Abdülmelik dönemi ve zalim Haccac
Abdülmelik döneminin adı en fazla duyulan kişisi Haccac b. Yusuf es-Sakafî’dir
17.10.2023 08:33:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Abdülmelik döneminin adı en fazla duyulan kişisi Haccac b. Yusuf es-Sakafî'dir.
Iraklıların başına geçen Haccac döneminde, İmam Seccad (a.s.)'ın yanında yer alanlara büyük zulümler yapılmış, her türlü eziyete ve işkenceye mâruz bırakılmışlardır. Haccac, Emevilerin en zâlim adamlarından idi.
694-714 yılları arasında Irak ve doğu illerinin valiliğini yapmıştır. Yirmi yıl bu vazifede kalmıştır.
"Haccac, Yahya b. Ümme't-Tevil'i, İmam Ali (a.s.)'ın dostlarından olduğu gerekçesi ile kollarını ve ayaklarını keserek şehit etmiştir."
Abdülmelik ve Haccac için tarihçi Mesudî şunları söylüyor:
"Abdülmelik, kan akıtan bir insandı. Irak Valisi Haccac, Horasan Valisi Mahleb ve Medine Valisi Hişam b. İsmail gibi memurları da kendisi gibi zâlim ve acımasız idiler."
Haccac'ın Abdülmelik için önemi Mervanoğullarının iktidara geçmesinde Haccac'ın babası ve kabilesi Sakif'in tesiri olmasındandır.
Haccac önce Mekke, sonra Medine ve Taif bölgesinde genel valilik yapmıştır. Medine'den ayrılırken bu mübarek şehir için şöyle konuşmuştur:
"Beni bu kokuşmuş şehirden kurtardığı için Allah'a şükrediyorum. Bu şehir tüm şehirlerin en kirlisidir, halkı mü'minlerin emirine karşı daha hilekâr ve daha küstahtır.
Eğer mü'minlerin emiri bıraksaydı, bu şehri yerle bir ederdim. Bu şehirde, Peygamber Minberi dedikleri bir kereste yığınından ve Peygamber (s.a.v.) mezarı dedikleri kokuşmuş kemiklerden başka bir şey yoktur."
Buradaki vazifesini tamamladıktan sonra, Abdülmelik onu, Irak'a Hicri 75 yılında vali tayin etti.
Haccac, Kûfe'ye, bir diğer zâlim olan Ubeydullah gibi gizlice girdi. Camide saflar arasında dolaştı ve halkın dikkatini üzerinde toplayınca yüzünü açtı ve konuşmaya başladı:
"Ey Kûfe halkı! Sizi kafaları yetişmiş meyveler gibi görüyorum. Onları toplamanın zamanı gelmiştir, gövdelerden ayrılmaları gerekmektedir. Bunu da ben yapacağım. Kanların, emamelerin ve sakalların arasında parladığını görüyorum."
Tehditkâr sözlerini sürdürdü, halkı o kadar korkuttu ki, onu taşlamak isteyen adamın elinden taşlar yere döküldü."
Haccac, Iraklıları kılıçtan geçirmekten çekinmemiştir. Suçu ol-masa da halkı büyük zindanlara toplamıştır.
"Onun yaptırdığı zindanlarda elli bin erkek ve otuz bin kadın can verdi. Bu kadınların on altı bin tanesi çıplaktı. Erkekleri ve kadınları aynı yerde tutuyordu."
Haccac'ın Basra'daki katliamları
Mesudî, Haccac'ın katliamları için şunları söylemiştir:
"Haccac yirmi yıl hüküm sürdü. Bu süre içinde öldürttüğü kişilerin sayısı yüz yirmi bini buldu. Savaşlarda öldürdükleri bunun dışında tabi."
Haccac, Irak'ta halkı katlederek asayişi sağladıktan sonra, Basra'ya geçti. Orada da camilerden kan akacak kadar çok insanın canını almıştır.
"Haccac, Şam ordusu ve taraftarlarından iki bin ve müferrik güçlerden oluşan dört bin askerle Basra'ya hareket etti. Basra'ya girerken yanına iki bin kişi aldı ve Cuma günü namaz vakti şehre girmeye karar verdi.
