Barış Pınarı Harekâtı bugün, yarın derken kahraman ordumuz Suriye'de terör örgütünün kontrolündeki bölgeye girdi ve terör yuvalarını yerle bir etmeye başladı.
Tabii bu temizlik teröristlerden daha çok ABD, İsrail ve Avrupa ülkelerini korkuttu. Malumunuz peş peşe heyetler gelip-gitmeye, tehditkâr açıklamalar yapılmaya başlandı. Ve o mektup bizzat ABD tarafından medyaya verildi.
Amaçları neydi; Türkiye'yi bu hareketten vazgeçirmek ve bölgeyi istedikleri gibi parsellemek.
Ama askerimiz sahada başarılı bir şekilde terör odaklarını yok etmeye devam ediyordu ki, aynen 2008 ve 2012 yıllarında sınır ötesine yaptığımız harekâtlarda olduğu gibi ABD yine en üst düzey yetkililerini ülkemize gönderdi.
Saray'da oturdular, konuştular ve kapılar açıldı. Sonuç; ABD isteklerimizi kabul etmiş, bizde operasyonun durdurmuştuk. Aynen dünkü gibi.
Siyasette kapılı kapılar ardında daha ne hesaplar yapıldı, ne tehditler dile getirildi ne sözler verildi bilmem ama medya her zamanki gibi gerçeklerden, objektiflikten, halk adına sorgulama mercii olmaktan uzak, borazancı olduğunu bir kez daha gösterdi.
Bakın o gün medya hangi manşetleri atmıştı;
Yeni Şafak; Türkiye her istediğini aldı. Büyük zafer.
Sabah; Hem sahada, hem de masada kazandık.
Türkiye; Güvenli bölge için ABD'ye 120 saat.
Star; Çirkin mektup ABD'yi rezil etti.
Akşam; ABD'ye 120 saat mühlet.
Hürriyet; 120 saatte temizlenecek.
Takvim; Masada zafer pınarı.
Akit; Coni'nin mayın eşekleri ağlıyor.
Posta; İstediğimizi aldık.
Güneş; Vurduk, aldık.
Türkgün; Geri zekâlı aldın mı cevabını?
Tabi bu gazetelerin yazarları da aynı mealde başlıklar atıp, karanlık ve muallâk olan imzaları zafere çevirme gayretine girdiler.
Nagehan Alçı, Türkiye'nin kararlılığı kazandı, derken Muharrem Sarıkaya, sahada ve masada kazandık, diyordu.
Nihal B. Karaca; Türkiye'nin NATO üyeliği ile ilgili tartışmalar sona erdi, derken Sevilay Yaman, devlet perspektifi galip geldi, değerlendirmesi yapıyordu.
Oray Eğin; Erdoğan'ın zaferi, Y. Akit'ten Yavuz Bahadıroğlu; Yalatırlar bay Başkan! başlıklarını atmışlardı.
Twitterdan da sesler geliyordu. Burhan Kuzu, "Barış Pınarı Operasyonu, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ABD'ye adeta diz çöktürdü, hem sahada hem de masada kazandık."
Yeni Şafak İbrahim Karagül; "Cephede de güçlüyüz masada da güçlüyüz. Akdeniz'den İran sınırına hiçbir tehdit kalmayacak. Türkiye olmadan harita çizilemez, öğrenecekler! Bunlar henüz başlangıç, daha çok şok olacaksınız."
Eski vekil Şamil Tayyar; "İsrail ağlıyor, KKK ağlıyor, FETÖ ağlıyor, bilumum hainler ağlıyor. O halde... Hem sahada hem masada Türkiye kazandı" diyordu.
Bir ay geçti. Sahada ülkemiz lehine değişen tek şey var mı?
Sayın Cumhurbaşkanı; "Bölgede hala teröristler var. Attığınız imzanın gereğini yerine getirmediniz' diyorsa, bölgede Türkiye lehine hiç bir şey değişmemişti. Yani ABD tarafından bir kez daha aldatılmıştık.
Oysa bu ihtimale karşı devlet büyüklerimizi, eğer verilen sözler tutulmazsa harekât kaldığı yerden devam edecektir' demişlerdi. Ama devam ettirilemedi.
Medya, neden harekâta devam etmiyoruz, sorusunun gündeme almak yerine mektup ve ABD'ye gidilsin mi, gidilmesin mi, konularını gündem etti. ABD'ye gidilecek, kararı çıktı ve gidildi.
Giderken dosyada; Fetullah Gülen, Mazlum Kobani, YPG-PKK, bu örgüte verilen silahların geri alınması, petrol gelirlerinin terör örgütlerine verilmemesi, Kürt söylemlerinden vazgeçilmesi, Halkbank, malvarlıkları, Ermeni meselesi, S-400'ler, F-35'ler gibi hayati konular vardı.
Ve ABD'den gelindi. Ülkemizde sorgulanan ve konuşulan nedir? Mektuba ne oldu, mektubu masanın üstüne koyabildin mi?
Diğer konular ise konuşulmuyor. Çünkü ABD konuşmaya bile gerek görmedi. Dış işleri bakanımızın basına yansıyan o fotoğrafı, götürdüğümüz dosyaları aynen geri getirdiğimizin göstergesiydi.
Sonuç mu? Yazarsam terörist, derler…
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025