Büyük bir enerji krizi patladığında, haritadan ilk olarak Las Vegas silinecek. Burası başka birçok sebebin yanı sıra insanoğlunun elektriğe bağımlılığını görmek açısından da ürkütücü. Las Vegas'ta gündüz insanlar uyuyor, gece sabaha kadar geziyorlar.
Hiç kimse sokakta değil tabii ki, yaratılmış özel yaşam alanlarında. Beş-altı bin odalı, ultra lüks otellerin yanında da trafolar var. Kimse aldırış etmiyor. Çünkü elektrik giderse, Vegas da bitecek, o insanlar da yok olacak. Onları elektrik akımı değil, bizzat elektriksizlik mahvedecek.Komik bir yer. Acı veren, patolojik bir komiklik. Her şeyin niyetinin bariz bir şekilde ortada olması insanın canını sıkıyor. Mesela Elton John, parası bitince burada saçmasapan 'Red Piano' diye bir şov düzenleyip iki ay sahneye çıkıp cebini dolduruyor. Jerry Seinfeld, bir gece uğruyor, para dolu bavulunu toplayıp gidiyor. Toni Braxton, Celine Dion falan 'otel şarkıcısı' özlerini burada buluyorlar; daha büyük tanıtım, daha büyük şaşaayla tabii ki. Dion, zamanında İstanbul'da düğünlerde çıkardı - nereden nereye... David Spade de burada gösteri yapıyor, Nick Lachey ise parti düzenliyor. Gerçi biraz düşmüşler giderayak iyi bir vurgun yapsın diye bir düzen kurulmuş. Kimse eğlendiği ya da bu projeye inandığı için değil, burada büyük bir para pastası olduğundan ve 'entertainment' bunun dışında kalamayacağından. Şaşırtıcı olan şu: Kimse sorgulamıyor, alan memnun satan memnun.Onlardan böylesi ucuz ifadelerle söz ediyorum ama hakikaten yaptıkları ancak bu kadar düşük bir üslupla anlatılabilir. Pastanın dilimleri bu kadar büyük ki teklifler reddedilemez gerçi. Ama Prince, Aladdin'de konser verdiğinden beri ona saygı duymam imkansız. Thomas Keller'ın 'Bouchon'una girmedim ki Amerika'nın en büyük aşçısına inancımı yitirmeyeyim. Jean Paul Gaultier, Paris'te butik açmıyor. Ama burada var... Yeniler, eskiler, Avrupalılar, Amerikalılar, hatta ölüler bile bu düzenden pay kapıyor.Vegas, Beatles'ı bile yeniden yaratabiliyor...Çölün ortasında, 'Başka yere gitme, hayatını burada geçir, ne istersen burada var' diye çağırıyorlar inananları Kumar ve Elektrik Tanrıları: Paris, üstelik Eyfel Kulesi'yle. New York bütün 'skyline'ı, gökdelenleri, elinde sözlük tutan heykel kadınıyla. Venedik, gondolları ve kanallarıyla. Mısır Piramitleri, Sezar'ın Sarayı, hatta 'forum'. Bunlar değişik oteller. Binaların mimarileri, façade'ları başka şeyler söylese de içleri aynı: Dev, oksijen üflenen, geniş alana rağmen dışarıyla teması olmadığı için klostrofobik alanlar ve kumarhaneler. Hepsi birbirinin aynısı. Trevi Çeşmesi de inşa ediliyor şimdi, Ocak'a yetişecek ve böylece dünyayı gezme amacı tamamen ortadan kalkacak.İşin tuhafı, Universal'da yeniden yaratılan dünya 'film icabıydı.' Bizzat hayal gücümüz için tasarlanmış. Las Vegas'ta ise gözle görülür biçimde Amerikan cüreti ve cehaleti var: Dünyanın kendileri için yeniden yaratılabilecek olduğunu göstermek isteyen bir arsızlık. Las Vegas'ta dünyanın gerçekten buraya sığabileceğine ve böyle varolabileceğine inanıyorlar. Korkutucu.Nasıl tahmin edebilirdim, sabahın sekizinde 'kültürsüzlükle' suçlanan Los Angeles'a doğru arkama bile bakmadan kaçacağımı, oraya sığınabileceğimi; bu 'vaha' kabusunu görmeden önce.
