Müzakereler 3 Ekim'de başlamış olsun diye Lüksemburg'da saatler donduruldu ancak gerçek zaman durmadı, durmayacak ve Türkiye aleyhine işlemeye devam edecek. Türkiye 17 Aralık'ta AB'den yediği kazığın katmerlisini 3 Ekim'de yedi. Ancak yine medya bayram havası ilan etti. Onlara göre Türkiye büyük bir zafer kazanarak 70 milyonluk Müslüman nüfusuyla AB ile müzakerelere başladı!3 Ekim sabahında AB ile Ankara hükümeti arasında oynanan Çerçeve tiyatrosunun tek hedef kitlesi vardı: Türk halkı. Bu tiyatroyla birlikte Türk halkının gözünü boyayarak, Müzakere Çerçeve Belgesi'nde Türkiye'ye atılan kazıklar gizlenmeye çalışıldı. AKP hükümeti 17 Aralık sonrasında olduğu gibi 3 Ekim sonrasında da Avrupa'ya kafa tutup kök söktüren kahraman olarak ilan edildi. 17 Aralık'ta uydurulan "masadan kalkma" yalanları bu kez "masaya oturmama, Lüksemburg'a uçmama" yalanlarıyla yer değiştirdi. Halbuki Abdullah Gül'ün Lüksemburg'a uçacağı sabah saatlerinden belliydi ve İngiliz yetkililer toplantı salonunu o saatlerde hazırlamaya başlamışlardı bile. Avrupa'nın Avusturya piyonuyla oynadığı oyun AKP hükümetine değildi anlayacağınız. AKP hükümetine karşı herhangi bir oyun ve piyona gerek yok, çünkü onlar AB'den gelen herşeye şartsız bir şekilde onay veriyorlar. Oyun Türk milletine karşı oynandı. Avusturya ile ölümü gösteren Avrupa, sıtmaya bizi razı etti. Hemen ölmeyin de kıvranarak ölün dediler!AB'nin "hazmetme kapasitesi" üzerine basa basa vurgulandı. Eğer AB ileride bir gün bizi hazmedemediğini düşünürse- ki düşünecek- Türkiye ile müzakereleri askıya alabilecek. Türkiye, hedef tam üyelik diye bayram ededursun, ancak Avrupa, Çerçeve Belge'ye "müzakerelerin ucu açıktır" ibaresini sağlam bir şekilde yerleştirdi. 17 Aralık'ta "ucu açık" ifadesine sözde tepki veren hükümet ve medya çevresinin yeni kılıfı gerçekten utanç verici. Hükümet üyeleri ve medya papağanları ucu açıklığı şöyle yorumluyorlar: Müzakerelerin ucu herhalde açık olmalıdır. Sadece Avrupa için değil, bizim için de müzakerelerin ucu açıktır. Belki önümüzdeki yıllarda Avrupa'nın durumu değişir ve biz Avrupa'ya girmekten vazgeçeriz!!!17 Aralık'ta "ucu açık müzakereleri kesinlikle kabul etmeyiz" diyenlerin, 9 ay sonra bunları söyleyebilmesi ar damarının çatlamasından da öte, milleti keriz yerine koymakla eşdeğer. Neymiş, müzakerelerin ucu Türkiye için açıkmış! Yani önümüzdeki yıllarda Avrupa'dan memnun olmayıp, tam üyelikten vazgeçebilirmişiz! Türk halkıyla resmen dalga geçen bu zihniyeti, yine Türk milletine havale etmekten gayri yapacağımız birşey yok. Hazımsız AB'nin sindirim boşluğuna yuvarlanan Türkiye'ye Çerçeve Belge'de Rumların dayattıkları maddeleri de unutmayalım. 7. madde ile birlikte Türkiye Rumların uluslararası kuruluşlara üyeliğine sesini çıkarmayacak. Türkiye bu sorunu Başkanlık açıklamasıyla çözdüğünü sanıyor ancak, Dönem Başkanı İngiltere'nin "Türkiye'nin veto hakkı korunuyor" mealli başkanlık açıklamasının hiçbir hukuki değeri bulunmuyor. Nasıl bizim Kıbrıs'ı veren imzayı attıktan sonra yayınladığımız deklarasyonun hukuki geçerliliği yoksa, İngiltere'nin yapacağı başkanlık açıklamasının da hiçbir kıymet-i harbiyesi yok.Başbakan Erdoğan, müzakerelerin başlamasıyla ilgili yaptığı açıklamada "17 Aralık'ın gerisine düşmedik" diyor. Sayın Başbakan'a söyleyeceğimiz tek bir şey var: 17 Aralık'ta öyle bir noktaya düşürüldük ki, bunun gerisi yok sayın Başbakan! Sayenizde dipteyiz!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012