Türkiye'de iktidar yatalak hasta pozisyonunda kıvranırken, kaburgaları dökülen iktidar, omurgasız meclis içi muhalefet sayesinde yerlerde sürünürken Rusya küresel oyuncu olarak sahnedeki yerini alıyor.
11 Eylül'den sonra başlayan ABD-Rusya flörtü, ciddi işbirliğine, hatta NATO çatısında evliliğe dönüşmek üzere.
Başkan Bush'un Türkiye'yi cepte keklik gördüğü için selam vermeden uçtuğu Moskova'da Putin ile sarmaş dolaş olması çok önemli gelişmelerin başlangıcı niteliğinde.
Bush'un Rusya gezisi sırasında nükleer silahların depolara kaldırılması konusunda Moskova'da imzalanan anlaşma ve yayınlanan ortak bildiri, ABD'nin 11 Eylül hadisesini nasıl tek kutuplu dünya liderliğini perçinlemek için fırsat olarak kullandığının göstergesi.
Gezinin asıl önemli mahsulü, Rusya'nın NATO'nun dışardan ortağı haline getirilmesi oldu.
1949'da Rus yayılmacılığının engellenmesi için kurulan NATO, önceki gün imzalanan Ortaklık Konseyi Sözleşmesi ile Rusya-Nato arasında yeni bir dönem başlamış oldu.
İmzalanan sözleşmeyle, ABD'nin teröre karşı savaşı çerçevesinde Orta ve Yakın Asya ile Kafkaslar'da düzenlenecek muhtemel askeri müdahalelerde NATO ile Rusya'nın ortak hareket edebilmeleri hedefleniyor.
Daha doğrusu NATO, Rusya'nın arka bahçesinde Rusya'nın izniyle müdahale edebilecek.
Bu sözleşme ile ABD, Avrupa'nın AGSK yapılanması ile içini boşalttığı NATO Rusya'yı yanına alarak yeniden dolduruyor.
Onun için bu gelişmeler Avrupa yakasından hiç de hoş karşılanmıyor olmalı.
Rusya lideri Putin, Özalvari pragmatik politikaları ile çekirge gibi bir Çin'e, bir AB'ye bir ABD'ye göz kırparak zaman kazandı. Hızla kendini restore etti.
Yıkık ve çökük ekonomiyi, IMF boyunduruğundan kurtardı. Komünizmin ve ahlakî sefaletin ve fakirliğin çökerttiği Ruslar'a motivasyon verdi. Bu sayede bölgesel güç olmanın ötesinde küresel emperyal güç haline geliyor.
Bu gidişle ABD; sağına İngiltere'yi, soluna Rusya'yı alarak dünyada yeniden kaba gücün egemenliğini ilân edebilir.
Rusya-NATO yakınlaşması kısa vadede Türkiye'yi rahatlatmış gözükse de orta ve uzun vadede olumsuz etkileyecektir.
Baksanıza Bush ve Putin NATO ittifakı için sırıtırken Genelkurmay İkinci Başkanının Orgeneral Yaşar Büyükkanıt, NATO'nun çifte standardından yakınıyordu.
Büyükkanıt, Batı'nın Türkiye'yi terör konusunda yalnızlığa ittiğinden şikayet ediyor haklı olarak.
Bugün NATO'nun ikinci büyük askeri gücü ve kanat ülkesi olan ve Batı'nın Asya'ya dönük kapısı olan Türkiye'ye bu çifte standardı reva gören Batı, Rusya gibi Asya'nın ikinci büyük gücünü yanına alırsa ne yapar?
Türkiye, NATO'ya sırtını yasladığı soğuk savaş dönemi rehavetinden sıyrılmalı. Ama nasıl? Tabiî önce kaburgası kırık iktidarla, omurgası oynak muhalefetten kurtulup önce Bağımsız Türkiye diyen kadroları iktidara taşıyarak.
11 Eylül'den sonra başlayan ABD-Rusya flörtü, ciddi işbirliğine, hatta NATO çatısında evliliğe dönüşmek üzere.
Başkan Bush'un Türkiye'yi cepte keklik gördüğü için selam vermeden uçtuğu Moskova'da Putin ile sarmaş dolaş olması çok önemli gelişmelerin başlangıcı niteliğinde.
Bush'un Rusya gezisi sırasında nükleer silahların depolara kaldırılması konusunda Moskova'da imzalanan anlaşma ve yayınlanan ortak bildiri, ABD'nin 11 Eylül hadisesini nasıl tek kutuplu dünya liderliğini perçinlemek için fırsat olarak kullandığının göstergesi.
Gezinin asıl önemli mahsulü, Rusya'nın NATO'nun dışardan ortağı haline getirilmesi oldu.
1949'da Rus yayılmacılığının engellenmesi için kurulan NATO, önceki gün imzalanan Ortaklık Konseyi Sözleşmesi ile Rusya-Nato arasında yeni bir dönem başlamış oldu.
İmzalanan sözleşmeyle, ABD'nin teröre karşı savaşı çerçevesinde Orta ve Yakın Asya ile Kafkaslar'da düzenlenecek muhtemel askeri müdahalelerde NATO ile Rusya'nın ortak hareket edebilmeleri hedefleniyor.
Daha doğrusu NATO, Rusya'nın arka bahçesinde Rusya'nın izniyle müdahale edebilecek.
Bu sözleşme ile ABD, Avrupa'nın AGSK yapılanması ile içini boşalttığı NATO Rusya'yı yanına alarak yeniden dolduruyor.
Onun için bu gelişmeler Avrupa yakasından hiç de hoş karşılanmıyor olmalı.
Rusya lideri Putin, Özalvari pragmatik politikaları ile çekirge gibi bir Çin'e, bir AB'ye bir ABD'ye göz kırparak zaman kazandı. Hızla kendini restore etti.
Yıkık ve çökük ekonomiyi, IMF boyunduruğundan kurtardı. Komünizmin ve ahlakî sefaletin ve fakirliğin çökerttiği Ruslar'a motivasyon verdi. Bu sayede bölgesel güç olmanın ötesinde küresel emperyal güç haline geliyor.
Bu gidişle ABD; sağına İngiltere'yi, soluna Rusya'yı alarak dünyada yeniden kaba gücün egemenliğini ilân edebilir.
Rusya-NATO yakınlaşması kısa vadede Türkiye'yi rahatlatmış gözükse de orta ve uzun vadede olumsuz etkileyecektir.
Baksanıza Bush ve Putin NATO ittifakı için sırıtırken Genelkurmay İkinci Başkanının Orgeneral Yaşar Büyükkanıt, NATO'nun çifte standardından yakınıyordu.
Büyükkanıt, Batı'nın Türkiye'yi terör konusunda yalnızlığa ittiğinden şikayet ediyor haklı olarak.
Bugün NATO'nun ikinci büyük askeri gücü ve kanat ülkesi olan ve Batı'nın Asya'ya dönük kapısı olan Türkiye'ye bu çifte standardı reva gören Batı, Rusya gibi Asya'nın ikinci büyük gücünü yanına alırsa ne yapar?
Türkiye, NATO'ya sırtını yasladığı soğuk savaş dönemi rehavetinden sıyrılmalı. Ama nasıl? Tabiî önce kaburgası kırık iktidarla, omurgası oynak muhalefetten kurtulup önce Bağımsız Türkiye diyen kadroları iktidara taşıyarak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014