"Biz, devletin ve milletin sorunlarını biliyoruz."
"Bu devlet ve milletin çözemeyeceğimiz sorunu yoktur."
"Bu işin şifreleri bizde."
"Bu önemli görevin sancaktarlığını onurla taşıdığımız sizlere de ifade etmek isterim. Canımı, kanımı ve malımı son damlasına kadar bu yolda feda etmekten asla imtina etmeyeceğimi sizlerin huzurunda söz veriyorum. Sizlerden de aynı gayreti ve aynı hassasiyeti bekliyorum. Biz bu işi başaracağız."
"Biz 2002 ruhuyla 2020'den itibaren Allah'ın izniyle müthiş çalışmalara imza atıp, bu davayı iktidar etmek adına elimizden geleni yapacağız."
"Sana söz. Ben ve bıraktığın kadro, bu davayı iktidara taşıyacağız."
Bu sözleri, Bağımsız Türkiye Partisi'nin yeni genel başkanı Hüseyin Baş Bey parti teşkilatları ile gerçekleştirdiği online toplantılar ve medyaya yaptığı açıklamalarda sarf etti.
Dikkat etmişsinizdir! Sayın Baş 2002'ye ve o günkü ruha, heyecana dikkat çekiyor.
Peki, 2002'de neler oluyordu bu ülkede?
İçerden baktığımızda tam bir kaosun, ekonomik çöküşün, sosyal ve siyasal istikrarsızlıkların yaşandığı zaman dilimi olarak gözüküyordu tablo.
Dışarıdan bakınca ise 28 Şubat'ta atılan tohumların hasat zamanının geldiğini ve malum odakların Türk siyasetini yeniden dizayn ettiği görülüyordu.
DSP'nin tabanı yeniden CHP'ye yönelmişti. ANAP ve DYP entübe durumundaydı. MHP ise bir sabah ansızın hükümeti dağıtmanın bedelini sandıkta ödeyeceğinin farkındaydı (ki, ödedi de)
AKP kuruldu. Genç parti kuruldu. AKP'nin başında ise okuduğu şiirden hapis yatan, yeni hapisten çıkmış, şahsi mağduriyetini çok iyi dile getiren, iç ve dış politikada keskin cümleler kuran bir hatip vardı.
Genç Parti'nin başında ise genç, yakışıklı, zengin ama söylemlerini, vaatlerini başkasından çalan artı batık banka sahibi, yüz binleri mağdur eden, kendisine ait medyasında çalıntı planlarını anlatan bir lider vardı.
Diğer taraftan ülkemizdeki siyaseti dizayn sürecini, dizayn sahiplerini ve hedeflerini çok iyi bilen, FETÖ tehdidiyle sahada fiili olarak mücadele eden Prof. Dr. Haydar Baş bu siyasi partilere oynanan oyunları anlattı, çıkış yolunu gösterdi.
Her zamanki gibi anlamadılar ve 'iş, başa düştü' diyerek sahaya indi Baş Hocamız. Ama ne iniş!
"Bu ülkenin halledilemeyecek sorunu yoktur. 24 saatte ekonomiyi düzeltiriz. 6 ayda terörü bitiririz. Birinci yılda Avrupa'yı, ikinci yılda Amerika'yı geride bırakırız. Yeter ki bu millet bize inansın, bize desteğini versin" diyordu.
"Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür. Milli bütünlüğümüz de dini bütünlüğümüzdür" diyordu.
Önce insan, sosyal devlet, adalet, milli para, milli ekonomi, milli tarım, milli sanayi, diyordu. Ülkemizin kaynaklarını açıklıyor, hakkına sahip çık, ayağa kalk Türk milleti, diyordu.
O günlerde 270 TL olan asgari ücreti 2 bin TL yapacağım, diyordu. Yıllardır anlattığımız vatandaşlık maaşı, ev hanımlarına maaş gibi projeleri o gün anlatıyordu.
Sadece anlatıyor muydu? Hayır. Matematik ile ispatını yaptırıyor. Yetmiyor bir de noterden tasdik ettiriyordu. Yetmiyor! Bilim adamlarının açıklamalarını belgeleriyle ortaya koyuyordu. Tarihimizi, milli ve manevi değerlerimizi ve birilerinin hesaplarını anlatıyordu.
Yani ortada net bir gerçek vardı. O gerçek görülmedi.
Halkın bir kesimi söylemleri tamamen Haydar Baş'a ait olan Genç Parti'nin şovmen başkanına destek verdi.
Diğer bir kesimi ise 3Y'ye aldandı.
Yoksulluğu, yolsuzluğu bitireceğiz, yasakları kaldıracağız, diyorlardı.
Şimdi 2020'deyiz. 2002'den tek fark halen bankaların batmamasıdır. Neden? Çünkü bankaların üçte ikisi yabancı sermayenin elinde… Kalanını da hazine ayakta tutuyor. Devlet ve millet borca batmış vaziyette.
Diğer taraftan ülkemizde yoksulluk bitti mi? Yolsuzluk bitti mi? Yasaklar bitti mi? Yok. Şeddeli hem de yedi elif miktarı uzatmalı olarak katlandı.
Onun için Hüseyin Baş'a kulak verelim ve hep beraber 2002'den yeniden başlayalım.
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025