Dünkü yazımızda, Erzurum merkeze yedi kilometre uzaklıktaki Dutçu köyünde sergilenen Ermeni vahşetini, o kara günleri yaşayanların torunlarının ağzından nakletmiştik.
Kadın, çoluk-çocuk, hasta, ihtiyar, 570 insanın bir araya toplanıp yakıldıktan sonra, ertesi gün dumanlar tüterken köye giren Molla Ziya, kendi çoluk çocuğunu da yakıp bir de evine yerleşen yedi-sekiz kişilik bir Ermeni çetesinin işini bitirir; birkaç saat köyün mezarlığında saklandıktan sonra, soğuktan donmadan, gece vakti kurda-kuşa yem olmadan Erzurum'a ulaşır.
Şair Ömer Naci'nin çizdiği şu tablonun sadece bir parçasıdır Dutçu köyünde yaşanan vahşet:
"Nerde senin altın saçlı pak alınlı kızların
Sen dururken nasıl bunlar vahşiyane ezildi
Yazık yazık bu halleri görmeseydi gözlerin
Söyle nasıl mamureler, medreseler yıkıldı
Söyle nasıl Müslümanlar camilerde yakıldı
Keşke o gün bu hicranı görmeyeydim, n'olacak
Görülen şu iğrenç hesaba bir bak
Kopan bu kasırga bütün dillerde
Uğulduyor bütün mahzun dillerde
Her yanda zalimler ehl-i İslam'ı
Mahvetmiş kalmamış hiçbir sağlamı
Atılmış yerlere Tanrı kelamı
Çiğnenen mübarek kitaba bir bak
Sağlam bir yer kalmamış, yanmış, yakılmış
Ezilen mukaddes mihraba bir bak..."
Dutçu köyünden Molla Ziya Erzurum'a ulaştığında davul-zurna sesleri ile karşılaşır. Davul-zurna ekibi sokak sokak dolaşıp halkın Taşambarlar'da toplanmasını, orada yiyecek, giyecek dağıtılacağını ilân etmektedir. Bu da komitacı Ermeniler'in bir başka oyunudur. Dutçu köyünde de "Yiyecek dağıtacağız" diyerek halkın toplanıp ateşe verildiğini bilen Molla Ziya hemen harekete geçer; Taşambarlar'a doğru akın eden hemşehrilerini uyarır, gidenleri geri çevirir ama içerdekiler ne olacaktır? Molla Ziya, etrafına topladığı gençlerle kapılardaki nöbetçileri etkisiz hale getirir ve içeriyi dolduran kalabalığın boşalmasını sağlar ve böylece büyük bir katliamı önlemiş olur. Cesaretli, basiretli bir insanın gayreti ile büyük bir katliam önlenmiş olur ama, çevreden yüzlerce katliam haberleri gelmeye devam etmektedir.
Bu bilgileri, bu belgeleri siz değerli Yeni Mesaj okurları ile zaman zaman paylaşacağız inşaallah. İbret alınmazsa tarih tekerrür ediyor, geçmişini unutan nesillerin de tarihten ibret alması söz konusu olamaz elbette.
Şimdi, sözünü ettiğimiz Dutçu köyü, üniversitemizin hemen yanıbaşında, birinden bağırsan diğerinden duyulacak kadar yakın. İlgili bölümler, ilgili fakülteler, bu toplu mezar üzerinde neden çalışmazlar? Olayları ters-yüz edip dünya kamuoyunu yanıltan Ermenilerin suratına neden çarpmazlar? Neden, o köyde kocaman bir anıt yaparak bu Ermeni vahşetini bugünkü ve sonraki nesillere anlatmazlar ve aktarmazlar?
570 insana mezar olan yeri ziyaret ettik, iki tane mezar taşı bile yok. Bu kocaman bir ayıptır; ağır bir vebaldir, vefasızlıktır, şüheda ecdadımıza saygısızlıktır.
Bir milletin hayatında gün mesabesinde olan doksan yıl önceki olayları hatırlamaz, eğitim çağındaki çocuklarınıza hatırlatmazsanız, elin gavuru gelir, çocuğu elma şekerle kandırır gibi, şeker, çikolata eşliğinde köy köy İncil dağıtır gider ve siz çocuklarınızla İslam-ehl-i kitap tartışmasına girersiniz. Aynı safta namaz kıldığımız kardeşimin, bir gazetede takip ettiği Ermeni köşe yazarının zehirli fikirlerini bana karşı savunduğu gibi.
