Bütçe, hükümetlerin bir yıl içerisinde ne yapıp, ne yapmayacaklarını gösteren önemli bir belgedir. O bakımdan millet, bütçenin sunuluşunu ve bütçe tartışmalarını dikkatle takip ediyordu. "Takip ediyordu" diyoruz, çünkü artık bu yapılmıyor. Aynı ilgisizlik, 2006 yılı bütçesinde de görüldü. TBMM'ye sunulan 2006 yılı bütçesi hiçbir heyecan uyandırmadı, hiçbir ümit vermedi Her ne kadar hükümet üyeleri, 2006 yılı bütçesiyle, kamuda ilk kez çok yıllı bütçe sistemine geçtiklerini, birçok kamu kuruluşunu bütçe kapsamına aldıklarını ve bütçe birliğini sağladıklarını söyledilerse de, durum değişmedi. Zira millet, bütçede hizmetlere ayrılan paya bakıyor. Diğer kalemlerle ve değişikliklerle hiç ilgilenmiyor. 2006 yılı bütçesini analiz etmek, daha önceki bütçelerle kıyaslamak ise, tam bir uzmanlık işi. Çünkü, 97'si eski, 67'si yeni olmak üzere 164 kuruluş, 2006 bütçesinde yer aldı. Bir başka deyişle, konsolide bütçe uygulamasına son verildi. Sıcak para ile ayakta duran, yani ekonomisi spekülatörlerin kontrolünde olan bir ülkede üç yıllık bütçe yapılabilir mi? Kriz beklentisi bitmeyen Türkiye'de, birkaç yıllık tahminlerde bulunmak, ne kadar doğru ve sağlıklı olabilir? Bu ve buna benzer pek çok soru sorulabilir. Ama ne sorarsanız sorun, hükümet "yaptım, oldu" diyor. Aslında Türkiye'nin üç yıllık bütçelere değil, orta vadeli kalkınma planlarına ihtiyacı vardır. Fakat hükümet, ekonomik kalkınmayı, yerli ve yabancı sermayedarlara ihale ettiği için, artık o defteri kapattı. 2006 yılı bütçesinde öne çıkarılan iki değer, daha doğrusu iki kriter var: Biri AB'nin 'Maastricht' Kriteri, diğeri IMF'nin 'Faiz Dışı Fazla' Kriteri. 2006 yılı bütçesi, işte bu iki kriterle sınırlandırılmıştır. Bundan dolayı, 2006 bütçesine 'AB ve IMF Bütçesi' demek, yerinde bir tanımlama olur. Hükümet, AB ve IMF kriterlerini yerine getirmeyi bir başarı olarak takdim ediyor. Nedir bu kriterler? Birazcık irdeleyelim. Maastricht Kriteri, AB üyesi ülkelerde bütçe açığının, gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yüzde 3'ünü geçmemesini öngörür. Türkiye, AB üyesi mi? Hayır, olamayacağı da kesin. Hal böyle iken AB, bu kriteri Türkiye'ye dayatıyor, Türkiye de ona uyuyor. Halbuki AB'nin en büyük iki üyesi olan Almanya ve Fransa, ekonomik darboğaza girince ve halkın taleplerini karşılamakta zorlanınca, bu kritere uymadılar. AB üyesi diğer ülkelerin ekonomi ve maliye bakanları, AB komisyonuna başvurarak Almanya ve Fransa'ya müeyyide uygulanmasını talep ettiler. Fakat komisyon bundan kaçındı. Bu olayı, bazı siyasi gözlemciler, AB'nin geriye, hatta yıkılışa gidişinin başlangıcı olarak değerlendiriyorlar. AKP hükümeti ne yapıyor? AB üyelerinin bile ihlâl ettiği kritere uyarak, kraldan daha kralcı olduğunu, AB aşkını ispata çalışıyor. IMF'nin 'Faiz Dışı Fazla' kriteri ise, hiçbir ekonomi literatüründe yer almayan, Türkiye'de üretilen ve kullanılan ucube bir kavramdır. Bu kritere uymak için vergi gelirlerini artırmak şarttır. Vergi artırımı da her ekonomide tahribata yol açar. Peki, burada başarı nerede? Herhalde şurada: Uluslararası tefecilere, "bakın, vergileri artırıyor, harcamaları kısıyor, faiz dışı fazla kriterine uyuyor ve faizlerini tıkır tıkır ödüyorum, yine borçlanabilirim" mesajı vermekte.Şunu çok iyi bilelim, AB ve IMF kriterlerine uymak, asla bir başarı değildir. İsteyen her hükümet, bunların üzerine bile çıkar. Ama nasıl? Kamu harcamalarını oldukça kısarsanız, kimisini hepten keserseniz, bu olur, biter. Halkın feryadına, ölümüne kalımına aldırmazsanız, bunu çok rahat yapabilirsiniz. O zaman da size sorarlar: "İnsanı esas almayan ekonomi kimin içindir?". Bu soruya mantıklı, insaflı bir cevap verebiliyorsanız, buyurun yapın.Maalesef, AKP hükümeti, harcamaları kısmanın da, vergi toplamanın da bir sınırı olduğunu unutuyor. Hükümet, bütçenin amacını da unutuyor. Bütçenin amacı, AB ve IMF kriterlerine uymak değil, halka hizmet götürmektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018