2004 yerine 2003 deselerdi acaba bu ne manaya gelirdi? Yani, 2003 tarihi olsaydı, bu, Avrupa'nın bizi sevdiği, anladığı, kabul ettiği, beğendiği, takdir ettiği manasına mı gelirdi?.
Bunun, bu manaya gelmediğini 2004 de göreceğiz. 2004 tarihini verenler ne diyorlar: "Sizi 2004'te incelemeye, değerlendirmeye alacağız." 60'lı yıllarda insanımızı çöpçülük dahil her işte çalıştırmak için diş muayenesine kadar her tarafını inceleyenler, kendi koydukları kritere göre bizi müzakere masasına almaya değer bulmadılar.
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Başbakan, Genel başkan, sivil toplum örgütleri ve medyası ile tarihin en büyük çıkarmasını yapmamıza rağmen, her türlü vaadi vermemize ve hatta kanuni düzenlemelere rağmen bizimle AB üyeliğini uygun bulmadılar.
Çünkü, biz henüz onların dediği gibi olmadık, olamadık. Değişimler, dönüşümler, tavizler ne kadar çok ve hızlı olsa da tarihteki izleri çok derin olacak ki, Türkiye'yi ancak 2004'te değerlendirmeye alırız, bakacağız, diyorlar.
O halda 2004'lerin manası "sizinle o zaman görüşelim"den ziyade, "siz bütün değişimleri, dönüşümleri tamamlayın, bunları günlük hayatınıza geçirin, 2004'te sizi otopsi masasına yatıralım. Hâlâ size ait bazı kalıntılar varsa onlardan kurtulmanız için de yeni bir tarih verelim". Nereden bakarsanız bakın, 2004'ün manası bundan başka bir şey değil.
Aslında, Avrupalıyı kınamamak lazım. Adamlar kendilerine göre hazmedebilecekleri bir lokma istiyorlar. Kaldı ki, bu lokmayı yutmasalar da zaten ondan öyle veya böyle gıdalanıyorlar.
Eskisi ile yenisi ile Avrupa Birliği üyesi devletlere bakınız; tarihte bir takım kavgalar etseler bile bunlar birleriyle ya kardeştirler ya akrabadırlar, ya hısımdırlar ve hepsi de birbiriyle dindaştırlar.
Yani o kadar beraberlikleri, birliktelikleri, müştereklikleri, ortak menfaatleri vardır ki, dolayısıyla başka bir kritere gerek yok, ihtiyaç da yok.
Ama biz öyle değiliz. Biz yutulması gereken lokmayız! Öyle bir lokma ki, yutulmadan önce de terbiye edilmesi gereken bir lokma!..
İşte 2004'ler, bu lokmanın onlar tarafından terbiye edildiğinin test edilmesi için verilen tarihlerdir.
Bunun, bu manaya gelmediğini 2004 de göreceğiz. 2004 tarihini verenler ne diyorlar: "Sizi 2004'te incelemeye, değerlendirmeye alacağız." 60'lı yıllarda insanımızı çöpçülük dahil her işte çalıştırmak için diş muayenesine kadar her tarafını inceleyenler, kendi koydukları kritere göre bizi müzakere masasına almaya değer bulmadılar.
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Başbakan, Genel başkan, sivil toplum örgütleri ve medyası ile tarihin en büyük çıkarmasını yapmamıza rağmen, her türlü vaadi vermemize ve hatta kanuni düzenlemelere rağmen bizimle AB üyeliğini uygun bulmadılar.
Çünkü, biz henüz onların dediği gibi olmadık, olamadık. Değişimler, dönüşümler, tavizler ne kadar çok ve hızlı olsa da tarihteki izleri çok derin olacak ki, Türkiye'yi ancak 2004'te değerlendirmeye alırız, bakacağız, diyorlar.
O halda 2004'lerin manası "sizinle o zaman görüşelim"den ziyade, "siz bütün değişimleri, dönüşümleri tamamlayın, bunları günlük hayatınıza geçirin, 2004'te sizi otopsi masasına yatıralım. Hâlâ size ait bazı kalıntılar varsa onlardan kurtulmanız için de yeni bir tarih verelim". Nereden bakarsanız bakın, 2004'ün manası bundan başka bir şey değil.
Aslında, Avrupalıyı kınamamak lazım. Adamlar kendilerine göre hazmedebilecekleri bir lokma istiyorlar. Kaldı ki, bu lokmayı yutmasalar da zaten ondan öyle veya böyle gıdalanıyorlar.
Eskisi ile yenisi ile Avrupa Birliği üyesi devletlere bakınız; tarihte bir takım kavgalar etseler bile bunlar birleriyle ya kardeştirler ya akrabadırlar, ya hısımdırlar ve hepsi de birbiriyle dindaştırlar.
Yani o kadar beraberlikleri, birliktelikleri, müştereklikleri, ortak menfaatleri vardır ki, dolayısıyla başka bir kritere gerek yok, ihtiyaç da yok.
Ama biz öyle değiliz. Biz yutulması gereken lokmayız! Öyle bir lokma ki, yutulmadan önce de terbiye edilmesi gereken bir lokma!..
İşte 2004'ler, bu lokmanın onlar tarafından terbiye edildiğinin test edilmesi için verilen tarihlerdir.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010