ABD'de başkanlık seçimlerini anketlerin gösterdiği isim, Afrikalı - Amerikalı Barack Obama kazandı. Amerikan seçmeni 1981 Kaliforniya seçimlerinde olduğu gibi sağ gösterip sol vurmadı. Hatırlanacağı gibi o seçimlerde siyahi vali adayı Tom Bradley, anketlerde açık ara öndeydi ama sandıkta acı gerçekle karşılaşmıştı. Seçimi Ermeni asıllı Dökmeciyan kazanmıştı. Demek ki, orada da çok şey değişmiş. Gerçi bu sonuçta 60'lı yıllarda ABD'de yaşanan 'ırk tartışmalarının etkisi' büyüktü. Çok değil 1960'li yılların başına kadar birçok eyalette siyahla beyaz aynı restoranda yemek bile yiyemiyordu, siyahlar otobüslerin arka kısmında oturuyorlardı. Bugün ABD nüfusunun yüzde 13'ünü oluşturan siyahların gelmiş geçmiş en büyük iki abidevi ismi, Müslüman önder Malcolm X 1964'te, siyahi özgürlük mücadelecisi Dr. Martin Luther King de CIA ajanları tarafından1968'de vurularak öldürülmüştü. Normalde seçimlere kayıtsız kalan zencilerin önceki gün sandığa koşmalarının en önemli nedeni de, 'yeni bir kahraman' oluşturmaktan başka bir şey değildi. Malcolm X ile Dr. King'in başaramadığını bakalım babası siyah, annesi beyaz dolayısıyla kendisi melez olan Obama başarabilecek mi? Obama, rakibi McCain'i farklı mağlup etti. Bu satırların kaleme alındığı saatlerde Obama oyların yüzde 52'sini alarak, 336 delegeyi; McCain ise ancak 160 delegeyi kazanmıştı. Başkan olabilmek için gerekli delege sayısı ise 270. ABD'de sistem böyle işliyor. Bir eyalette bir oy fazla alan aday, o eyaletteki bütün delegeleri kazanıyor, geriye düşen ise havasını alıyor! Tipik Amerikan anlayışı seçim sistemine de yansımış. Bu anlayış 'paylaşım'a hayat hakkı tanımıyor! Güçlü olan her şeyi alıp götürüyor. Bu anlayış neden dünyanın en zengin insanlarının ABD'den çıktığını da ortaya koyuyor. ABD'de zenginler fakirlere ne Noel'de, ne kasırga gibi felaketlerde ne de başka bir 'an'da yardım etmez. Bu yardım kuruluşları ile devletin görevidir. Yardım kuruluşlarına da herkes bağışta bulunabilir. Gelelim en hassas soruya: Obama liderliğindeki ABD içeride ve dışarıda ne yapacak? ABD başkanları arasında dış politikada Cumhuriyetçilerin savaş, Demokratların ise barış yanlısı olduğu sanılır. Bunun gerçekle ilgisi yoktur. ABD'yi 1917'de 1. Dünya Savaşı'na sokan Woodrow Wilson ile Pearl Harbor düzenini hazırlayarak 2. Dünya Savaşı'nı sokan Franklin Roosevelt Demokrattı. Keza 4 milyon Vietnamlının ölümüne sebebiyet veren Vietnam Savaşı'nın pimini çeken Johnson da. 1991'deki Körfez Savaşı'nı başlatan Baba Bush Cumhuriyetçiydi ama Irak'a uygulanan ambargoyu devam ettirip yüz binlerce Iraklı çocuğun ölümüne sebebiyet veren Bill Clinton Demokrattı. Clinton döneminde Irak'a defalarca hava saldırısı düzenlendi. Dahası 1996'da Sudan'da kimyasal silah ürettiği gerekçesiyle 'ilaç fabrikası' vuruldu. Neticede Obama döneminde de Irak işgali 'şu veya bu maske altında' devam edecektir, velev ki ABD ordusu çekilsin. Nitekim ABD, boşu boşuna dünyadaki en büyük elçilik binasını Bağdad'a, en büyük askeri üssünü de Kuzey Irak'a yapmıyor. Malum üslerdeki askerler 'işgalci' addedilmiyor! Yoksa bizim de vah halimize!Obama, ABD'nin Afganistan'daki faaliyetlerine yeni veçhe verebilir. Zaten Afganistan'daki durum Irak'tan farklı. Afganistan'da içinde Türkiye'nin de yer aldığı NATO bünyesinde kurulan İSAF (Uluslararası Güvenlik Yardım Gücü) bulunuyor. Obama, bu gücün orada kalmasına itiraz etmeyecektir. Obama, bazılarının öne sürdüğü gibi Taliban ile işbirliğine gider mi? Bu biraz da Taliban'ın etkisine bağlı. Taliban kendini ispatlarsa, istediğini alır. Yoksa Amerikan anlayışında durup dururken kimseye bir şey vermek yoktur. Varsa bilin ki, bu bir efendi - köle ilişkisidir! İran meselesi? İran konusu ABD'den önce İsrail'in sorun ettiği bir meseledir. ABD'deki Establishment (Düzen) içinde Yahudi lobisinin ağırlığı bellidir. Yahudi lobisi Obama'ya seçim sürecinin ta ilk günlerinden itibaren destek verdi. Nasıl olsa McCain onlardandı, böylece Obama da kafakol edildi. Obama da, birçok konuşmasında İsrail'in güvenliğine önem verdiğini vurguladı. Babasından gelen genler Obama'yı İran'a vurmayı engellerse de, annesinden gelen genler böyle bir eylemi ona yaptırır. Bakalım baba (siyah) genleri mi baskın (dominant) çıkacak yoksa anne (beyaz) genleri mi? Yoksa ezilmiş siyah görüntünün altında bir beyaz mı olacak? 'Gelen gideni aratır' ilkesi çerçevesinde yoksa Müslüman atalarından miras aldığı geçmişin ve aşağılık kompleksinin izlerini silmek için saldırganlaşacak mı? İnşallah böyle olmaz. Çünkü ABD'nin vahşileşmesi demek, milyonlarca masum insanın ölmesi demektir.Bu arada ABD'de hep Düzenin dediği olmaz. Düzenin saç ayaklarını da insanlar oluşturuyor nitekim. Güçlü bir başkan, sistemin anayasa ile tesis edilmiş özüne dokunamasa da, bazı olumlu icraatlar yapabilir, yenilikler getirebilir. Sorun, Obama'nın böyle bir başkan olup olamayacağı yönündedir.Türkiye'ye gelince; geçmişte olduğu gibi pek bir şey değişmeyecek. ABD yine öğretmen olacak, biz ise ara sıra dayak yiyen öğrenci olarak kalacağız. Kongre'deki üstünlüğünü açık ara tesis eden Obama, Ermeni soykırım iddialarını başımıza bela edebilir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016