Memleketin bir yanında yanarak can veren çocuklar, mini mini beş kardeş…
Muhtemelen muhtarı olan, camisi olan bir mahallede, kaymakamı ve belediye başkanı olan bir ilçede ve elbette valisi olan ve belediye başkanı olan bir vilayette ve kesinlikle çeşitli partilere mensup milletvekilleri ile temsil edildiği parlamentosu olan bir memlekette, mini mini beş kardeş, yoksulluktan ötürü, sahipsizlikten dolayı, kimsesizlik sebebi ile yandı-yakıldılar.
Günlük gazetelerden biri ertesi gün; "ülkeyi barakaya çevirdi ateşe verdiler" şeklinde manşetle çıktığı gibi, "ev denmeye bin şahit gerektiren derme-çatma bir baraka"da ısınsınlar diye elektrik sobasını açık bırakıp, tespitlere göre topladığı hurda kâğıt parasını almaya giden ve tek başına beş bebeğin beslenme ve barınma sorunu ile baş etmeye çalışan anne, dönüşte bebeklerin cansız cesetleriyle karşılaştı.
'Kimsesizlerin kimsesi olacağız' vadiyle bilmem kaç seçim kazanıp iktidar koltuğuna kurulanlar o günlerde, bilmem hangi ülkenin 60 şu kadar milyon dolarlık borcunu bir kalemde silmekle övünüyordu, içerde, çeyrek asırdan beri ülkenin kaymağını yiyen malum şirketlerin birikmiş olan vergi borçlarına en bonker tarafından kalem çalmakla meşkul idi ve makam aracı filolarına yenilerinin ilavesiyle meşgul idi.
"Kimsesizlerin kimsesi" olacağız söylemleriyle iktidar koltuğuna oturan mevcut kadroların, en önemli köşe taşlarını ve köşe başlarını, yağlı-ballı bol maaşlı yönetim kurulu üyeliklerini birbirlerine ikram etmekle meşgul oldukları haberleri kamuoyunu meşgul ediyordu o günlerde.
Memleketin bir başka köşesinden, 78 yaşındaki bir emeklinin çalıştığı inşaattan düşerek hayatını kaybettiğine dair bir haber vardı, bir başka diyardan bir kaç hafta evvel, mülakatta hakkı yenen bir delikanlının intihar ettiği haberi vardı.
Canım ülkemin bir başka köşesinde, 'Yeni Doğan Çetesi' diye adlandırılan bebek katillerinin, göz göre göre SGK'yı nasıl soyup-soğana çevirdiklerine dair yeni belgeler ve bilgiler yayınlanıyor, bebeklerin tedavisi için gelen ilaçların, satılmak için nasıl toplatıldığını ve tarihi geçmiş ilaçların nasıl kullanıldığına dair şahitlikler ortalığa saçılıyordu.
'Çağ atlattık' deyip propaganda yaparak bilmem kaç seçim üst üste oya tahvil ettikleri sağlık sektöründeki bu çürümeyi tekrar tekrar hatırlatmak hacımın canını sıktığını tahmin ediyorum ama, ne yapalım ki 20 şu kadar yıldır sorgusuz-sualsiz alkışladıkları mevcut iktidar kadrosuyla 21. asrın ilk çeyreğini maalesef böyle bitiriyoruz.
Aşık Reyhani nasıl demişti:
"Hangi insan zulmederse bir cana
Kırıla kolları düşe bir yana
Hangi insan hor bakarsa vatana
Bir alışa bir tutuşa bir yana."
- Riyad’da sergilenen riyakârlık / 15.11.2024
- Utanmayı unutmuş bir İslam dünyası / 13.11.2024
- Özlüyoruz / 12.11.2024
- Aç bırakılan halka türlü tiyatrolar dayatılıyor / 08.11.2024
- Bugün soykırımcıya mal satanlar… / 07.11.2024
- Siz varsınız diye… / 05.11.2024
- Gündem değiştikçe hacım seviniyor, niye ki? / 03.11.2024
- Ne mızrak çuvala ne de minare kılıfa sığıyor / 02.11.2024
- Halkın hüznünden beslenen bir zihniyet / 01.11.2024