Koray Eğin / Akşam
Hiç kimse sokakta değil tabii ki, yaratılmış özel yaşam alanlarında. Beş-altı bin odalı, ultra lüks otellerin yanında da trafolar var. Kimse aldırış etmiyor. Çünkü elektrik giderse, Vegas da bitecek, o insanlar da yok olacak. Onları elektrik akımı değil, bizzat elektriksizlik mahvedecek.Komik bir yer. Acı veren, patolojik bir komiklik. Her şeyin niyetinin bariz bir şekilde ortada olması insanın canını sıkıyor. Mesela Elton John, parası bitince burada saçmasapan 'Red Piano' diye bir şov düzenleyip iki ay sahneye çıkıp cebini dolduruyor. Jerry Seinfeld, bir gece uğruyor, para dolu bavulunu toplayıp gidiyor. Toni Braxton, Celine Dion falan 'otel şarkıcısı' özlerini burada buluyorlar; daha büyük tanıtım, daha büyük şaşaayla tabii ki. Dion, zamanında İstanbul'da düğünlerde çıkardı - nereden nereye... David Spade de burada gösteri yapıyor, Nick Lachey ise parti düzenliyor. Gerçi biraz düşmüşler giderayak iyi bir vurgun yapsın diye bir düzen kurulmuş. Kimse eğlendiği ya da bu projeye inandığı için değil, burada büyük bir para pastası olduğundan ve 'entertainment' bunun dışında kalamayacağından. Şaşırtıcı olan şu: Kimse sorgulamıyor, alan memnun satan memnun.Onlardan böylesi ucuz ifadelerle söz ediyorum ama hakikaten yaptıkları ancak bu kadar düşük bir üslupla anlatılabilir. Pastanın dilimleri bu kadar büyük ki teklifler reddedilemez gerçi. Ama Prince, Aladdin'de konser verdiğinden beri ona saygı duymam imkansız. Thomas Keller'ın 'Bouchon'una girmedim ki Amerika'nın en büyük aşçısına inancımı yitirmeyeyim. Jean Paul Gaultier, Paris'te butik açmıyor. Ama burada var... Yeniler, eskiler, Avrupalılar, Amerikalılar, hatta ölüler bile bu düzenden pay kapıyor.Vegas, Beatles'ı bile yeniden yaratabiliyor...Çölün ortasında, 'Başka yere gitme, hayatını burada geçir, ne istersen burada var' diye çağırıyorlar inananları Kumar ve Elektrik Tanrıları: Paris, üstelik Eyfel Kulesi'yle. New York bütün 'skyline'ı, gökdelenleri, elinde sözlük tutan heykel kadınıyla. Venedik, gondolları ve kanallarıyla. Mısır Piramitleri, Sezar'ın Sarayı, hatta 'forum'. Bunlar değişik oteller. Binaların mimarileri, façade'ları başka şeyler söylese de içleri aynı: Dev, oksijen üflenen, geniş alana rağmen dışarıyla teması olmadığı için klostrofobik alanlar ve kumarhaneler. Hepsi birbirinin aynısı. Trevi Çeşmesi de inşa ediliyor şimdi, Ocak'a yetişecek ve böylece dünyayı gezme amacı tamamen ortadan kalkacak.İşin tuhafı, Universal'da yeniden yaratılan dünya 'film icabıydı.' Bizzat hayal gücümüz için tasarlanmış. Las Vegas'ta ise gözle görülür biçimde Amerikan cüreti ve cehaleti var: Dünyanın kendileri için yeniden yaratılabilecek olduğunu göstermek isteyen bir arsızlık. Las Vegas'ta dünyanın gerçekten buraya sığabileceğine ve böyle varolabileceğine inanıyorlar. Korkutucu.Nasıl tahmin edebilirdim, sabahın sekizinde 'kültürsüzlükle' suçlanan Los Angeles'a doğru arkama bile bakmadan kaçacağımı, oraya sığınabileceğimi; bu 'vaha' kabusunu görmeden önce.
Koray Eğin / Akşam
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.