Yanındakilere camiyi sarmalarını ve caminin on sekiz kapısından her birini yüz kişinin tutmasını, kılıçlarını elbiselerinin altına gizlemelerini emretti. Camide sesler yükseldiği zaman, "Dışarı çıkmak isteyenin kafasını, camiden, gövdesinden önce çıkarın" dedi.
Memurlar, kapıların yanlarına yerleşip, beklemeye koyuldular. Haccac, yüz kişi önde ve yüz kişi arkada olmak üzere silahlı iki yüz kişiyle birlikte camiye girdi. Hepsi de kılıçlarını elbiselerinin altına gizlemişlerdi, kendisi de kılıcını elbisesinin altına gizlemişti.
Haccac, adamlarına talimat verdi: "Camiye girdiğiniz zaman, ben cemaate konuşma yapacağım, onlar beni taşlayacaklar, emamemi başımdan çıkarıp dizimin üstüne koyduğum zaman kılıçlarınızı çekip hepsini kılıçtan geçirin!"
Bu plan üzerine, namaz vakti geldiğinde, Haccac, minbere çıkıp oturdu ve konuşmaya başladı:
"Mü'minlerin emiri (Abdülmelik) beni şehrinizi yönetmem ve beytülmalı aranızda taksim etmem için atamıştır. Bana mazlumlara yardımcı olmamı ve zâlimleri cezalandırmamı, iyileri takdir edip, kötüleri cezalandırmamı emretmiştir.
Halife beni bu göreve atarken, iki kılıç verdi bana: Biri rahmet kılıcı, diğeri azab ve ceza kılıcı. Rahmet kılıcı yolda elimden düştü ama azab kılıcı şu anda elimdedir..."
Halk minberde Haccac'ı taş yağmuruna tuttu. Bu sırada emamesini başından çıkarıp dizlerinin üzerine koydu. Bunu gören memurlar hemen kılıçlarına sarıldılar.
Cemaat can havliyle hemen kapılara yöneldi. Kapıdan dışarı adımını atan herkesin kafası gövdesinden ayrıldı. Böylece kaçmak isteyenler tekrar caminin içine geri dönmek zorunda kaldılar.
Ama hiçbirisi öldürülmekten kurtulamadı. Öyle ki, caminin kapısından kan akıyordu." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Iraklıların başına geçen Haccac döneminde, İmam Seccad (a.s.)'ın yanında yer alanlara büyük zulümler yapılmış, her türlü eziyete ve işkenceye mâruz bırakılmışlardır. Haccac, Emevilerin en zâlim adamlarından idi.
694-714 yılları arasında Irak ve doğu illerinin valiliğini yapmıştır. Yirmi yıl bu vazifede kalmıştır.
"Haccac, Yahya b. Ümme't-Tevil'i, İmam Ali (a.s.)'ın dostlarından olduğu gerekçesi ile kollarını ve ayaklarını keserek şehit etmiştir."
Abdülmelik ve Haccac için tarihçi Mesudî şunları söylüyor:
"Abdülmelik, kan akıtan bir insandı. Irak Valisi Haccac, Horasan Valisi Mahleb ve Medine Valisi Hişam b. İsmail gibi memurları da kendisi gibi zâlim ve acımasız idiler."
Haccac'ın Abdülmelik için önemi Mervanoğullarının iktidara geçmesinde Haccac'ın babası ve kabilesi Sakif'in tesiri olmasındandır.
Haccac önce Mekke, sonra Medine ve Taif bölgesinde genel valilik yapmıştır. Medine'den ayrılırken bu mübarek şehir için şöyle konuşmuştur:
"Beni bu kokuşmuş şehirden kurtardığı için Allah'a şükrediyorum. Bu şehir tüm şehirlerin en kirlisidir, halkı mü'minlerin emirine karşı daha hilekâr ve daha küstahtır.
Eğer mü'minlerin emiri bıraksaydı, bu şehri yerle bir ederdim. Bu şehirde, Peygamber Minberi dedikleri bir kereste yığınından ve Peygamber (s.a.v.) mezarı dedikleri kokuşmuş kemiklerden başka bir şey yoktur."
Buradaki vazifesini tamamladıktan sonra, Abdülmelik onu, Irak'a Hicri 75 yılında vali tayin etti.
