülkeye ilk alan Emir Emanullah'tı. Onun kurduğu ilişkileri halefi Zahir Şah güçlendirdi. Afganistan İkinci Dünya Savaşı'nda İngiltere'ye karşı Almanya'nın yanında yer aldı. Savaştan sonra iki ülke arasında öncelikle kültürel alış veriş gerçekleşti. Bonn ilk kez 1989'da Kabil'den büyükelçisini geri çekti. Diplomatik ilişkiler Taliban'ın gelişine kadar sürdü. Taliban'dan sonra Almanya Kuzey İttifakı ile ilişkilerini devam ettirdi.
Bu bağlamda Afganlar için Almanya'nın göç ülkesi sıralamasında ilk gidilecek ülke olması şaşırtıcı değil. Almanya'da ülkesinden kaçan yaklaşık 100 bin Afgan yaşıyor.
Bu kritik toplantıya 20 ila 30 Afgan temsilci katılacak. Konferansa, Kabil'de iktidarı yeniden devralan Kuzey İttifakı ve eski Kral Zahir Şah'ın temsilcileri ve tüm etnik grupların yetkilileri iştirak edecekler.
Önce küçük hatırlatmalar
Şu sıralarda neler oluyor Afganistan'da? Taliban neden başkent Kabil'den tek kurşun bile atmadan çekildi? Bu konuda bir çok spekülasyon var. Bunlardan biri önce Pakistan ile ABD'nin anlaştığı, ardından da Pakistan'ın üzerinde büyük nüfuz sahibi olduğu Taliban'a başkent Kabil'den çekilmesine dair teklifte bulunduğu yönünde. Böylece 30 bin Taliban askeri ABD bombardımanından emin bir şekilde kenti terketti, dağlardaki sığınaklarının yolunu tuttu. Bu durumda çoktandır Bush yönetiminden bir zafer bekleyen ABD halkı da bir nebze olsun sevinmiş oldu.
İkinci kritik hatırlatma. Taliban bitiyor mu? Taliban sönebilir ama bir çırpıda bitmez. Şu ana kadar Taliban saflarında çarpışan üst düzey bir komutan öldürülmedi. Hatta alt düzey bir komutan da. Taliban güçleri şimdilik hafif yaralı. Bitirilmesi pek çok faktöre bağlı: Pakistan'dan gelen lojistik desteğin kesilmesi, erzak ve mühimmatlarının bitmesi, insan kaynaklarının azalması ya da yeni insan kaynaklarının Taliban saflarına katılmaması gibi.
Usame bin Ladin ve El Kaide'ye gelince. Şimdilik onlar savaşın dışında. Kimse onların adını anmıyor bile. Beni de şaşırtıyor bu durum? Acaba ABD'nin gözünde 11 Eylül'deki terör eylemlerini düzenleyen Taliban ve Afgan halkı mıydı, yoksa Usame bin Ladin ve örgütü El-Kaide mi?
Neden Türkiye değil de Almanya?
Bu kısa hatırlatmaların ardından böylesine önemli bir toplantının neden Türkiye'de değil de, Almanya'da düzenlendiğini irdeleyelim. Hatırlanacağı gibi, Ekim ayının sonunda Afganistan'da Taliban karşıtı muhaliflerin Türkiye'de buluşacağı yönünde ciddi bir girişim vardı. Hatta bu kritik toplantının önce İstanbul'da yapılacağı açıklanmıştı, ardından da buluşma yeri güvenlik nedeniyle Ankara'ya taşınmıştı. Muhalefet temsilcileri, ulaşım şartlarının olumsuzluğu nedeniyle Ankara'ya gelemediler ve bu önemli toplantı suya düştü. Böylece Türkiye'ye uluslararası arenada önemli bir prestij sağlayacak bu toplantı, Afganistan'a özel ilgisi olması gereken ülkemiz sınırları içinde düzenlenemedi. Bu başarısızlığın arkasında, Ankara'nın Afganistan'daki dengelerin kurulmasında yeterince etkin olmadığı sonucu çıkıyor. Bir başka sonuç daha: İsmail Cem'in yürüttüğü diplomasinin kalitesizliği...
