İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD, dünya para sistemini değiştirdi, altın yerine kendi milli parası olan doları ikame etti. Bu, ABD'ye büyük bir imkân sağladı. Öyle ki, ABD, istediği kadar dolar bastı, istediği mal ve hizmeti satın aldı. ABD'yi süper güç yapan, daha doğrusu, küresel imparatorluk düzeyine çıkaran da, bu sistem oldu. John Perkins, 'Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları' adlı kitabında, ABD'nin bu gücü elde etmesini şöyle anlatıyor: "Küresel imparatorluk büyük ölçüde, doların dünyada standart para birimi olarak kullanıldığı ve Birleşik Devletler darphanesinin de bu dolarları basmaya yetkili olduğuna dayanır... Birleşik Devletlerin bastığı paranın arkasında altın desteği yoktur... Dolar basma imkânımız bize inanılmaz bir güç sağlamaktadır. Bu, diğerlerinin yanında, hiçbir zaman ödenmeyecek borçlar vermeye devam edebileceğimiz ve kendimizin de yüksek miktarda borca girebileceğimiz anlamına gelir" (s. 295). ABD'ye bu gücü kazandıran doların, ABD için maliyeti kâğıt ve mürekkepten ibarettir. Maliyet böyle düşük olunca ABD, istediği miktarda dolar basıp, sadece mal ve hizmet değil, asıl önemlisi insan da satın alabiliyor. Tabiri caizse ABD, doları işbirlikçilerin boynuna yular olarak geçiriyor ve kendi çıkarları doğrultusunda sürüklüyor. Washington Post Gazetesi, 23 Haziran 2004'te ABD'nin Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi'ne üç helikopterle dolar taşıdığını yazdı. Gazete ayrıca, Irak'ın yeniden imarı için ABD'nin ayırdığı fondan da Iraklı Kürtlere 18.4 milyar dolar yardım gönderdiğini belirtti. İşin iç yüzünü bilmeyen de zanneder ki, ABD yardımsever. Hayır, ne yardımseveri? Alınteriyle kazanılmayan o paraları ABD, bir silâh, bir tuzak olarak kullanmaktadır. Terör örgütlerine ve yerli işbirlikçilere oluk oluk dolar akıtarak, onları amaçlarına hizmet ettirmektedir. Amerika kıtasına ilk ayak basan sömürgeciler, yerli halka boncuk, ayna ve güzel giysiler vererek, altınlarıyla değiş-tokuş yapıyorlardı. Günümüzdeki insanlar, bu alış verişin soygun olduğunu söylüyor ve yerlilerin haline gülüyor. Doğru, bu bir soygundu. Ama gelin görün ki, bugünkü dünya insanlığının yaptığı, yerlilerinkinden farksızdır, belki de daha gülünçtür. Amerikalı yerliler, malı yine malla takas ediyorlardı, ya şimdi ne yapılıyor? Mal ve hizmetler boyalı kâğıt (dolar) karşılığı veriliyor. O kâğıtları toplayanlar da, kendilerini zengin sayıyor. Tam bir sanal zenginlik. İhracat yaparak dolar alan bazı ülkelerin dolar rezervleri haddinden fazla arttı. Şimdi bu dolarları ne yapacakları düşünüyorlar. Meselâ Japonya, Çin ve petrol ihraç eden ülkeler bu durumdadır. Zaten ABD doları gücünü, büyük oranda dünya petrol ticaretinin dolarla yapılmasından almaktadır. Petrol ithal eden ülkelerin hepsi, karşılığında dolar bulmak zorunda. Bu da, dolara olan talebi arttırmaktadır. Burada şunu da zikretmekte fayda var. ABD ile İran arasındaki sürtüşmenin gerçek sebebi de, İran'ın kurmakta olduğu avro-petrol borsasıdır. Söz konusu borsanın örnek teşkil etmesi ve yaygınlaşması, ABD için ölüm demektir.ABD'nin yaptığı, o meşhur Marshall yardımlarının esas amacı da yardım değildi. "Marshall yardımları olarak bilinen yardımların ABD'ye hiçbir maliyeti olmadığı gibi, bu sayede kendi parasını başka ülkelerin topraklarında hâkim kılmıştır. Matbaa maliyeti dışında bir maliyeti olmayan dolarları basıp bütün dünyaya dağıtan ABD hem siyasi hegemonyasını, hem de dünyadaki gelirleri kendisine aktaracak sistemi kurmuştur" (Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli, s. 270-271). ABD, kurduğu bu sistemle dünyayı soyup soğana çevirmektedir. İstemediği hükümetleri komplolarla, sokak gösterileriyle deviriyor. Kullandığı en büyük silah da dolardır. O halde ABD'den kurtulmanın yolu, milli devletlerin milli paralara dönmesinden geçer. Bu da ancak 'Milli Ekonomi Modeli' ile olacak bir iştir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018