Ateş olmaysan yerden duman çıkmaz, derler. ABD, Irak'taki zayiatsız ve 'kışt'sız işgalinden sonra İran'a iştah kabartmayı sürdürüyor.
W. Bush, enformatik yöntemlerle içeride halkının bu işe desteğini almaya çalışırken, hedefteki bölgemizde de altyapı ve lojistik faaliyetlerini hızlandırıyor. Birkaç hafta önce Amerika'dan gelen bir arkadaş, Beyazsaray yönetimin dış müdahalelerde öncelikle içeriden destek almaya dikkat ettiğinin altının çizmişti.
Beyazsaray işi, hem iç, hem de dış bağlamda kayda değer biçimde olgunlaştırdı. Irak'a müdahale bahanesi olarak öne sürülen "kimyasal ve nükleer levazimat" konusunda Pentagon'u daha düne kadar haklı olarak 'sahtekarlık'la suçlayan BM'nin Blix ve Baradey'i bile, İran'a karşı oluşturulan Pentagon cephesinde "son derece ciddi enformatik görev" yapıyorlar şimdi.
Yapıldığı belirtilen yoklamada da Amerikan halkı, İran'a da gir mesajı veriyor Beyazsaray'a. Washington Post ve ABC News'in ortaklaşa gerçekleştirdiği söylenen yeni kamuoyu yoklamasına göre, Amerika'da İran'a yönelik bir askeri operasyona destek verenlerin oranı yüzde 56'da seyrediyor. Anketi bin 24 kişi yanıtlamış; Pentagon'unun müdahalesi için bu sayı ve oran yeter de artar bile.
Tecrübe ile sabit; Beyazsaray yönetimi herhangi bir konuda ısmarlama anketlere başladığı zaman, netice işgale kadar varıyor.
Kara sevdasına doğru uzattığı kafasına balyoz yemiş Mecnun gibi Kuzey Irak'ta kafasına balyoz indirilmiş Ankara, ne mi yapıyor dersiniz? 270 milyar borçla hayatı kararmış IMF bağımlısı Ankara, pabuçları ve diliyle kaytan bıyıklarını sıvazlayan kebapçı kedisi gibi ABD'nin penceresinin altında bekliyor. Washington'dan bir tıkırtı gelse de, şöööyle mesela avlanacak hedef İran'a veya bölgemizdeki bir başka "masum ülkeye karşı" kendimizi Washington'a kabul ettirecek seviyede aslan kesilsek.
Borçlar, başka türlü nasıl döndürülecek?
Ankara-Washington arasındaki Irak ve Kuzey Irak gündemli güya pazarlık manevralarını ve diplomatik oyunları hatırlayın. İran konusundaki sinyalleşmeleri öyle değerlendirin. Ankara'dan verilen sinyaller hiç de hayırlı gözükmüyor.
ABD, güya bize darılarak üslerimizden az-buçuk çekilmişti. Bize naz edecek ne hayrı dokunduysa, milletimiz bilemiyor, kimse bilemiyor. Ama naz üstüne naz, kur üstüne kur yaptı; şimdi ise tekrar çöreklenme mesajı gönderiyor.
Washington, Ankara'dan başta İncirlik olmak üzere Doğu'daki bazı üsleri "lojistik amaçlı kullanma talebi"nde bulunuyor. Türk Hükümeti tarafından olumlu karşılanan bu taleple ilgili Bakanlar Kurulu'nun çalışmalarını başlattığı konuşuluyor. Dışişleri Müsteşarı Uğur Ziyal'in ABD ziyareti öncesinde iletildiği konuşulan bu talep, hükümet tarafından olumlu karşılanmış, hükümetin bu olumlu kararını Ziyal, Washington'a iletmiş.
Buna göre, ABD ve koalisyon ülkeleri, üsleri lojistik amaçlı kullanabilecek ve Türk hava sahasında yakıt ikmali yapabilecek. Bu talebin hayata geçmesi için ayrıca bir anlaşma imzalamaya gerek yokmuş, Bakanlar Kurulu'nun karar alması yeterli olacakmış.
Yine tezgah açılmış, yine oyunlar başlamış.
İnşaallah bu konuşulanlar doğru değil, inşaallah üç-beş Amerikancının açtığı tezgah olarak kalır; aksi halde Ankara'nın aymazlığı, Türkiye'yi "ekonomik, dış politik ve stratejik batağa doğru" hızla sürüklüyor.
AB ile ilişkilerimiz bundan farklı mı? Yoook.
Kendi kendimize gelin-güvey oluyoruz.
Kendimizi güya AB'ye uydurmak için, AB'ye son vuruşu sağlayacak sıradaki birkaç askeri düzenleme dışında çıkartmadığımız yasa, yolmadığımız tüy kalmadı. TBMM, seri paket üretim merkezi gibi maşallah.
Karşı taraftan ise "somut bir tık" yok.
Ankara, bu kadar paket karşılığı hiç olmazsa bari Gümrük Birliği faciasını sona erdirsin, ayakta kalan son üç-beş ihracatçımız nefes alsın; tık yok. AB kotaları halledilsin; tık yok. Fondaki alacaklarımız halledilsin; tık yok.
AB cenahından tık yok. AB hep "keser gibi" kendine yontuyor; kasap et derdinde, koyun can derdinde.
Yokluğa doğru gidiyoruz.
Milli Duruş'u, Milli Ekonomi Modeli ve Kalkınma projeleriyle BTP işbaşına gelinceye kadar bu vahim gidişat devam edecek. Bunu görmek için kâhin olmaya gerek yok; iki göz, iki kulak, üç gram akıl, bir de milletimizin ruhuna bürünmüş gönül olsun yeter...