Kadın, çoluk-çocuk, hasta, ihtiyar, 570 insanın bir araya toplanıp yakıldıktan sonra, ertesi gün dumanlar tüterken köye giren Molla Ziya, kendi çoluk çocuğunu da yakıp bir de evine yerleşen yedi-sekiz kişilik bir Ermeni çetesinin işini bitirir; birkaç saat köyün mezarlığında saklandıktan sonra, soğuktan donmadan, gece vakti kurda-kuşa yem olmadan Erzurum'a ulaşır.
Şair Ömer Naci'nin çizdiği şu tablonun sadece bir parçasıdır Dutçu köyünde yaşanan vahşet:
"Nerde senin altın saçlı pak alınlı kızların
Sen dururken nasıl bunlar vahşiyane ezildi
Yazık yazık bu halleri görmeseydi gözlerin
Söyle nasıl mamureler, medreseler yıkıldı
Söyle nasıl Müslümanlar camilerde yakıldı
Keşke o gün bu hicranı görmeyeydim, n'olacak
Görülen şu iğrenç hesaba bir bak
Kopan bu kasırga bütün dillerde
Uğulduyor bütün mahzun dillerde
Her yanda zalimler ehl-i İslam'ı
Mahvetmiş kalmamış hiçbir sağlamı
Atılmış yerlere Tanrı kelamı
Çiğnenen mübarek kitaba bir bak
Sağlam bir yer kalmamış, yanmış, yakılmış
Ezilen mukaddes mihraba bir bak..."
Dutçu köyünden Molla Ziya Erzurum'a ulaştığında davul-zurna sesleri ile karşılaşır. Davul-zurna ekibi sokak sokak dolaşıp halkın Taşambarlar'da toplanmasını, orada yiyecek, giyecek dağıtılacağını ilân etmektedir. Bu da komitacı Ermeniler'in bir başka oyunudur. Dutçu köyünde de "Yiyecek dağıtacağız" diyerek halkın toplanıp ateşe verildiğini bilen Molla Ziya hemen harekete geçer; Taşambarlar'a doğru akın eden hemşehrilerini uyarır, gidenleri geri çevirir ama içerdekiler ne olacaktır? Molla Ziya, etrafına topladığı gençlerle kapılardaki nöbetçileri etkisiz hale getirir ve içeriyi dolduran kalabalığın boşalmasını sağlar ve böylece büyük bir katliamı önlemiş olur. Cesaretli, basiretli bir insanın gayreti ile büyük bir katliam önlenmiş olur ama, çevreden yüzlerce katliam haberleri gelmeye devam etmektedir.
Bu bilgileri, bu belgeleri siz değerli Yeni Mesaj okurları ile zaman zaman paylaşacağız inşaallah. İbret alınmazsa tarih tekerrür ediyor, geçmişini unutan nesillerin de tarihten ibret alması söz konusu olamaz elbette.
Şimdi, sözünü ettiğimiz Dutçu köyü, üniversitemizin hemen yanıbaşında, birinden bağırsan diğerinden duyulacak kadar yakın. İlgili bölümler, ilgili fakülteler, bu toplu mezar üzerinde neden çalışmazlar? Olayları ters-yüz edip dünya kamuoyunu yanıltan Ermenilerin suratına neden çarpmazlar? Neden, o köyde kocaman bir anıt yaparak bu Ermeni vahşetini bugünkü ve sonraki nesillere anlatmazlar ve aktarmazlar?
570 insana mezar olan yeri ziyaret ettik, iki tane mezar taşı bile yok. Bu kocaman bir ayıptır; ağır bir vebaldir, vefasızlıktır, şüheda ecdadımıza saygısızlıktır.
Bir milletin hayatında gün mesabesinde olan doksan yıl önceki olayları hatırlamaz, eğitim çağındaki çocuklarınıza hatırlatmazsanız, elin gavuru gelir, çocuğu elma şekerle kandırır gibi, şeker, çikolata eşliğinde köy köy İncil dağıtır gider ve siz çocuklarınızla İslam-ehl-i kitap tartışmasına girersiniz. Aynı safta namaz kıldığımız kardeşimin, bir gazetede takip ettiği Ermeni köşe yazarının zehirli fikirlerini bana karşı savunduğu gibi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025