Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, AB konusunda Türkiye'nin üzerine düşen her şeyi yaptığını belirterek, "gri alan kalmadı" diyor. Gül'e göre, artık top AB'de. Raporlarını hazırlayacaklar, Türkiye'ye müzakere tarihi verecekler.
AKP hükümeti son 6 aya sığdırdığı, Kıbrıs'tan Ege'ye, Leyla Zana'dan Kürtçe'ye, DGM'lerden Ruhban Okulu'na uzanan geniş bir yelpazede AB'nin bile tahmin etmediği bir kararlılıkla vazifelerini yerine getirdi. Fakat iş bununla bitmedi!
Daha sırada Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla Güney Kıbrıs'la Gümrük Birliği anlaşması var. Türkiye, Kıbrıs davasının temelini dinamitlemek anlamına gelecek bu hamleyi önümüzdeki haftalarda gerçekleştirecek. Güney Kıbrıs'ı, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak karşısına alıp Gümrük Birliği anlaşması yapacak. KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat da bu anlaşmanın yapılacağını doğruladı. Türkiye, bu hamlesiyle, hem yıllardır savunduğu KKTC davasını bir kalemde silip atacak, hem de Rumların çeyrek asırdır hayalini kurduğu şeyi gerçekleştirecek.
Bunların yanısıra Aralık ayına kadar Güneydoğu ve Ermenilere dair birkaç sürpriz gelişme daha yaşanacak. Bunlara da hazırlıklı olun! Gül'ün belirttiğinin aksine, Türkiye'nin Avrupa'ya dair tüm doneleri gri. AB uğruna daha nelerden vazgeçeceğimiz, hangi tavizleri vereceğimiz boyutları itibariyle net değil.
***
Eski ABD Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Burt'ün The Washington Post gazetesinde yayınlanan ortak makalelerinde Türkiye'nin AB üyeliğine dair ilginç tespitler bulunuyor. ABD'nin Türkiye'nin AB üyeliğine desteğinin sessiz ve derinden olması gerektiği savunulan makalede, Polonya gibi ABD'ye gönülden bağlı Doğu Avrupa ülkeleri üzerinde ABD'nin kuracağı Türkiye baskısının işe yarayabileceği fakat Fransa ve Almanya gibi AB'nin lokomotifi ülkelerde bu baskının ters tepeceği ifade ediliyor. Nitekim öyle de oluyor, ABD, AB'ye "Türkiye'yi alın yoksa..." diye bastırdıkça, Fransa ve Almanya ayak diremeye devam ediyor. Türkiye Hükümeti de özellikle Fransa'nın fikrini değiştirebilmek için elde avuçta ne varsa Fransa'nın önüne seriyor.
***
Washington Post'taki makalede dikkat çeken önemli bir husus da, AB'nin müzakere tarihi vermemesi durumunda Türk ekonomisinin ne hale geleceğine dair şu cümle:
"Türkiye'ye AB'den bir hayır yanıtı, Türk ekonomisini depresyona itebilir..."
AKP hükümeti bütün hesaplarını AB'den müzakere tarihi almak üzerine kurduğu için, zaten temelsiz, sahte kolonlar üzerine oturtulmuş ekonomimiz, AB'den gelecek cevapla asıl pozisyonuna kavuşacak. AB'den "hayır" cevabı geldiği zaman ekonomi aynı gün çökecek, "evet" cevabı geldiği zaman ise birkaç aylık (belki birkaç haftalık) AB rüzgarıyla ayakta durduktan sonra, dibe vuracak. Anlayacağınız, AB'den gelecek her iki cevap da ekonomimizin nihai kaderini değiştirmeyecek.
AKP hükümeti son 6 aya sığdırdığı, Kıbrıs'tan Ege'ye, Leyla Zana'dan Kürtçe'ye, DGM'lerden Ruhban Okulu'na uzanan geniş bir yelpazede AB'nin bile tahmin etmediği bir kararlılıkla vazifelerini yerine getirdi. Fakat iş bununla bitmedi!
Daha sırada Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla Güney Kıbrıs'la Gümrük Birliği anlaşması var. Türkiye, Kıbrıs davasının temelini dinamitlemek anlamına gelecek bu hamleyi önümüzdeki haftalarda gerçekleştirecek. Güney Kıbrıs'ı, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak karşısına alıp Gümrük Birliği anlaşması yapacak. KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat da bu anlaşmanın yapılacağını doğruladı. Türkiye, bu hamlesiyle, hem yıllardır savunduğu KKTC davasını bir kalemde silip atacak, hem de Rumların çeyrek asırdır hayalini kurduğu şeyi gerçekleştirecek.
Bunların yanısıra Aralık ayına kadar Güneydoğu ve Ermenilere dair birkaç sürpriz gelişme daha yaşanacak. Bunlara da hazırlıklı olun! Gül'ün belirttiğinin aksine, Türkiye'nin Avrupa'ya dair tüm doneleri gri. AB uğruna daha nelerden vazgeçeceğimiz, hangi tavizleri vereceğimiz boyutları itibariyle net değil.
***
Eski ABD Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Burt'ün The Washington Post gazetesinde yayınlanan ortak makalelerinde Türkiye'nin AB üyeliğine dair ilginç tespitler bulunuyor. ABD'nin Türkiye'nin AB üyeliğine desteğinin sessiz ve derinden olması gerektiği savunulan makalede, Polonya gibi ABD'ye gönülden bağlı Doğu Avrupa ülkeleri üzerinde ABD'nin kuracağı Türkiye baskısının işe yarayabileceği fakat Fransa ve Almanya gibi AB'nin lokomotifi ülkelerde bu baskının ters tepeceği ifade ediliyor. Nitekim öyle de oluyor, ABD, AB'ye "Türkiye'yi alın yoksa..." diye bastırdıkça, Fransa ve Almanya ayak diremeye devam ediyor. Türkiye Hükümeti de özellikle Fransa'nın fikrini değiştirebilmek için elde avuçta ne varsa Fransa'nın önüne seriyor.
***
Washington Post'taki makalede dikkat çeken önemli bir husus da, AB'nin müzakere tarihi vermemesi durumunda Türk ekonomisinin ne hale geleceğine dair şu cümle:
"Türkiye'ye AB'den bir hayır yanıtı, Türk ekonomisini depresyona itebilir..."
AKP hükümeti bütün hesaplarını AB'den müzakere tarihi almak üzerine kurduğu için, zaten temelsiz, sahte kolonlar üzerine oturtulmuş ekonomimiz, AB'den gelecek cevapla asıl pozisyonuna kavuşacak. AB'den "hayır" cevabı geldiği zaman ekonomi aynı gün çökecek, "evet" cevabı geldiği zaman ise birkaç aylık (belki birkaç haftalık) AB rüzgarıyla ayakta durduktan sonra, dibe vuracak. Anlayacağınız, AB'den gelecek her iki cevap da ekonomimizin nihai kaderini değiştirmeyecek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012