W. Bush, enformatik yöntemlerle içeride halkının bu işe desteğini almaya çalışırken, hedefteki bölgemizde de altyapı ve lojistik faaliyetlerini hızlandırıyor. Birkaç hafta önce Amerika'dan gelen bir arkadaş, Beyazsaray yönetimin dış müdahalelerde öncelikle içeriden destek almaya dikkat ettiğinin altının çizmişti.
Beyazsaray işi, hem iç, hem de dış bağlamda kayda değer biçimde olgunlaştırdı. Irak'a müdahale bahanesi olarak öne sürülen "kimyasal ve nükleer levazimat" konusunda Pentagon'u daha düne kadar haklı olarak 'sahtekarlık'la suçlayan BM'nin Blix ve Baradey'i bile, İran'a karşı oluşturulan Pentagon cephesinde "son derece ciddi enformatik görev" yapıyorlar şimdi.
Yapıldığı belirtilen yoklamada da Amerikan halkı, İran'a da gir mesajı veriyor Beyazsaray'a. Washington Post ve ABC News'in ortaklaşa gerçekleştirdiği söylenen yeni kamuoyu yoklamasına göre, Amerika'da İran'a yönelik bir askeri operasyona destek verenlerin oranı yüzde 56'da seyrediyor. Anketi bin 24 kişi yanıtlamış; Pentagon'unun müdahalesi için bu sayı ve oran yeter de artar bile.
Tecrübe ile sabit; Beyazsaray yönetimi herhangi bir konuda ısmarlama anketlere başladığı zaman, netice işgale kadar varıyor.
Kara sevdasına doğru uzattığı kafasına balyoz yemiş Mecnun gibi Kuzey Irak'ta kafasına balyoz indirilmiş Ankara, ne mi yapıyor dersiniz? 270 milyar borçla hayatı kararmış IMF bağımlısı Ankara, pabuçları ve diliyle kaytan bıyıklarını sıvazlayan kebapçı kedisi gibi ABD'nin penceresinin altında bekliyor. Washington'dan bir tıkırtı gelse de, şöööyle mesela avlanacak hedef İran'a veya bölgemizdeki bir başka "masum ülkeye karşı" kendimizi Washington'a kabul ettirecek seviyede aslan kesilsek.
Borçlar, başka türlü nasıl döndürülecek?
Ankara-Washington arasındaki Irak ve Kuzey Irak gündemli güya pazarlık manevralarını ve diplomatik oyunları hatırlayın. İran konusundaki sinyalleşmeleri öyle değerlendirin. Ankara'dan verilen sinyaller hiç de hayırlı gözükmüyor.
ABD, güya bize darılarak üslerimizden az-buçuk çekilmişti. Bize naz edecek ne hayrı dokunduysa, milletimiz bilemiyor, kimse bilemiyor. Ama naz üstüne naz, kur üstüne kur yaptı; şimdi ise tekrar çöreklenme mesajı gönderiyor.
Washington, Ankara'dan başta İncirlik olmak üzere Doğu'daki bazı üsleri "lojistik amaçlı kullanma talebi"nde bulunuyor. Türk Hükümeti tarafından olumlu karşılanan bu taleple ilgili Bakanlar Kurulu'nun çalışmalarını başlattığı konuşuluyor. Dışişleri Müsteşarı Uğur Ziyal'in ABD ziyareti öncesinde iletildiği konuşulan bu talep, hükümet tarafından olumlu karşılanmış, hükümetin bu olumlu kararını Ziyal, Washington'a iletmiş.
Buna göre, ABD ve koalisyon ülkeleri, üsleri lojistik amaçlı kullanabilecek ve Türk hava sahasında yakıt ikmali yapabilecek. Bu talebin hayata geçmesi için ayrıca bir anlaşma imzalamaya gerek yokmuş, Bakanlar Kurulu'nun karar alması yeterli olacakmış.
Yine tezgah açılmış, yine oyunlar başlamış.
İnşaallah bu konuşulanlar doğru değil, inşaallah üç-beş Amerikancının açtığı tezgah olarak kalır; aksi halde Ankara'nın aymazlığı, Türkiye'yi "ekonomik, dış politik ve stratejik batağa doğru" hızla sürüklüyor.
AB ile ilişkilerimiz bundan farklı mı? Yoook.
Kendi kendimize gelin-güvey oluyoruz.
Kendimizi güya AB'ye uydurmak için, AB'ye son vuruşu sağlayacak sıradaki birkaç askeri düzenleme dışında çıkartmadığımız yasa, yolmadığımız tüy kalmadı. TBMM, seri paket üretim merkezi gibi maşallah.
Karşı taraftan ise "somut bir tık" yok.
Ankara, bu kadar paket karşılığı hiç olmazsa bari Gümrük Birliği faciasını sona erdirsin, ayakta kalan son üç-beş ihracatçımız nefes alsın; tık yok. AB kotaları halledilsin; tık yok. Fondaki alacaklarımız halledilsin; tık yok.
AB cenahından tık yok. AB hep "keser gibi" kendine yontuyor; kasap et derdinde, koyun can derdinde.
Yokluğa doğru gidiyoruz.
Milli Duruş'u, Milli Ekonomi Modeli ve Kalkınma projeleriyle BTP işbaşına gelinceye kadar bu vahim gidişat devam edecek. Bunu görmek için kâhin olmaya gerek yok; iki göz, iki kulak, üç gram akıl, bir de milletimizin ruhuna bürünmüş gönül olsun yeter...
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019