Haccac, Kûfe'ye, bir diğer zâlim olan Ubeydullah gibi gizlice girdi. Camide saflar arasında dolaştı ve halkın dikkatini üzerinde toplayınca yüzünü açtı ve konuşmaya başladı:
"Ey Kûfe halkı! Sizi kafaları yetişmiş meyveler gibi görüyorum. Onları toplamanın zamanı gelmiştir, gövdelerden ayrılmaları gerekmektedir. Bunu da ben yapacağım. Kanların, emamelerin ve sakalların arasında parladığını görüyorum."
Tehditkâr sözlerini sürdürdü, halkı o kadar korkuttu ki, onu taşlamak isteyen adamın elinden taşlar yere döküldü."
Haccac, Iraklıları kılıçtan geçirmekten çekinmemiştir. Suçu ol-masa da halkı büyük zindanlara toplamıştır.
"Onun yaptırdığı zindanlarda elli bin erkek ve otuz bin kadın can verdi. Bu kadınların on altı bin tanesi çıplaktı. Erkekleri ve kadınları aynı yerde tutuyordu."
Haccac'ın Basra'daki katliamları
Mesudî, Haccac'ın katliamları için şunları söylemiştir:
"Haccac yirmi yıl hüküm sürdü. Bu süre içinde öldürttüğü kişilerin sayısı yüz yirmi bini buldu. Savaşlarda öldürdükleri bunun dışında tabi."
Haccac, Irak'ta halkı katlederek asayişi sağladıktan sonra, Basra'ya geçti. Orada da camilerden kan akacak kadar çok insanın canını almıştır.
"Haccac, Şam ordusu ve taraftarlarından iki bin ve müferrik güçlerden oluşan dört bin askerle Basra'ya hareket etti. Basra'ya girerken yanına iki bin kişi aldı ve Cuma günü namaz vakti şehre girmeye karar verdi.
Yanındakilere camiyi sarmalarını ve caminin on sekiz kapısından her birini yüz kişinin tutmasını, kılıçlarını elbiselerinin altına gizlemelerini emretti. Camide sesler yükseldiği zaman, "Dışarı çıkmak isteyenin kafasını, camiden, gövdesinden önce çıkarın" dedi.
Memurlar, kapıların yanlarına yerleşip, beklemeye koyuldular. Haccac, yüz kişi önde ve yüz kişi arkada olmak üzere silahlı iki yüz kişiyle birlikte camiye girdi. Hepsi de kılıçlarını elbiselerinin altına gizlemişlerdi, kendisi de kılıcını elbisesinin altına gizlemişti.
Haccac, adamlarına talimat verdi: "Camiye girdiğiniz zaman, ben cemaate konuşma yapacağım, onlar beni taşlayacaklar, emamemi başımdan çıkarıp dizimin üstüne koyduğum zaman kılıçlarınızı çekip hepsini kılıçtan geçirin!"
Bu plan üzerine, namaz vakti geldiğinde, Haccac, minbere çıkıp oturdu ve konuşmaya başladı:
"Mü'minlerin emiri (Abdülmelik) beni şehrinizi yönetmem ve beytülmalı aranızda taksim etmem için atamıştır. Bana mazlumlara yardımcı olmamı ve zâlimleri cezalandırmamı, iyileri takdir edip, kötüleri cezalandırmamı emretmiştir.
Halife beni bu göreve atarken, iki kılıç verdi bana: Biri rahmet kılıcı, diğeri azab ve ceza kılıcı. Rahmet kılıcı yolda elimden düştü ama azab kılıcı şu anda elimdedir..."
Halk minberde Haccac'ı taş yağmuruna tuttu. Bu sırada emamesini başından çıkarıp dizlerinin üzerine koydu. Bunu gören memurlar hemen kılıçlarına sarıldılar.
Cemaat can havliyle hemen kapılara yöneldi. Kapıdan dışarı adımını atan herkesin kafası gövdesinden ayrıldı. Böylece kaçmak isteyenler tekrar caminin içine geri dönmek zorunda kaldılar.
Ama hiçbirisi öldürülmekten kurtulamadı. Öyle ki, caminin kapısından kan akıyordu." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.