ARKA PLAN / Hüseyin KİBARLI
11 Eylül saldırılarının ardından, dünya dengelerinde pek çok değişiklikler gözleniyor.
'Terör' ve 'terörist' tanımlarının yeniden belirlendiği bu süreçte, halklar ve ülkeler artık, "terörist" ve "terör tehlikesi taşıyanlar" olarak nitelendiriliyor.
Üstelik bu ayrımları yapan devletler, menfaatleri istikametinde her türlü müdahaleyi meşru görürken terörist olmamakta; hiç delilsiz ağır saldırılara maruz kalan taraf, terörist damgası yemektedir.
Ellerinde hiç bir kanıt olmadığı halde saldırının faili olarak gösterilen Bin Ladin yüzünden tüm dünya Müslümanları, bugün birer potansiyel suçlu görülmektedir.
Bugün ABD televizyonlarında, programlarda, köşe yazılarında; Araplar saldırgan, İslam dini saldırı yanlısı, şiddete dayalı bir din olarak lanse edilmektedir.
Arap kökenli Amerikalılar, ülke genelinde pek çok haksızlığa uğramaktadır.
Saldırının hemen ardından, Müslümanların bulunduğu mekanlarda yapılan şiddete dayalı protestolar, dışlama hareketleri, halen devam etmektedir.
İşin acı tarafı, bu yanlı ve haksız tutum, tüm Amerikan vatandaşlarınca doğal karşılanmaktadır.
ABD'nin müttefiki İsrail de yapılanları son derece meşru görmekte, Başbakan Şaron: "11 Eylül'deki olaylar, kendilerini yok etmek isteyenlere karşı korunmak zorunda olan tüm demokrasilere uyarıdır" diyebilmektedir.
Her gün masum Filistinli kadın ve çocukları, yayılmacı politikaları istikametinde katleden bir insan, zaten daha farklı düşünemez...
İnsan haklarının savunucusu Batı'nın gerçek yüzünü gösteren bu yeni politika ibret vericidir.
Zira, bu zihniyet kendi belirlediği kıstaslarla dünya dengelerine yön verir olmuştur.
Amerikan Kongresi'nde kabul edilen ve Bush'un imzaladığı yeni yasa ile Irak, İran, Suriye, Lübnan ve Sudan'dan gelenlerin ABD'ye giriş sırasında fotoğrafları çekilecek, parmak izleri alınacak.
Terör tehlikesi taşıyor endişesiyle bu ülkelerden gelenlerin ABD içinde izlenmelerini amaçlayan uygulamanın sadece Müslüman halklara yönelik olması, tarih boyunca Hıristiyan Batı'nın Müslüman âleme bakışının da ispatıdır.
Kısaca, 11 Eylül sonrasında, Hıristiyan Batı'nın Müslüman'a ve İslam dinine bakışı resmiyet kazanmış, adeta bu görüşler birer 'devlet politikası' haline gelmiştir.
Bu dünya için, İslam'ın kalesi konumundaki Türkiye de farklı gözükmemektedir.
Bu sebeple, uluslararası ilişkilerde, Batı'nın bu yanlı tutumu her zaman dikkate alınmalıdır.
11 Eylül saldırılarının ardından, dünya dengelerinde pek çok değişiklikler gözleniyor.
'Terör' ve 'terörist' tanımlarının yeniden belirlendiği bu süreçte, halklar ve ülkeler artık, "terörist" ve "terör tehlikesi taşıyanlar" olarak nitelendiriliyor.
Üstelik bu ayrımları yapan devletler, menfaatleri istikametinde her türlü müdahaleyi meşru görürken terörist olmamakta; hiç delilsiz ağır saldırılara maruz kalan taraf, terörist damgası yemektedir.
Ellerinde hiç bir kanıt olmadığı halde saldırının faili olarak gösterilen Bin Ladin yüzünden tüm dünya Müslümanları, bugün birer potansiyel suçlu görülmektedir.
Bugün ABD televizyonlarında, programlarda, köşe yazılarında; Araplar saldırgan, İslam dini saldırı yanlısı, şiddete dayalı bir din olarak lanse edilmektedir.
Arap kökenli Amerikalılar, ülke genelinde pek çok haksızlığa uğramaktadır.
Saldırının hemen ardından, Müslümanların bulunduğu mekanlarda yapılan şiddete dayalı protestolar, dışlama hareketleri, halen devam etmektedir.
İşin acı tarafı, bu yanlı ve haksız tutum, tüm Amerikan vatandaşlarınca doğal karşılanmaktadır.
ABD'nin müttefiki İsrail de yapılanları son derece meşru görmekte, Başbakan Şaron: "11 Eylül'deki olaylar, kendilerini yok etmek isteyenlere karşı korunmak zorunda olan tüm demokrasilere uyarıdır" diyebilmektedir.
Her gün masum Filistinli kadın ve çocukları, yayılmacı politikaları istikametinde katleden bir insan, zaten daha farklı düşünemez...
İnsan haklarının savunucusu Batı'nın gerçek yüzünü gösteren bu yeni politika ibret vericidir.
Zira, bu zihniyet kendi belirlediği kıstaslarla dünya dengelerine yön verir olmuştur.
Amerikan Kongresi'nde kabul edilen ve Bush'un imzaladığı yeni yasa ile Irak, İran, Suriye, Lübnan ve Sudan'dan gelenlerin ABD'ye giriş sırasında fotoğrafları çekilecek, parmak izleri alınacak.
Terör tehlikesi taşıyor endişesiyle bu ülkelerden gelenlerin ABD içinde izlenmelerini amaçlayan uygulamanın sadece Müslüman halklara yönelik olması, tarih boyunca Hıristiyan Batı'nın Müslüman âleme bakışının da ispatıdır.
Kısaca, 11 Eylül sonrasında, Hıristiyan Batı'nın Müslüman'a ve İslam dinine bakışı resmiyet kazanmış, adeta bu görüşler birer 'devlet politikası' haline gelmiştir.
Bu dünya için, İslam'ın kalesi konumundaki Türkiye de farklı gözükmemektedir.
Bu sebeple, uluslararası ilişkilerde, Batı'nın bu yanlı tutumu her zaman dikkate alınmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.