İnsanların manevi duyguları ve maneviyata bağlılıklar kendiliğinden gelişmemektedir. Çocuklarımıza erken dönemde, okul öncesi yaşlarda ve yaşama tarzlarındaki eğitimin aile içinde sıkı bir şekilde verilmesi gerekir. Bunun yanında okullarımızda Milli Eğitim'de de bunların geniş çapta ele alınması elzemdir. Aksi takdirde iyi yetiştirilmeyen çocuklarımızın içleri maddi çıkarlarla doldurulmakta ve onların egoist ve çıkarcı olmalarını sağlamaktadır. İç Dünyamız bize ait olmaktadır. Ancak iç dünyamızın gelişmesini sağlayan bilgi ve manevi unsurların, zamanında taze ve masum olan vicdanımıza (iç dünyamıza) henüz tam açıkken doldurulması gerekir. Aksi takdirde yaban, hatta vahşi fikirler ve maddiyatçı gelişmelerin iç dünyamız da ve vicdan bölgelerimizde, kolayca yer etmeleri mümkün olur. Bu şekilde ihmal edilen gençlerin içlerinde olumlu bir vicdan yerine, Yaban-materyalist-yuvalarının geliştiği kolayca izlenebilmektedir. Onlar artık bizim evlatlarımız olamamaktadır. Bizim gibi düşünmemekte, olayları bizim gibi algılamamakta ve değerlendirememektedir. Her zaman çıkarcı, egoist, maneviyattan yoksun ve çıkarı ön plana koymaktadırlar. Onlardan artık ne ailelerine, ne vatana ne de topluma faydaları olmamaktadır. Onlar artık sadece kazancı görmekte ve kazanç için, diğer materyalist ve bazı sermaye sahipleri gibi karşısındaki insanları acımadan ezip geçmeye kalkışmaktadır. İnsanların iç dünyası bir kez bozulmasın. Bir daha tamiri çok güç olmaktadır. İşte tamamen bize bırakılmış olan bu iç dünyamız kendi çabamızla geliştirilme imkanına sahip olabilirsek ancak o zaman, kendi kimliğimizi bizim istediğimiz gibi forme edebiliriz. Aksi takdirde kendi kimliğimizden bile çıkarak tamamen yabancılaşırız! Ebeveynler sadece kendilerinden değil, kendi çocuklarından da mesuldürler. Onların kendi yaşamları artık bir örnek yaşam olmalı ve davranışları da örnek davranış olmalıdır. Çünkü arkadan onlara bakarak iyiyi ve doğruyu öğrenmeye çalışan çocuklar ve nesiller vardır. O çocuklar ve nesiller babalarını, analarını ve yakınlarını taklit ederler, onlarla dünyaya bakmayı ve yaşam sistemini öğrenmektedirler. Kısacası çocuklar anne-babalarını bir nevi kopya etmektedirler. Bunun yanında bir müddet sonra okula gitmeye başladıklarında artık öğretmenleri ve diğer arkadaşların davranışlarını da öğrenmeye başlarlar. Böylece bu iki önemli unsur çocukların formasyonlarında en önemli rolü oynamaktadırlar. Demek ki insanların duygularının maneviyat kimliğinin geliştirilmesi ancak belirli okul öncesi yaşlarda, eğitimle doğru bir şekilde gerçekleşebilir. Bu eğitimin yapılması 1-6 yaş arasında aile tarafından veya özel eğiticiler tarafından doğru olarak gerçekleşebilir. Onun dışında çocukların esas bir de hassas devreleri vardır. Buna da püberte veya neşvünema devresi denmektedir. Bu devre gerek çocuklar gerekse aile bakımından zor bir dönemi ifade etmektedir. Eğer ilk devre ihmal edildiyse ve çocuklara maneviyat ve vicdan duyguları aşılanmamışsa bu ikinci değişim devresi çok zor ve sallantılı geçmektedir. Çünkü o yaşlardaki çocukların beyinlerini neşfünema (gelişme) devresini kapsamaktadır. Çocuklar bu devrede kendi kimliklerini aramakta ve bulmaktadır. Eğer olgun, verimli ve müspet bir kimliği örnek alarak bulurlarsa, ona göre değişim sağlanmış olurlar. O zaman çocuklar da müspet ilerleme görülmektedir. Aksi takdirde ise, çocuklar kontrolden kolayca çıkmakta ve etrafın tesadüfleri içinde kimlik aramalara gitmektedir. Bu durumlarda ise çocuklar istenmeyen kişilerin kontrolünde çeşitli suçlara ve kötü alışkanlıklara kolayca yönelmeye gidebilmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006