Afgan muhalefetinin kilit grupları olan Taciklere ve Özbeklere biz mi daha yakınız yoksa Almanlar mı?
BM Almanya'yı seçiyor
Birleşmiş Milletler, geçen hafta Afganistan Konferansı'nın Almanya'da yapılmasına karar verdi. Böylece bu ülke resmen onurlandırılmış oldu. Böylece Afganistan'da politik bir çözüm için uluslararası alanda Almanya'nın rolünün önemi ortaya çıkmış oldu. Almanya'nın gördüğü bu kabul, BM komisyonlarındaki her Alman diplomatı açısından sevindirici, Türk diplomatlar içinse üzücü olmalı.
1996'ya gidelim
Alman diplomat Norbert Heinrich Holl, BM'in o zamanki Genel sekreteri Butros Gali tarafından 1996 Temmuzunda Afganistan Özel Temsilcisi ilan edilmişti. O zaman Afganistan'ın bir bölümünde Taliban hükmetmeye başlamıştı. Ülkenin kuzeyi General Raşid Dostum kontrolünde ve Kabil'de ise hala devlet Başkanı Burhaneddin Rabbani oturuyordu.
1996 Eylül ayında ise Taliban Kabil'e girdi. Alman diplomatların tüm arabuluculuk çabaları sonuçsuz kalmış ve 15 ay sonra BM Genel Sekreteri, Cezayirli diplomat Lekdar Brahimi'yi Afganistan Özel Temsilcisi yapınca Holl havlu atmıştı. Brahimi de iki yıl sonra taraflar ve komşu ülkeler arasındaki uzlaşmaz tavır karşısında hayal kırıklığına uğramıştı. Böylece Afganistan dünya politik sahnesinden giderek silindi. BM Komisyonlarında dahi Afganistan'ın adı sadece insani yardım için anılır oldu. Budha heykellerinin Taliban tarafından yıkılması üzerine ülke yeniden gündeme geldi. Almanya'nın BM nezdindeki Büyükelçisi Dieter Kastrup Afganistan'da yüzlerce yıldır var olan bu değerli kültürel mirasların tahribine karşı başlatılan girişimin yöneticisi olarak görevlendirildi. Hedef Taliban'ın uluslararası alanda izolasyonunu daha da arttırmaktı.
Almanya Orta Asya ile ilgileniyor
Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer için Afganistan ilginç bir konuydu. Geçen yıl Pakistanlı gazeteci Ahmed Raşid'in Hindukuş Dağları'ndaki bu ülke hakkındaki kitabı ve Orta Asya'daki ham madde ve doğal gaz konusundaki uluslararası mücadele Fischer'in dikkatini çekti. 11 Eylül terör saldırılarından sonra Fischer ülke için bir gelecek tasarısı oluşturmak amacıyla kriz bölgesine ve Afganistan'ın sınır komşularına bir gezi yaptı. Bu nedenle önce Suudi Arabistan'da meslektaşı Prens Faysal ile buluştu.
İrtibat yeni değil
Almanya'nın Afganistan'a ilgisi aslında 20. yüzyılın başlarına uzanıyor. Birinci Dünya Savaşı'nda Berlin ile Kabil arasında ilk bağlantı kuruldu. 20'li yıllarda Almanya Afganistan'da yollar, köprüler, barajlar ve birkaç kilometre demiryolu inşa etti. Almanları ülkeye ilk alan Emir Emanullah'tı. Onun kurduğu ilişkileri halefi Zahir Şah güçlendirdi. Afganistan İkinci Dünya Savaşı'nda İngiltere'ye karşı Almanya'nın yanında yer aldı. Savaştan sonra iki ülke arasında öncelikle kültürel alış veriş gerçekleşti. Bonn ilk kez 1989'da Kabil'den büyükelçisini geri çekti. Diplomatik ilişkiler Taliban'ın gelişine kadar sürdü. Taliban'dan sonra Almanya Kuzey İttifakı ile ilişkilerini devam ettirdi.
Bu bağlamda Afganlar için Almanya'nın göç ülkesi sıralamasında ilk gidilecek ülke olması şaşırtıcı değil. Almanya'da ülkesinden kaçan yaklaşık 100 bin Afgan yaşıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016